Ahmet SÜMBÜL

DİYARBAKIR - Birçok zenginliği ile dünya kentlerinden ayrılan eski Diyarbakır, kendine özgü mimarisiyle, taş evleriyle, taş konak ve köşkleri, taş döşeli sokakları ve surları ile kara taştan oluşan bir kentti aynı zamanda. Binlerce yıl öncesinden Huri ve Asurlulardan bu yana yerleşime açılan Diyarbakır’a hayat veren, Karacadağ'ın taşıydı. Karacadağ'dan getirtilen kara taş, yani bazalt, kent mimarisinin kültürünü yarattı. Taşlar yüzyıllardır ustaların elinde nakış gibi işlenerek evleri, konakları ve sokakları süsledi. Şimdi pek az iz kalsa da, kara taş halen Diyarbakır'ın en vaz geçilmez yapı malzemesi. İşte Diyarbakır'ın kültürüne yön veren ve şekillendiren kara taşın hikayesi...

Diyarbakır mimarisi ile anılan bazalt, kentin hemen yanı başında bulunan ve 100 bin yıl önce sönmüş bir volkan olan Karacadağ'dan getiriliyor. Yaklaşık 80 metre kalınlığında ve 10 bin kilometrelik alanı kaplayan alanda bulunan bazalt, ilk önce Surların yapımında kullanılmış. Ardından barınma, korunma, konaklama ve depo amacıyla yapılan yapılarda dayanıklılığı nedeniyle tercih edilmiş.

Binlerce yıldır işlenen bir taş

Tarihi Sur ilçesinin her adımında bazalt taşına rastlarsınız. Bu kimi zaman bir çeşme, kimi zaman bir türbe, kimi zaman bir kilise, kimi zaman bir cami, kimi zaman bir konak şeklindedir. Sokak döşemelerinin yanı sıra, Sur'u baştan başa bir çevreleyen görkemli surların da ana yapı taşıdır bazalt.

Yöresel bir yapı taşı ve bölgede bol miktarda bulunması nedeniyle, bu karataş binlerce yıldır Diyarbakır'da yapı malzemesi olarak kullanılmıştır.

Mermerden sonra en sert taş

Doğada en yaygın olarak bulunan volkanik kayaç grubunda yer alan bazalt, çok geniş alanlarda yayılıma sahip olan sönmüş lav akıntılarıdır. Siyah, gri ve koyu gri arasında değişen renklere sahiptir.

Lavların yüzeyde veya derinde oluşuna bağlı olarak çabuk veya geç soğumaları sonucu gözeneksiz veya gözenekli olurlar. Gözeneksizleri daha sert olup işlemesi zordur. Ocaklardan uzun olarak çıkarılmış olan gözeneksiz taşlar söve, lento, sütun, başlık, eşik taşı, havuz, pencere ve kapılarda kullanılmıştır. Gözeneksiz olanların bu tür taşıyıcılarda kullanılmasının sebebi daha yoğun ve sağlam yapıya sahip olmalarıdır.

Soğuk ve sıcaklıkta ayrı özellik gösterir

Bazalt, akıcı ve bazik lavların soğuma yüzeyine dik olarak beş ve altı kenarlı sütunlar şeklinde katılaşması ile oluşmuştur. Ayrıca bu çeşit lavların hava ile temas eden dış kısımları ve akıntı uçları boşluklu olabilir. Bu durum taşa bir cüruf görünümü verir. Soğumakta olan lavdan çıkan gaz tanecikleri bu boşlukların oluşumunu sağlar. Taşın iç kısımlarına gidildikçe boşluklar küçülür ve sayıları azalır. Bu tür bazalta gözenekli bazalt denir. Suyu daha fazla emer ve soğurma özelliği fazladır. Gözeneksiz bazaltın ise düz bir yapısı vardır.

Bin yıllarca dayanıklılığını korur

Bazalt su emme, paslanma, dona, darbelere ve sürtünmelere karşı çok dayanıklıdır. Mermerden sonra en sert taş olarak bilinir. Bazalt, renk değiştirmez ve aşırı derecede camsı niteliği yoktur. Bu nedenle de uzun süre yapısında leke ve kılcal çatlaklar oluşmaz. Asitlere karşı dayanıklıdır. Bu özelliklerinden dolayı yapılarda bolca kullanılmıştır. Diyarbakır'da binlerce yıl önce inşa edilen Sur'larında kullanılan taşların günümüzde bile sağlamlığını koruması, bu taşın ne kadar dirençli olduğunu göstermektedir.

Kara taşa olan ilgi artıyor

Fiziksel ve mekanik özelliklerinden dolayı yüksek dayanımı olan bazalt taşı, doğada yaygın olarak bulunan bir volkanik kayaç grubunu teşkil ettiği, çok sert, yoğun ve mukavemeti yüksek bir kayaç olduğu için günümüzde yapı taşı olarak kullanılmasının yanı sıra endüstride de farklı kullanım ve uygulama alanı bulmakta. Sadece bazalt taş işleyen Diyarbakır'da 20'den fazla işletme faaliyetlerini sürdürüyor. Artan talep üzerine bu sayının daha da artacağı tahmin ediliyor.

Dişi ve erkek taş!

İşlenmesi gözeneksize oranla nispeten daha kolay olan gözenekli bazalt taşı ( dişi taş) avlu ve eyvan döşemeleri ile taşıyıcı olmayan ara duvarlarda kullanılmıştır. Gözeneksiz ve daha dayanıklı olan bazalt taşı (erkek taş) ise duvarlarda, sütunlarda, sütun başlıklarında, sövelerde, eşiklerde, havuz kenarlarındaki profillerde, bingilerde, ayı başlarında, saçak altlarında ve çörtenlerde kullanılmıştır.

Tarihi yapıların tamamında kullanıldı

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde ve daha sonra Sur dışındaki kurulan bağ evleri, hükümet binaları ve köşklerinde hep bazalt taşı kullanılmıştır. Tarihi yapıların tamamının temeli moloz bazalt taşlarla yapılmıştır. Bunlar iç ve dışta sıralı dizilir, arası kırpıntı taşlarla ve bol harçla doldurulmuştur. Toprak hizasına gelmeden son bir ince terazi sağlanmış bundan yukarısı ise ince yonu örgü ile devam etmiştir. İçi sıvanmış yapılarda sıvalı moloz taşı, sıvalı olmayan yapılarda ise ince yonu taş duvarlar örülmüştür. Diyarbakır dahi her türlü yapıda vazgeçilmez bir yapı tekniği olarak kullanılmıştır.

En eski yapılarda kara taşın izleri

Diyarbakır’ın günümüze ulaşan en eski yapıları eski Diyarbakırı çepeçevre dolayan Surlar ve burçlardır.  Bunu İç Kale'deki Saint George Kilisesi izler. Bu yapılar incelendiğinde uygulanan taş işçiliğinin o dönemlerde çok gelişmiş olduğunu göstermektedir. Bazalt taş yüz ve yanları gönyelerinde yonulmuş, aralarında harç görünmeyecek kadar yanaştırılarak örülmüştür.

Bölgedeki tüm yapılarda kullanıldı

Taslak taşlar biraz daha prizmatikleştirilerek, yüz açılmasıyla yan yana harçla tutturan sıralı moloz taş örgü ikinci planda uygulanmıştır. Daha özensiz, arada kalan veya ince yonulu dış duvarın iç yüzünde uygulanmıştır. O dönemlerde ocaktan hep ince yonu taş çıkartma çok maliyetli olduğundan bu örgü de bölgedeki tüm yapıların temellerinde kullanılmıştır. Daha küçük olan kırma taşlar ise harçlı dolgularda ve blokajda kullanılmıştır.

Kullanım alanı genişliyor

Sur mimarisinin ana yapı taşı olan bazalt taşına olan ilgi, çimento, tuğla, briket gibi yapı malzemelerinin kullanılması ile azaldı. Cumhuriyet ile birlikte Sur dışına taşınan yapılarda artık bazalt değil, betonarme yapılar ön plana çıktı. Ancak dayanıklılığı, doğal olması nedeniyle bazalta olan ilgi günümüzde yeniden canlanmış durumda. Günümüzde birçok özel konut, turistik tesis ve cafe gibi yerlerde bazaltın kullanılması, bu kara taşın döneminin halen bitmediğinin göstergesi. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim