Hayat, her zaman herkese eşit ve adil davranmıyor.

Yaşamımız boyunca hak etmediğimiz tutumlarla karşılaşıp hayal kırıklığına uğrayabiliyor ve sonucunda da korkunç duygular hissedebiliyoruz.

Yalnızca haksızlığa uğramak değil, haksızlığa şahit olmak da insanı aynı derecede yaralayabiliyor.

Bizzat şahitlik yaptığım bir olaydan örnekler vererek başlamak istiyorum.

Uzun zamandan beri haksızlığa uğradığına tereddütsüz inandığım, çocukluk takımım Galatasaray’ı da bir kenara bırakarak, kendimi ait hissettiğim Amedspor Sportif Faaliyetleri’ninŞeyhmuz Özer Spor Tesisleri’ndeyim.

Bir yanda Tukcell Kadınlar Futbol Ligi’nde mücadele veren Amedspor, diğer yanda konuk Fenerbahçespor.

En fazla 200 kişinin sığabileceği tribünde yer yok.

Yolda yürümekte zorlanan yaşlı dedeler de, bir düğüne gider gibi süslenmiş çocukları ile maça gelen çiftler de var…

Ama daha çok kadın ağırlıklı bir taraftar kitlesi.

Karşımızda 22 kadın, tecrübe ve birikimlerini sergilemek için bekliyor.

Bir yanda bütçesi milyar dolarlar olan bir takım, diğer yanda toplam maddi değeri 10 milyon Euro olan Amedspor.

Değerinin 10 milyon Euro olduğuna bakmayın siz.

Hatırlayanlar bilir.

Galatasaray’ı Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena Stadı’nda 2-0 yenerken, maçta forma giyen WesleySneijderFlippeMelo ve Bruma’nın değeri ile 200 tane Amedspor kulübü kurulurdu.

Bu skor, bir maçı sadece kaliteli oyuncunun değil, ekip ahengi, mücadele azmi ve manevi bağlılığın da skorboardı değiştirdiğini gösterdi.

İşte yıllar önceki ruh, geçen hafta Amedspor’un kadın futbol takımında vardı.

Rakip bu kez Galatasaray değil, Türkiye’nin üç büyük kulüplerinden kabul edilen Fenerbahçe’ydi.

Bir yanda flaş transferler yapmış bir futbol devi diğer yanda Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 vilayet içerisinde devletin tek kuruş yardım etmediği tek kulüp olan Amedspor.

 “Çocuklar Ölmesin” dediği için cezalandırılan, isminden dolayı ikinci sınıf muamele gören, yaptığı tüm itirazları reddedilen, en küçük bir olayda ceza üstüne ceza yazdırılan bir takım…

Kış ortası doğalgazı, elektriği kesilen, icraya verilmek istenen bir takım.

Tahammül ve nezaketin devre dışı bırakıldığı bir takım…

Kuşkusuz yaşanan tüm haksızlıklar, yalnızlaştırılmak istenen bir spor kulübünü dünyada en çok taraftarı olan bir kulüp haline de getirdi.

Maça dönelim…

Skor, İstanbul’da “Misafir Takım” olarak skorboarda yazılan Amedspor’un mağlubiyetiyle sonuçlandı: 2-1

Ama nasıl?

Ligde 2’nci sırada ama liderle 2 puan fark olan Fenerbahçe, küme düşme potasındaki Amedspor’u belki de “kolay lokma” zannetti.

11’nci dakikada kaptan Güzide Alçu’nun muhteşem frikik golüyle işinin zor olduğunu anladı.

Tüm gücüyle baskısını artırdı ve 20’nci Ürdün Milli Takım kaleciliğini de yapan Amedspor’un file bekçisinin basit hatasıyla beraberliği yakaladı.

İkinci yarının ortalarına doğru sahadaki karşılıklı sert müdahaleler, saha dışı müdahalelere yol açınca gerilim daha da yükseldi.

Örneğin, Fenerbahçe’nin teknik heyetinde yer alan erkek antrenörler.

Ettiği küfrün izahı olmaz.

Taraftarın, yan hakemin, futbolcuların duyacağı şekildeki küfrünün karşılığı kırmızı kart olsa da bunun psikolojik etkisi devam etti.

90 dakikalık maça gelen 6 dakikalık uzatmanın 7’nci dakikasındaki penaltı kararı, 102’nci dakikasında yaşanan kavganın sebebi de oldu.

Şiddetin her türlüsüne karşı çıkmış bir takımı, maça gelmeden atılan manşetlerle, Fenerbahçe TV’nin kırparak verdiği görüntülerle mahkum etmek, sosyal medyada “terörist” ilan etmek, milyonlarca yeşil kırmızılı taraftarı da terörize etmektir.

Saçı çekili vaziyette 3 metre sürüklenen Amedsporlu futbolcuyu görmeyeceksin, müdahale edenlere müdahale edenleri “Dağdan yeşil sahaya gelen teröristler” diye linç edeceksin!

Bu ne ahlaki ne de vicdanidir.

Sporun, özellikle de futbolun birleştirici rolüne inanan Amedspor, bu tür provokasyonlara bugüne kadar gelmedi, gelmez de.

Onlar, Amedspor’un arkasında duran milyonların yeşil sahalardaki temsilcisi, bir simitçinin veya ayakkabı boyacısının, servet sahibi iş insanlarının alın teriyle sahiplendiği, galibiyetiyle mutlu olduğu maneviyatıdır.

Saygılarımla...