Diyarbakır Sur ilçesinde çocuklara yönelik çalışmalar yürüten Rengarenk Umutlar Derneği, “Suriçi’nde Çocukların Oyun Hakkı” başlıklı raporunu yayınladı. Sur ilçesinin Suriçi bölgesini kapsayan araştırmada, 2010-2020 yılları arasında, kentsel dönüşüm ve olayların ardından çocukların oyun hakkına erişimi, oyun alanlarının niteliği ve yeterliliği incelendi. Bu bağlamda Suriçi’nde yer alan mahalleler, çocuk oyun alanlarının, sosyal ve mekânsal/fiziki boyutlarının kapsamlı değerlendirmesi yapıldı.

 Araştırma kapsamında, 2016  yılında yaşanan olaylardan etkilenen 7 mahallede (Ali Paşa, Lalebey, Cevat Paşa, İskender Paşa, Dabanoğlu, Ziya Gökalp, Cami Kebir) yaşayan 115 çocuk, 25 ebeveyn, 4 mahalle muhtarı, 1 seçilmiş ancak görevden alınmış mahalle muhtarı ve 1 muhtar azasıyla görüşüldü.

 ‘38 BİN NUFÜS 3 OYUN ALANI’

Raporda, Suriçi’nde bulunan 15 mahallenin 2019 verilerine göre toplam nüfusunun 38 bin olduğu, sadece 6 çocuk oyun alanın bulunduğu, ancak var olan çocuk oyun alanlarından sadece üçünün kullanılabilecek durumda olduğu belirlendi.

 2016 olayları sonrasında, çocuklar için oyun alanı olarak değerlendirilebilecek 1 adet sosyal tesis alanı ile 2 adet oyun parkının, polis karakoluna çevrildiği kaydedildi.

Suriçi’nde yer alan oyun parklarının, çocuklar açısından pek çok risk taşıdığı ve parkların yarısının kullanılamayacak ölçüde hasarlı olduğu tespitine yer verilen raporda, oyun parklarının niteliksiz ve hasarlı olması nedeniyle çocukların, oyun alanı olarak ev ve sokakları kullanmaya başladığı ifade edildi.

 ‘KENDİNİ ÇOCUK OLARAK GÖRMÜYOR’

 Yapılan anket çalışmasının sonuçlarına yer verilen raporda, evde oyun oynayamadığını belirten katılımcıların yüzde 41’i, evin fiziki koşullarının oyun oynamak için uygun olmadığını söyledi. Raporda, “Anketlere katılan 115 çocuktan 57’sinin 6-8 kişilik hane halkı içerisinde yaşadığı akılda tutulduğunda bu sonuç ne yazık ki şaşırtıcı değildir” denildi. 

 Ankette çoğu kız çocuğu, evde oyun oynayamama nedenini, “Anneye ev işlerinde yardım etmek, küçük kardeşlerine bakmak” şeklinde sıraladı. Oğlan çocukları ise cep telefonunda oyun oynayarak ve televizyon izleyerek zaman geçirdiklerini belirtti. Katılımcıların yüzde 24’ü hiç oyuncağı olmadığını, yüzde 22’si ise kendisini artık “çocuk olarak görmediği” için evde oyun oynamadığını söyledi. Katılımcıların yüzde 11’i ise ebeveynlerinin evde oyun oynamalarına izin vermediğini ifade etti.

 MAHALLEDE OYUN PARKI YOK

Katılımcıların yüzde 53’ü yaşadıkları mahallede park olmadığını cevabını verdi. Yaşadığı mahallede park olduğunu belirten katılımcıların yüzde 57,7’si var olan oyun parkını kullanmadığını, yüzde 42,3’ü ise kullandığını belirtti.  Mahallesinde park olmasına rağmen çocukların parkı kullanmama nedenlerine bakıldığında; katılımcıların yüzde 46’sı oyun alanlarının kırık/dökük olması nedeniyle kullanmadığını, yüzde 27’si parkları güvenli bulmadıkları için oyun alanlarını kullanmadıklarını, yüzde 18’i ailesinin izin vermediğini, yüzde 9’u ise pandemi nedeniyle parktaki oyun alanlarını kullanmadığını ifade etti.

 KIZ ÇOCUKLARININ YÜZDE 87’Sİ DIŞARIDA

 Dışarıda zaman geçirdiğini belirten 94 katılımcının yüzde 62,8’ini oğlan çocukları, yüzde 37,2’si ise kız çocukları oluşturdu. Dışarıda zaman geçirmediklerini belirten 21 katılımcının yüzde 87,7’sini kız çocukları, yüzde 14,3’ünün ise oğlan çocuklarından oluştu. Dışarıda zaman geçirmediklerini belirten katılımcıların yüzde 57,1’i dışarıyı güvenli bulmadığını, yüzde 42,9’u pandemi nedeniyle dışarı çıkmadığını, yüzde 23,8’i kız çocuklarının oyun oynayabileceği alanların olmadığını, yüzde 19’u annesine ev işlerinde yardım ettiğini, yüzde 14,3’ü ailesine destek olmak için bir işyerinde çalıştığını ve yüzde 14,3’ü de farklı nedenlerden dolayı dışarıda zaman geçirmediğini dile getirdi.

 OYUN ALANI SOKAK

 Oyun alanlarının değiştiğini belirten katılımcıların yüzde 53’ü mahalle değiştirdiğini, yüzde 18’i oyun oynadıkları yerlerin yıkıldığını, yüzde 6’sı ise güvenli olmaması nedeniyle kullanmadıklarını belirtti.. Katılımcıların yüzde 84’ü oyun alanı olarak sokağı, yüzde 18’i okul ve evin bahçesini, yüzde 16’sı cami avlusunu, yüzde 12’si ise harabe yapıları oyun alanı olarak kullandığını kaydetti. Katılımcılar diğer seçenekte ise, oyun alanı olarak evin damını kullandığını ifade etti.

 Katılımcıların yüzde 63,5’i dışarıda oyun oynarken kaza geçirdiğini, yüzde 36,5’ ise kaza geçirmediğini belirtti. Dışarıda kaza geçirdiğini belirten katılımcıların yüzde 63’ü yere düşme, yüzde 15’i bisiklet kazası, yüzde 7’si motosiklet kazası ve araba kazası geçirdiğini söyledi. Katılımcılar diğer seçeneğinde ise oyun oynadıkları alanlarda cam ve çivi batması, torpil patlaması nedeniyle, salıncağın kafaya çarpması gibi kazalar geçirdiğini belirtti.

 BAŞVURACAK KURUM YOK

 Katılımcılara, başına herhangi bir olumsuzluk geldiğinde bunu paylaşabileceğin kişi ya da kurumun olup olmadığı sorusu da soruldu. Katılımcıların yüzde 76,6’sı başvuracakları bir kişinin ya da kurumun olmadığını, yüzde 23,4’ü ise başvurabilecekleri kişi ve kurumların olduğu cevabını verdi.

 ÖNERİLER

 Raporda, kent yoksulluğunun sadece gelir eksikliğiyle ilgili olmayıp, birçok sosyal soruna da kaynaklık ettiği belirtildi. Yoksul kent mahallelerinde yaşayan çocukların, yaş, cinsiyet, etnik kimlik gibi değişkenlere bağlı olarak risklere en açık kesimi oluşturdukları ifade edilen raporda, “Tanımlanmış haklara rağmen, bugün dünyanın birçok yerinde çocuklara yönelik istismar devam etmekte, çocuklar savaşlarda ölmekte, göç etmeye zorlanmakta ve çocuk işçiliğinin önüne geçilememektedir. Elverişsiz konutlarda oturma, sosyal dışlanmışlık, sağlıksız/yetersiz beslenme, oyun hakkına ve eğitime erişmede eşit fırsatlardan yararlanamamak gibi pek çok eşitsizlik sıralanabilmektedir. Oyun hakkı kapsamında yaptığımız saha çalışmasında elde edilen bulgular, çok açık bir şekilde yerel yönetimlerin yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmediğini göstermektedir” değerlendirmesi yapıldı.

 Kent hakkında alınacak tüm kararlara yetişkin ve çocuk yurttaşların katılımlarının sağlanması gerektiğine vurgu yapılan raporda, şu öneriler sıralandı:

 * Yerel yönetimlerin çocuk haklarını hayata geçirebilmesi için;

 * Yerel yönetimlerde çocuk haklarına yönelik çalışmalar yapan, yeterli kaynağın ayrıldığı bir “Çocuk Hakları Müdürlüğü” biriminin oluşturulması;

* Her mahallede, çocuk nüfusuna göre doğru orantılı olarak oyuncak kütüphanelerinin kurulması;

 * Çocukların yaş gruplarına göre gelişimlerini destekleyecek, yeteneklerini keşfedecek ve becerilerini geliştirecek sosyal-kültürel ve sanatsal kursların sayısının arttırılması;

* 3194 sayılı İmar Kanunu’nda ve plan yapımına ait esaslara dair yönetmelikte, çocuğun oyun hakkının açık bir biçimde tanımlanması ve mahallelerde yaşayan çocuk nüfus yoğunluğuyla doğru orantılı olarak oyun mekânlarının yapımına dair standartların oluşturulması;

 * KAİP’te belirlenen yeşil alanların kullanılabilir hale getirilmesi ve bu yeşil alanların içerisinde çocuk oyun gruplarının kurulması gerekmektedir. Çocuklar, oyun alanlarının yetersiz sayıda olması, güvenlikli olmaması ve bakımsız olması gibi nedenlerle oyun parklarında çok fazla zaman geçirmemektedirler. Parklarda vakit geçiren çocuklar ise pek çok risk ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Suriçi bölgesinin 7 mahallesinde yaptığımız izleme çalışmasında çocukların oyun alanlarının niteliklerine dair acil olarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir,

Editör: TE Bilişim