Hangi sokağa sapsam, senden bir iz çıkıyor karşıma. Hangi çiçeği koklasam, biraz sen kokuyor… Soluduğum havada senin serinliğin, baktığım gökyüzünde duruluğun. Denizler ötesi uzaklıkta bir özlemle yanıyor yüreğim. Dudaklarımda bir ayrılık şarkısının keder yüklü ezgisi... Rengi solan mendillerin yorgun düşüşü gibi soluksuzum. Okuduğum tüm romanlar yarım kalıyor, hiçbiri bitmiyor nedense. Bir dağ rüzgârı gibi yüzümü yalıyor anılarının serinliği. Ruhumun gelgitlerinde hırçın bir kavga… Ah vurulan yanlarıma derman olabilsen… Yoksun, ilkçağların yangınlı destanlarında kayıpsın. Sesinin duruluğu siliniyor aydınlık sularda. Ay bulanıklaşıyor. Geceye sinsi bir duman iniyor. Avcılar pusuda, günahsız ceylanlar can çekişiyor. Gece uzuyor, şafaklar dipsiz kuyu. Çakalların sesi yankılanıyor dağlarda. Şehirler, yalnız ve kederli.

Hangi sokağa sapsam, karşıma çıkıyor anıların. Her sokakta sen varsın.

Bu şehir ikiyüzlü… Bu şehir kahpe tuzaklarla çıkıyor yoluma. Şarkılarım yarım kesiliyor, soluksuz kalıyorum. Çocukluğumun uçsuz bucaksız steplerini arıyorum. Daracık çıkmazlarda tıkanıyorum. Ellerim ayaklarım bağlanıyor, çaresiz çırpınıyorum da, sesim çıkmıyor. Bir çöplüğe atıyorlar beni, ölüyüm diye. Cesedim kokuyor, gelip geçenler küfrediyor. Oysa gözlerime baksalar görecekler içimdeki aydınlığı. Bakmıyorlar…

Yalnızım ve takatsizim…

Sokakları biraz aşsam, ah bir aşsam, şehirden çıksam, canlanacağım. Reyhan kokularının, akasyaların, nergislerin, zambakların diyarına varsam bir koşuda. Zelal sulu göllerde çimsem, üstümdeki tüm kirlilikten soyunacağım. Karlı bir dağın beyaz gelinliğine uzansam, sesim yankılansa, doğan güne umutla baksam. İçim dışım kırmızıya kesse. O zaman yeniden tutunacağım yaşama… O zaman ruhumda görkemli bir diriliş yaşanacak. Şiirler yazacağım yine umut ve sevgi üzerine. Hiçbiri yarım kalmayacak okuduğum romanların. En güzel resimleri ben çizeceğim. Tuvalimde, renkler dans edecek, yaşamın tüm canlılığı şenlenecek. Şarkılar dudaklarıma yerleşecek. Yeniden dirileceğim.

Ne zaman bir sokağa sapsam, karşıma sen çıkıyorsun, anıların çıkıyor. Güleç yüzün solgun, üzülüyorum… Ak düşmüş saçlarına, zaman yıpratmış seni de. Yorgunsun. Yılların yükünü kaldıran yüreğin bitkin düşmüş. Kahkahayla gülen o uçarı kızı boş yere arıyor gözlerim. Anlıyorum ki seni de vurmuş yaşamın acımasızlığı. Çoktandır ölü güvercin görmeye alıştı gözlerim o sahil yolunda. Kiminin kanadı kırılmış çırpınıyor, kimi cansız yerde çürümeyi bekliyor. Gördüğüm her mevsim sonbahar. Yapraklar sararmış, ağaçlar çıplak. Aç köpekler çöplüklerde titriyor. Sokak çocukları köprü altlarında sabahlıyor. Hayata sararmış bir pencereden bakıyorum.

Ne zaman seni düşünsem içime bir umut doğuyor aslında.

Ne zaman aklıma gelsen, yüreğim hızlı atıyor. Ölü hücrelerimin hepsi diriliyor. Bedenime can geliyor yani. Seni düşünmek, soğuk göllerde çimmek gibi diriltiyor beni.

Hangi sokağa sapsam karşımda sen.