Ahmet SÜMBÜL/ YAZI DİZİSİ (1)

DİYARBAKIR - Dünyanın sayılı eski kentlerinden olan ve her dinden, her medeniyetten izler taşıyan Diyarbakır'ın anıtsal kültür envanteri, kentin devasa ihtişamını ve bin yıllardır halen ayakta duran değerlerini ortaya çıkarıyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Müze Müdürlüğü öncülüğünde kent genelinde aylarca süren çalışmalar sonucu kentin envanteri kayıt altına alınarak tescillendi.

Arkeologlar, sanat tarihçileri ve mimarlardan oluşan bir ekip tarafından yapılan araştırmalarda anıtsal değerdeki askeri garnizon, kışla, askeri lojman, kamu binaları, kamu lojmanları, cami, kilise, havra, çeşme, höyük, mağara, türbe, okul, köprü gibi yapılar kayıt altına alınarak bunların korunması, onarımı ve gelecek nesillere aktarılması için önerilerde bulunuldu. Kentte yaşayan çoğu kimsenin bilmediği bu anıtsal kültür envanterimiz, insanlık tarihinin en büyük mirasından biri sayılır.

Diyarbakır özgün bir kültür yarattı

Medeniyetleri birbirine bağlayan yolların kavşak noktasında yer alan Diyarbakır, kendisine egemen olmuş birçok uygarlığın birikimlerini kendi potasında eriterek özgün bir kültür yaratmayı başaran ender kentlerden biridir. Diyarbakır’ın sahip olduğu zengin birikimi belgeleyerek geleceğe aktarmak amacıyla, kentteki farklı medeniyetlere ve farklı dönemlere ait maddi kültür değerlerinin envanterlenmesine yönelik kent merkezinde tespit-tescil ve güncelleme çalışmaları yapıldı.

Tamamı dijital ortama aktarıldı

Diyarbakır merkez kültür envanteri alan çalışmaları, Kültür ve Turizm ile Müze Müdürlüğü uzmanları tarafından mevcut bilgi ve belgeler ile Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü’nden alınan tescil fişleri derlenerek dijital ortama aktarım çalışmaları yapıldı. Bu verilerin yeniden değerlendirilmesi, eksiklerin giderilmesi ve güncelleme çalışmalarının yapılması amacıyla, müze uzmanlarının yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıklarını Koruma Uygulama Denetleme Birimi elemanlarının da katılımıyla alan çalışması başlatıldı.

Kurumların ortak çalışması

Yerinde yapılan bu çalışmayla; başta, kentsel sit alanı olan ve Diyarbakır Kalesi’nin çevrelediği Sur İlçesi olmak üzere, Büyükşehir Belediye sınırlarında kalan tüm kültür varlıkları yerinde incelendi, fotoğraflanarak var olan tescil bilgileri güncellendi, bugüne kadar tescillenmemiş kültür varlıkları da tespit edilerek belgelenip tescile sunuldu.

Surlar

Diyarbakır'daki ilk yerleşmenin, tam tarihi bilinmemekle birlikte, Dicle yatağından 100 metre yüksekte Fis Kayası diye adlandırılan sarp bölgenin, bugünkü İçkale arazisinde kalan kesiminde gerçekleştiği ve bu alanda yer alan Amida veya Virankale olarak adlandırılan höyükte tespit edilmiştir. Topografik özellikleri nedeniyle savunma kolaylığı sağlayan ve zaman içinde nüfusu yoğunlaşarak genişleme sürecine giren bu yerleşimde, kale işlevli ilk yapının İ.Ö. 3000 yıllarında bölgeye egemen olan Hurriler tarafından inşa edildiği kabul edilir.

İmparator Constantinus tarafından surlar genişletildi

Ardından kent Asurlular, Urartular, Büyük İskender, Selefkoslar ve Partlar - Romalılar - Sasaniler’in yalnız ya da birlikte sürdürdükleri egemenlikleri altına girer. Roma’dan 7. yüzyılın ilk yarısına kadar Bizans idaresi altında yaşar ve 639’dan sonra da bir İslam kenti kimliği kazanır. Günümüzdeki durumuna temel olan şeklini M.S. 349 yılında Roma İmparatoru Constantinus tarafından genişletilmesi ve bazı kısımlarının onarılmasıyla almıştır.

7. yüzyıl ikinci yarısından itibaren kente egemen olan Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdaniler, Büveyhoğulları, Mervanoğulları, Büyük Selçuklu ve Şam Selçukluları, İnaloğulları, Nisanoğulları, Hasankeyf Artukluları, Mısır ve Şam Eyyübileri, Anadolu Selçukluları, Mardin Artukluları, Akkoyunlular ve son olarak da Osmanlılar zamanında, yerleşimin ana öğesi olma etkinliğini kesintisiz korumuş.

Uygarlıkların izleri, yazıt ve kabartmalarda

Dış Kale ile İç Kale surlarında Romalılardan Osmanlılara kadar kente egemen olan tüm uygarlıklar, egemenliklerini surların üzerindeki yazıtlar ve kabartmalarla belgelemişlerdir. Surlarda yapım malzemesi olarak yöresel malzeme olan bazalt taşı kullanılmıştır. Sur duvarlarının ve burçların dış yüzeyleri kesme taş, iç yüzeyler genellikle daha az işlenmiş olan moloz taştan örülmüştür. Duvarların iç ve dış yüzü arasında kalan bölümler bol kireç harçlı moloz dolgudur. Burçların kubbe ve tonozlarında tuğla malzeme, bazı yazıtlarda ise kalker taşı kullanılmıştır. Savunma amaçlı tasarlanan burçlar genellikle üç veya dört katlıdır. Ancak kapalı mekânları, iki kattan oluşmaktadır.

Dünyada tek açık hava müzesi örneği

Dünyada sur olarak tek örnek teşkil eden ve bir açık hava müzesi niteliği taşıyan Diyarbakır surları; kapladığı alan bakımından doğudan batıya 1700 metre, kuzeyden güneye 1300 metredir. 5 kilometre uzunluğa sahip olan surlar, iç ve dış sur olmak üzere iki sur şeklinde yapılmış ancak dış sur günümüzde yıkılıp yok olmuştur. Bu dış sur izlerine, günümüzde sadece Mardin Kapı ve Dağ Kapı civarında rastlanmaktadır. Surlar, 82 burçtan ve 4 ana kapıdan oluşmaktadır. Beden duvarları payandalarla desteklenmiştir. Burçlar; yuvarlak, çokgen ve dikdörtgen planlıdır.  Surun ana kapıları; kuzeyde Dağ Kapı (Harput), batıda Urfa  Kapı (Rum) , güneyde Mardin Kapı (Tell), doğuda Yeni Kapı (Dicle ve Şat) olarak adlandırılmaktadır. Hindibaba ve Tek Kapı ise tali kapılar olup Cumhuriyet döneminde açılmışlardır.

Öne çıkan burçlar

Çeşitli dönemlerde yapılan onarımlar ve yenilemeler sonucu surlarda, farklı plan ve yapım teknikleri ile farklı bezeme ve motiflerle karşılaşılmaktadır. Surların, gerek plan özellikleri ve gerekse üzerindeki yazıt ve kabartmalarla diğer burçlardan ayrılan belli başlı burçları: Ben-u Sen (Ulu Beden, Evli Beden), Yedi kardeş, Keçi Burcu, Nur (Melikşah) Burcu, Fındık Burcu, Mervani Burcu'dur.

Ben u Sen Burcu:

Artuklular dönemine aittir. Silindirik planlı, üç katlıdır. Dar bir merdivenle üst terasa çıkılmaktadır. Terasta dar ve derin mazgal nişleri şeklinde dışa taşan yedi açıklık bulunmaktadır. Bunlar mukarnaslı konsollar şeklinde aşağı doğru uzanmaktadır. Burcun dış yüzünde burcu çevreleyen bir kitabe yer almaktadır. Kitabenin orta kısmı üç satır olup dikdörtgen silme içerisine alınmıştır. Bu dikdörtgenin hemen üzerinde yüksek kabartma olarak ortada çift başlı kartal, sağ ve sol tarafında kanatlı aslan betimleri; alt kısmın köşelerinde ise koç kabartması bulunmaktadır. Ancak kabartmalar kırık ve eksiktir. Burcun dış yüzünde derin çatlaklar görülmektedir.

Yedi Kardeş Burcu:

Artuklular döneminde yapılmış olan burç; silindirik planlı olup üç katlıdır. Dış yüzeyinde burcu çevreleyen kitabesi üzerinde silme bulunmaktadır. Tam ortada üç satır haline dönüşen kitabenin üst köşelerinde birer kanatlı aslan kabartması, ortada ise çift başlı kartal kabartması yer almaktadır. Burcun dış yüzeyinin üst kısmında, mukarnaslı konsollar şeklinde dışa taşan mazgal pencereler bulunmaktadır. Ancak bunların hepsi tahrip edilmiştir.

Keçi Burcu:

Mervaniler döneminde yapılan burç, silindirik planlı ve iki katlı olarak kayalık alan üzerine kurulmuştur. Merdivenlerle burcun üst ve teras katına geçiş sağlanmakta olup merdivenin sağında kalker taşına işlenmiş Mervani kitabesi yer almaktadır. Burcun iç kısmına sivri kemerli bir kapıdan merdivenle inilmektedir. Burç içi sütunlarla enine gelişmektedir. Üst örtüsü tonozdur.

Nur (Melikşah) Burcu:

Selçuklu döneminde yapılmıştır. Çokgen planlı olup iki katlıdır. Dış yüzeyinde silme içerisine alınmış ortada küçük bir nişin sağ ve solunda koşar halde at kabartması, altında beş satır kufi yazılı kitabesi ile kitabenin ilk satırının köşelerinde birer kanatlı aslan kabartması, alt satırın üst kısmında ortada koşar vaziyette iki tavşan karşılıklı olarak betimlenmiş, aynı satırın üst köşelerinde birer güvercin ve bu güvercinlerin ayaklarının altında oturmuş vaziyette birer çıplak kadın kabartması yer almaktadır.

Fındık Burcu:

Silindirik planlı olup iki kattan oluşmaktadır. Dış yüzeyinde iki satırlık kitabesi bulunmaktadır. İç yüzünde yoğun tahribatlar ve yıkılmalar görülmekte olup alt katın giriş kısmında büyükçe bir moloz kütlesi yer almaktadır.

Selçuklu Burcu:

Dikdörtgen planlı olup tek kattan oluşmaktadır. Dış yüzünde üzerinde silmesi bulunan ortada küçük bir nişin sağ ve solunda birer koç kabartması altında üç satırlık kufi yazı ile ilk iki satır arasında hayvan kabartmaları yer almaktadır. Burç onarım görmüştür. Üst kısımlarında tahribat gözlemlenmektedir.

(Sürecek)

Editör: TE Bilişim