Bekir GÜNEŞ/ÖZEL HABER

DİYARBAKIR'DA kışın yağışların uzun sürmesi, ülke genelinde yaşanan ekonomik dalgalanmayla birleşince çiftçiler için hayal kırıklığı yaşattı. Tarımda geçen yıllara oranla verimlilik düştü. Hem çiftçiler şikayetçi, hem de tarım sendikaları ve örgütleri şikayetçi.

Diyarbakır'da tarımın ve çiftçinin durumunu Çınar'da çiftçilik yapan Nedim Süer ve Diyarbakır Ziraat Odası Birliği Başkanı Cevat Delil ile Diyarbakır Tarım Orkam Sen Başkanı Serap Baysal'a sorduk. Hepsinin ortak vurguladığı konu Diyarbakır'da tarım ve çiftçinin durumu ülkede yaşanan ekonomik dalgalanmayla paralel olarak önceki yıllara göre kötüye gidiyor.

Diyarbakır Çınar'da tarımla geçimini sağlamaya çalışan Çiftçi Nedim Süer, yağışların uzun sürmesi nedeniyle bu yıl bir ay geç başladıklarını söyledi. Geçen yıl bu zamanlarda çapaya bile geçtiklerini ancak bu sene yeni dikim işlerini yaptıklarını belirten Süer, "Hala da çamur içinde tarlada çalışmak durumundayız" dedi.

Süer: Hal yasası değil, pazar yasası çıkartsınlar

Ülkedeki ekonomik dalgalanmanın de kendilerini çok olumsuz etkilediklerini vurgulayan Süer, "Bu dalgalanma kimleri etkilemedi ki herkesi etkiledi. İlaçlama, mazot, elektrik ve gübre fiyatlarındaki zamlar çiftçiyi olumsuz etkiledi. Hele böyle bir süreçte gübre alınır mı yok alınmaz. Tarım ilacı alınır mı, yok alınmaz. Tohum alınmaz. Şimdi biberin kilosu 20 lira. Biz biber ekiyoruz biberimiz çıktığı zaman 700-800 kuruşa satıyoruz. De hadi gel bu işin içinden çık. Bazen haberlerde izliyoruz hükümet hal yasası çıkaracağını söylüyor, hal yasası değil pazar yasası çıkarsın. Bizim burada ürettiğimiz ürünler yüzde 500-600 kat ile pazarda satılıyor. Bu haksızlık bizim ürünlerimiz de biraz daha yükseğe alınsın. Biz işçiliğini sulamasını ekimini hamallığını yapıyoruz fakat hep market ve pazarcı kazanıyor" dedi.

Bu yıl ki beklentilerinin ise sadece zarar etmemek olduğunu belirten Süer, "Bu yıl zarar etmeyelim yeter diyoruz. Birkaç yıl önce yine böyle bir süreç oldu. 25 dönüm tarlamızı sattık ancak borcumuzu ödedik. Bu tarım işini bırakmayı bile düşündük. Ama köydeyiz ve başka bir çaremiz de yok” ifadelerini kullandı.

Delil: Alternatif üretim alanları arttı

Diyarbakır Ziraat Odası Birliği Başkanı Cevat Delil ise, bu sene geçen yıllara göre alternatif üretim alanlarının arttığına dikkat çekti.

Çiftçilerin bir kısmının istemeyerek de olsa buğday ektiğini ancak soğan, biber ve patlıcanın daha çok tercih edildiğini belirten Delil, "Buğdayda artık çiftçilerimiz kazanmama durumuna geldi. Pamukta ise üretim artmıştı ama prim desteğinde yapılan azalma ile mazot, gübre, ilaçlarındaki zamları göz önünde tutarsak önümüzdeki süreçte pamuk ekimi azalacaktır. Ekonomik sıkıntılar Diyarbakır çiftçisini kötü etkiledi tabi. Çiftçi mazot gübre ve ilaçları hep döviz kuru üzerinden alıyor. Camiamız kötü etkilendi" dedi.

Kış yağışlarının uzun sürmesinin çiftçileri olumlu etkilediğine değinen Delil, "Fazla yağış Buğdaya -Arpaya yaradı. Arpayı biçtik durum çok iyi, buğdayda da Rekolte -Verim çok iyi olacak fazla yağış sadece pamuk-mısır ekimleri biraz geç oldu. Bol bereketli bir yıl bekliyoruz ancak pamukta 130 kilo kesintisi çiftçiyi üzdü" dedi.

Baysal: Tarımda çöküş devam ediyor

Diyarbakır Tarım Orkam Sen Eşbaşkanı Serap Baysal da, daha vahim bir tablo çiziyor. Baysal, tarımda 2019 yılında da çöküşün devam ettiğine dikkat çekerek, "Mazot, Gübre, yem gibi girdi fiyatlarında son üç yıldaki artış miktarı yüzde 70 civarında olmasına rağmen çiftçinin ürettiği et, süt, tahılların alım fiyatlarındaki artış miktarı en fazla yüzde 20 olmaktadır. Tarımsal ilaçlardaki artış miktarı geçen yıla oranla yüzde 90 civarındadır. Tarımsal mekanizasyonda kullanılan alet ve ekipmanda döviz kurundaki yükselmeden payını almış bu gelişme de çiftçinin belini daha da bükmüştür. Tarımsal girdilerle tarımsal çıktılar arasındaki bu uçurum çiftçinin cebinden, emeğinden çıkmaktadır. Bu koşullarda tarımsal üretim yapılmayacağından tarımın yok olmasının yükünü toplum olarak ödemekteyiz" diye konuştu. 

Tarımsal desteklemeler istenen seviyede değil

Tarımsal desteklemelerin istenen sonuçları doğurmaktan uzak olduğuna dikkat çeken Baysal,"Destekleme ve hibelerin politik yandaşlara akıtılması ve üretimi artıracak şekilde düzenlenmemesi tarımsal üretimi artırmamıştır. Zaten ortada ciddi bir destek miktarı yoktur. Tarımsal mazot tüketiminden alınan vergi miktarı tarımsal desteklemelerden daha fazladır. Yani çiftçiden mazot kullandığı için alınan vergi tarımsal desteklerden daha fazladır.  Bölgede uzun yıllardır uygulanan tarımsal politikalar nedeniyle Diyarbakır ve bölge çiftçisinin durumu Türkiye çiftçisinden oldukça kötü idi, bu makas gittikçe artıyor. Bölge de tarımsal üretime dayalı bir sanayileşme yerine bölgeyi tarımsal hammadde deposu olarak gören politikalar devam ettiği için bölgede tarımsal üretimden elde edilen gelirler gittikçe daha fazla azalıyor. İşsizlik ise gittikçe artıyor" dedi.

Bölgesel ayrımcılık yapılıyor

Diyarbakır'ın ülkenin buğday üretiminin önemli bir kısmını karşıladığını belirten Baysal, iller arasında ayrımcılık yapıldığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Örneğin ülkenin buğday üretiminin yüzde 5,2 sini üreten Diyarbakır'da tahıl ve bakliyat işleyen 5 işletme varken, ülke üretiminin yüzde 10,2 sini üreten Konya da ise 55 adet tahıl ve bakliyat üretim tesisi bulunmaktır.  2019 yılında yağış rejiminde yaşanan dengesizlikten dolayı bitki gelişimini olumsuz etkilenmiş, kök çürüğü, pas hastalıkları gibi hastalıklar nedeniyle verim oldukça düşmüştür. Fazlaca düşen yağışlar nedeniyle yabancı ot miktarı artmış bu da verimin daha da düşmesine neden olmuştur. Aniden bastıran sıcaklar dane dolumunu olumsuz etkilemiş ve verimi düşürmüştür. Özellikle mercimek verimi daha önceki yıllarda 200-250 kg/da iken, olumsuz koşullar nedeniyle verim bu yıl ortalama 100 kg /da gerilemiştir. Buğday da ise yine diğer yıllara oranla yüzde  15’lik bir verim düşüşü tahmin edilmektedir.”

Editör: TE Bilişim