Fotoğraf sanatçısı Mehmet Masum Süer’in objektifinden

DİYARBAKIR- Yaklaşık 25 yıl önce kurduğu özel bir site ile Hasankeyf’i dünyaya tanıtan ve o günden bu yana aralıklarla tarihi Hasankeyf ilçesindeki değişimlerin fotoğraflarını çeken Fotoğraf Sanatçısı Mehmet Masum Süer, eski ilçenin tamamen boşaltıldığı ve Dicle Nehri’nin sularının yükselmeye başladığı bugünlerde artık Hasankeyf’in son anlarını çekip belgeliyor.

EFIAP unvanlı uluslararası Fotoğraf Sanatçısı Mehmet Masum Süer, Ilısu Barajı’nın yapımının ve Hasankeyf’in sular altında kalacağının yoğun olarak gündeme geldiği 25 yıl kadar önce ilçedeki gelişme ve değişimleri belgeleyip kamuoyuyla paylaşmak gerektiğini düşündüğünü belirterek, bu amaçla Hasankeyf için özel bir web sitesi kurduğunu söyledi.

Fotoğrafçı Mehmet Masum Süer, bu web sitesini kurma amacı ve siteyle ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Bilgisayar ve internetin henüz yaygınlaşmaya başladığı yıllardı. Su altında kalacak tarihi Hasankeyf ilçesinin kurtarılması için bir şeyler yapmak gerektiğini düşündüm. Web sitesini kurarak bir yandan Hasankeyf’in önemini belirten ve buradaki tarihi değerleri tanıtan hem Türkçe hem de İngilizce paylaşımlar yapmaya başladım. Diğer yandan da basında Hasankeyf ile ilgili olarak yazılan makale, araştırma yazıları ve haberleri bu sitede paylaştım. Bu anlamda yüzlerce belgenin yer aldığı bir Hasankeyf arşivi oluştu. Site, kısa zamanda tüm dünyada Hasankeyf’i ilgi duyan kesimlerin önemli bir başvuru kaynağı oldu.”

Belgesel fotoğrafçısı Süer, bir yandan web sitesini çalıştırırken diğer yandan da aralıklarla Hasankeyf’ten fotoğraflar çekerek ilçedeki değişimleri belgelemeye çalıştığını ve bu anlamda bir Hasankeyf arşivi oluşturduğunu ifade ederek, “Bu fotoğrafları çekerek ilçedeki gelişmeleri belgelediğim ve gelecek nesillere aktaracağım  için bir yandan seviniyorum ancak diğer yandan çok sevdiğim ilçe merkezinin, bazı tarihi yapıların ve binlerce mağarının sular altında kaldığını görmekten de büyük üzüntü duyuyorum” dedi.

Son aileler de ilçeyi terk etti

Fotoğrafçı Süer, son olarak geçen hafta Hasankeyf’e gittiğini, eski ilçede kalan birkaç ailenin de ilçeyi terk ettiğini gördüğünü, eski ilçeyi bir uçtan diğer bir uca durmadan dolaşan ve bir şeyler kaybetmişçesine gezinen 90 yaşındaki Beşir Topkan adlı yaşlanın dikkatini çektiğini belirterek, izlenimlerini şöyle anlattı:

“Beşir dede, eski ilçenin bir ucunda, birkaç dakika sonra 2-3 kilometrelik bir başka noktada karşıma çıktı. Bana bazı evlerin yapılış tarihleriyle ilgili bilgiler verdi, önünde durduğumuz ve yıkılan binanin 1948 yılında yapıldığını, yapımının 6 yıl kadar sürdüğünü üzgün bir ifadeyle anlattı.

İlçede üzüldüğüm bir başka durum da eski ilçenin karşısında, Dicle nehrinin diğer yakasındaki Kesmeköprü yerleşim birimi, köy statüsünde olduğu ve ilçeye bağlı olmadığı için, ilçe halkına verilen haklardan yararlanamamaları oldu. Hasankeyf ilçe halkı, yeni kurulan ilçede ev sahibi yapılırken, Kesmeköprü yerleşim birimi köy olduğu için, bu haklardan yararlanamamış. Dostum Sezai Şeker de Kesmeköprü köyünde oturanlardan. O da yeni ilçede kendilerine ev verilmediği için üzgün ve zor durumda. Yeni ilçede ev kiralamak zorunda kalmış…”

Editör: TE Bilişim