Diyarbakır’da uyuşturucu, satışı, kullanım ve bağımlılığı gençler arasında, gittikçe yayılması büyük bir korku yaratıyor. Konuya dikkat çekmek için açıklama yapan Sadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, yetkili ve uzman kişilerle yaptıkları görüşmelerde bu bilgiyi teyit ettiklerini söyledi. Bozan, “Ancak, TÜİK son 4 yıldır uyuşturucu kullanımıyla ilgili, il bazında bir saha çalışması yapmamış veya kamuoyuyla paylaşmamıştır. En son 2017 yılında il bazında bir habere ulaştık. Maalesef, yerelde de güncel bir çalışma verisi yok. “En son 2014-15 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi “HevraAmes Platformu” tarafından bir saha çalışması yapılmış, bu çalışmada 75 bine yakın Esrar, 14 bine yakın da sentetik kullanıcı olduğu tespit edilmiştir. Türkiye genelinde ortalama nüfusun 3. 7’sinin uyuşturucu kullandığı tahmin edilmektedir. Buda hem iller bazında hem de Türkiye geneli için ciddi ve korkutucu bir rakamdır” önemine dikkat çekti.

Bozan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Son yıllarda toplumun yaşadığı sıkıntılar göz önüne alındığında bu rakamların çok çok üstünde uyuşturucu kullanım ve bağımlılığının olduğunu tahmin ediyoruz. Buna bağlı olarak, son zamanlarda Diyarbakır’ın bazı mahallelerinde meydana gelen silahlı çatışmalarının başlıca sebebinin torbacılarının (uyuşturucu satıcıları) alan paylaşımı ve uyuşturucu parasını paylaşımı kaynaklı olduğunu duyuyoruz”

TÜRKİYE GENELİ DURUM

Türkiye’deki genel tabloya da değinen Bozan şunları ifade etti:

“İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın  (İHH) 1 Ocak 2021 yılında paylaştığı bir rapora göre;

“Türkiye nüfusunun yüzde 15,8’i 15-25 yaş grubunda.13 milyon çocuğumuz madde bağımlılığı riskiyle karşı karşıya. Türkiye'de yaklaşık 10 milyon insan madde ve davranış bağımlısıdır.

“Cinayetlerin yüzde 60’ı, saldırıların yüzde 40’ı, tecavüzlerin yüzde 33’ü alkol ve madde kullanımı olan kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir.

“İddia” türü şans oyunları ve sanal kumar bağımlılığı 3 milyon kişiyi esir almış durumdadır; her kumar ve teknoloji bağımlısının potansiyel bir madde bağımlısı adayı olduğunu unutmayalım. İddia 2004 yılında AK Parti iktidarı döneminde kurulduğunu hatırlatırım.

Gençlerin yüzde 31,3’ü sık sık sigara içtiğini, yüzde 4,9’u sık sık alkol aldığını, yüzde 4,1’i bir kez uyuşturucu kullandığını, yüzde 1,2’si ara sıra uyuşturucu kullandığını, yüzde 1,1’i ise sık sık uyuşturucu kullandığını ifade ediyor. Sonuç olarak Türkiye'de gençlerin yüzde 50’si bağımlılık riski altındadır.”

Son yıllarda gençler arasında artan uyuşturucu kullanım ve bağımlılığının artmasına ilişkin Bozan AK Parti iktidarına şu soruları sordu:

“*Akp’nin Merkezi Yönetimi ve Yerel Yönetimleri hangi tedbirleri almaktadır?

*TÜİK il bazında neden saha çalışması yapmıyor? Eğer yapıyorsa neden kamuoyuyla paylaşmıyor? Yoksa işsizlik ve enflasyon rakamlarında olduğu gibi Akp iktidarının aleyhinde olur diye mi endişe ediyor?

*Uyuşturucuyla mücadele üst kurulu olan ve sonradan “Bağımlılıklarla Mücadele Koordinasyon Kurulu” şeklinde olan il koordinasyon kurulu ne yapar? Hangi tespit ve tedbirleri alır?

*İl Bağımlılıklarla Mücadele Kurulu, İlimizde bu konularla ilgili ne gibi saha çalışması yapmaktadır?

*Sanal kumar, uyuşturucu ve madde kullanan ve bağımlı insan sayımız nedir?”

Bozan’ın önerileri ise şöyle:

*İl Bağımlılıklarla Mücadele Kurulunda İlin dinamikleri, aile temsilcileri, kanaat önderleri, alimler, ilgili dernekler, eğitim uzmanları, sosyolog ve psikologlarda yer almalıdır.

*Aileler, çocuklarına sahip çıkmalı onları sevgi ve ilgisiz bırakmamalı, takıldığı arkadaş ve yerleri takip etmelidir.

*İktidar, gençleri uyuşturucu, içki, kumar ve sigaraya özendiren, TV’lerdeki film, dizi ve programlara, gazete, sosyal medya v.s engel olmalı

*İktidar, kumar, içki, uyuşturucu gibi politikalarından vaz geçmelidir. Milli Piyango, Spor toto, Sayısal Loto, İddia gibi kumar kurumlarını kapatmalıdır. İktidar bir yandan bunları teşvik edecek diğer yandan bu tür şeylerle mücadele ediyor gibi görünmesi yaptığı mücadelede samimi olmadığını gösteriyor.

*İktidar, eğitim müfredatını inanç değerlerimize göre güncellenmelidir. Çünkü, inanç değerleri zayıf olan kişilerin bu tür yollara bulaşması daha kolay olmaktadır.

* TÜİK saha çalışması yapmalı ve il il veriler paylaşılmalıdır. Çünkü doğru tespit yapılmadan, doğru tedbirler alınamaz. Unutulmasın ki Tüik'in görevi resim çekmektir, iktidarın lehine olacak şekilde rakamlarla oynamak veya bazı verileri gizlemek değildir.”

Editör: TE Bilişim