Diyarbakır Eczacı Odası Başkanı Mahmut Sert, aşı konusunda bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılmasına dikkat çeken bir basın açıklaması yaptı. Aşı dağıtımı konusunda adil dağılıma da değinen Sert: “Dünya Sağlık Örgütü Başkanı, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Feci bir ahlaki çöküşün eşiğindeyiz” dedi ve zengin ülkelere milyonlarca, bir yoksul ülkeye 25 doz aşı verildiğini ifade etti. Bu çok acı ancak herkesin üzerine düşmesi gereken bir durum. Çünkü aşının üretimi kadar dağıtımının adil olması da hayati öneme sahiptir” dedi.

Açıklamada öne çıkan başlıklar şu şekilde:

Aşı ile ilgili yalnızca bilim insanlarını dikkate almalıyız

“COVID-19 hayatımıza girdiği andan itibaren adeta tüm dünya, bir laboratuvardan gelecek aşı müjdesine odaklandı. Güvenli, etkili, yaygın aşılama pandemiyi kontrol altına almak adına en büyük umudumuz oldu. Nitekim yakın zaman önce farklı şirketler aşı üretimine başladı. Ülkemizde de ilk parti aşılar, sağlık çalışanlarına uygulandı.

Aşı konusunda çalışmalar sürerken ve aşılama süresince bilimsel temeli olmayan birçok düşünce ortaya atılıp bilgi kirliliği yaratıldı. Öncelikle ölümcül bir pandemi ile karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor; sadece bilime ve bilim insanlarına itibar edilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.

Aşının hızlı üretilmiş olması etkili olmadığı anlamına gelmez

Aşı geliştirme süreçleri, dünyanın neresinde olursa olsun Dünya Sağlık Örgütü tarafından yakından izleniyor. Aşıyla ilgili bildirilen yan etkiler de yine Dünya Sağlık Örgütü’nün bağımsız bilim insanlarınca oluşturulmuş bir komitede değerlendiriliyor.

COVID-19 aşıları ile ilgili en çok kafa karıştıran konu, aşılar “Acil Durum Kullanımı” prosedürlerine göre yapılmaya başlanacağı söylendiği için yaşanan kitlesel güvensizlik hissi oldu. Birçok insan aşıların çok hızlı bir şekilde ve “olması gerekenden az” miktarda test edilerek “zorunlu güvenlik işlemleri es geçilerek” piyasaya sürüldüğünü düşünüyor. Bu doğru değil. Öncelikle test ve verilerin gözden geçirilmesi sırasında işlemleri uzatan bürokratik engeller, Covid-19’un verdiği zararlar gözetilerek tamamen ortadan kaldırıldı. Güncel tıp teknolojilerinin sürekli olarak geliştiğini, sağlık alanında sonuçların son yirmi yıla göre bile daha hızlı alındığını da elbette hatırlatmak gerekir. Tıp dünyası koronavirüslerle ilk defa karşılaşmıyor. 1960’lı yıllardan beri tanıdığımız bu virüs ailesi üzerine 17 yıldır aralıksız çalışmalar zaten sürüyordu. Tüm bu etkenler aşının eski aşılara kıyasla daha kısa sürede ortaya çıkmasını sağlayan bileşenler oldu.

Aşının üretimi kadar adil dağılımı da önemli

Virüs sınır tanımıyor. Ancak ne yazık ki sağlık sistemlerine, ilaca, aşıya erişimde sınırlar çok katı bir şekilde varlığını koruyor. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Feci bir ahlaki çöküşün eşiğindeyiz” dedi ve zengin ülkelere milyonlarca, bir yoksul ülkeye 25 doz aşı verildiğini ifade etti. Bu çok acı ancak herkesin üzerine düşünmesi gereken bir durum. Çünkü aşının üretimi kadar dağıtımının adil olması da hayati öneme sahiptir. Aşıya ulaşım, temel bir insan hakkıdır. Aynı zamanda yaygın aşılama olmadan salgından korunmanın imkânı yoktur.

Bilim insanları, ülkemizde de en az 55-60 milyon civarında kişinin aşılanması ile salgının kontrol altına alınabileceğini öngörüyor. Toplum bağışıklığına giden yolu kısaltmak adına stratejik adımların atılması hayati önemdedir.”

Açıklamada önerilenler şu şekildedir:

* “COVID-19 aşısında tek bir ilaç şirketine bağlı kalınmamalı, aşı temini noktasında farklı alternatifler mutlaka değerlendirilmelidir.

* Aşı uygulamalarında kimse geride bırakılmamalı, avantajsız grupları da kapsayacak şekilde politikalar geliştirilmelidir.

* Aşı ile ilgili tüm süreçlerde şeffaf ve somut veriler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

* Aşılamada sağlık çalışanları birbirinden ayrılmamalı, tüm sağlık çalışanları aşılanmalıdır.

* Her şeyden önemlisi, aşı olabildiğince yaygın ve ücretsiz şekilde uygulanarak salgının önüne geçilmelidir.

*  Toplum içinde aşı konusundaki kararsızlık dikkate alınmalı, halk sağlığına zarar vermemesi için bilgilendirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.”

Editör: TE Bilişim