Sedat IRMAK

Diyarbakır'da bir zamanlar her ailenin çocuklarını büyüttüğü tahta beşik üretimi yapan Şeref Uğrakçı (50), 6 yaşında çırak olarak girdiği, tarihi bazalt taşlarla döşeli 4 metrekarelik dükkanda 44 yıldır mesleğini sürdürüyor. Uğrakçı, unutulmaya yüz tutan tahta beşikleri tek başına üretip, sanatını yaşatmaya çalışıyor.

Sur ilçesinin Savaş Mahallesi'nde bulunan 4 metrekarelik tahta beşik üretilen dükkana annesi tarafından 1975 yılında çıraklık yapması için getirilen Şeref Uğrakçı, şimdi mesleğinin son temsilcileri arasında bulunuyor. Uğrakçı'nın 10 yaşındayken aynı dükkan önünde çıraklık yaptığı dönemde çekilen fotoğrafı yarım asra dayanan emeğinin de belgesi olarak duruyor. Uğrakçı, bir zamanlar her ailenin çocuklarını büyüttüğü tahta beşiklere ilginin her geçen gün azaldığını söyledi. Tahta beşiklerin, yoğun kullanılan diğer beşiklere oranla daha sağlıklı olduğunu belirten Şeref Uğrakçı, mesleğe başlamasını şöyle anlattı:

"Ben bu mesleğe 1975 yılında başladım. O zaman 6 yaşındaydım. Annem beni ustamın yanına getirip, 'Eti senin kemiği benim' dedi. O günden sonra onun yanında çırak olarak çalıştım. Ustam vefat ettikten sonra kendim bu işe devam ettirdim. Annem beni ustamın yanına sanat öğrenmem için bırakmıştı. Benim çocuklarımdan sadece biri yanımda çırak olarak çalışıyor. Diğerleri farklı meslekler seçti, ben burada tabure, tahta beşikler yapıyorum. Eskiden sedir diye tabir edilen, evlerde oturmak için kullanılan divanları el sanatlarıyla süsleyerek yapardık. Diyarbakır'da çok eskiden vatandaşlar gece damlarda uyurdu, gece yılan ve akreplerden korumak için tahtlar yapardık. Onlar da şu anda kafelerde kullanılıyor."

'Şimdi torunlarım için üretiyorum'

Uğrakçı, ürettiği tahta beşikleri ceviz, çam, kavak ve gürgen ağaçlarından yaptığını dile getirerek, kendisinin de tahta beşiklerde büyüdüğünü söyledi. Hafta 1-2 beşik sattığını söyleyen Şeref Uğrakçı, "Şu an yaptığım beşikte 4 ayrı ağaç çeşidi kullanıyorum. Ceviz, çam, kavak, gürgen bu ağaçlar beşiğin daha uzun ömürlü olmasını sağlıyor. Sipariş üzeri genellikle yapıyoruz. Haftada en az 1 veya 2 tane satıyoruz. Tabii eskiden bu sayı daha fazlaydı. Artık bu işi yapan kişi sayısı çok az, nesil kalmadı. Ben de bu beşiklerde büyüdüm, şimdi torunlarıma da bu beşiklerden yapıyorum. Bu sanat kaybolmadı, kaybolmaz ama bizden sonra usta yetişmez sanırım. Bu sanat altın bir bileziktir. Gerçekten işi ehliyle yaparsa usta çok iyi gelir elde eder. Normal motifsiz sade bir ahşap beşiğin fiyatı 150 lira ama motifli ve modern bir beşik istenirse o zaman fiyat artıyor. Bizim eski geleneklerimiz kaybolmasın, çok olsun. Oyuncak beşikler de çok satılıyor. Oyuncak beşik de yapıyorum. Son 5 yıldır ben tabure de yapıyorum, burada onlarca ağaç kullanarak yapıyorum. Buraya gelen turistler çok beğeniyorlar ancak bazıları götüremiyor. Yerli turistler de sipariş veriyorlar adreslerine gönderiyorum. Buradan Almanya'ya bile tahta beşik yolladım. Bu bizim geleneğimiz. Ben bu geleneğin sürmesini istiyorum ve çalışıyorum" dedi.

Editör: TE Bilişim