Siyasetteki sıcak gelişmeler nedeniyle ertelediğim bir yazı bu. Birkaç hafta önce Ankara’da yaşayan, Van’dan liseden arkadaşım ve tam bir hayvansever olan Zuhal’in attığı linkle haberim oldu. Linkteki görüntüleri izlerken resmen insanlığımdan utandım, içim titredi. Olay kısaca şuydu:

İstanbul Pendik Kurtköy’de 50 dolayında köpek yavrusu anneleriyle birlikte ormanlık alana terk edilmişti. Yavrular ve anneleri, donmamak için birbirine sokulmuş ve günlerce aç-susuz ve dondurucu soğuğa direnmiş, ancak bünyesi zayıf bazı yavrular dayanamayarak resmen itlaf edilmişti. Bir hayvansever, söz konusu köpekleri bulmuş, arabasına almış evinin kapılarını açarak hem donmaktan, hem de açlıktan kurtarmıştı. Allah razı olsun. Böyle insanların olmasını bilmek çok güzel…

O yavruların araba içinde kısık ses ve birbirlerine sokularak etrafa bakmaları günlerdir gözümün önünden gitmiyor. Maalesef toplumda bu tür gaddarlık yapan insanlar dün vardı, bugünde var, yarında olabilir. Ama önemli olan bunu en aza indirmek ve daha okul öncesi eğitim sırasında çocuklara, hayvan sevgisi konusunda dersler vererek, hayvanlarla tanışmalarına olanak sağlamaktır.

Aynı zaman dilimi içinde Diyarbakır’ın Merkez Kayapınar ilçesinde bir kedinin dört ayağının kesildiğini ve bunun büyü için yapılmış olabileceği haberini üzülerek gazete sayfalarımıza taşıdık. Birkaç gün hayata tutunmak için mücadele eden kedi daha fazla dayanamadı.

 Böyle bir zalimlik büyü için yapılabilinir mi tartışmaları sürerken, Diyarbakır’dakine benzer haber ve haberler bu kez Antalya’dan peş peşe geldi. Önce bir yavru kedinin dört ayağı ve kuyruğu, birkaç gün sonra da dört ayağı kesilmiş başka bir kedinin daha bulunduğu haberi sadece hayvanseverleri değil, insanım diyen herkesi derinden etkiledi.

Bu olaylar üzerine yapılan açıklamalar ise, çok dikkat çekici olduğu kadar ürpertici de. Antalya Candost Derneği Başkanı Arife Yanık, kedilerin ayaklarının kesilmesi ile ilgili ‘Yeni bir inanışa tapan kitleler mi oluştu?’ diye sorarken, yardımseverliğiyle bilinen sanatçı Haluk Levent ise, sosyal medya hesabından ‘Şarlatanlar, köpek ve kedilerin ayaklarını keserek büyü bozduklarını dile getirip para kazanıyorlar’ diye tepkisini ortaya koydu.

Tüm hayvanseverlerin ortak görüşü; hayvanlara şiddet uygulayanlara verilen cezaların caydırıcılıktan uzak ve bu şiddeti uygulayanların küçük para cezaları ile kurtulmuş olmalarından kaynaklandığı ifade edilerek, ağır cezaların caydırıcı olacağını, en önemlisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan ‘Hayvan Hakları Yasası’nın artık zaman geçirilmeden çıkarılması gerektiği söyleniyor.

Neden hep unutuyoruz? Bu dünya sadece bizim değil ki, aynı zamanda diğer tüm canlıların. Bizim gücümüz imkanlarımız var diye yaşam alanlarını gasp ettiğimiz hayvanlara şiddet mi uygulamamız gerekiyor. Onları aç-açıkta ve soğuktan donmalarına göz yumduğumuz yetmiyormuş gibi bir de vücut bütünlüklerine saçma sapan inançlarınız yüzünden zarar vermemiz mi gerekiyor. Yeter artık hayvanlardan ne istiyorsunuz?

Bu arada Koronavirüs nedeniyle getirilen sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle hayvanseverler sokaklara çıkamıyor. Parklarda, caddelerde köpekler, kediler açlık-susuzluk ve soğukla boğuşuyorlar. Bunlara bizzat şahit olanlardanım. Bunları zaman zaman yazılarımda da belirttim.

Dolayısıyla bu süreçte belediyelere büyük görevler düşüyor. Bu görevlerini yerine getiren Diyarbakır merkez Bağlar, Kayapınar ve Yenişehir belediyelerini de tebrik ediyorum. Can dostlarımıza zaman zaman mama dağıtımı yapıyorlar. Bunun daha organize bir şekilde sürükle hale getirmelerini tüm hayvanseverler adına bekliyorum. Diğer belediyelerimizin de aynı duyarlılığı göstermelerini arzu ediyoruz.

Sevgiyle kalın.