HDP'nin Edirne ve Hakkari'den Ankara'ya yapacağı yürüyüşe polisler izin vermedi. İzin verilmeyeceği birkaç gün öncesinden de belliydi. 10 ilde giriş ve çıkışlar, HDP yürüyüşleri nedeniyle yasaklandı. HDP’nin 1 Haziran’da açıkladığı “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında Edirne ve Hakkari'den Ankara'ya yürümeyi planlıyordu.

Bu planlama günlerce sürecek bir yürüyüş değil, beli istikametlerde yürüyüş sonra ise arabalarla devam edilecekti. İçişleri Bakanlığı bu yürüyüşlere izin vermeyeceğini yaptığı açıklamalarla belli etti.

Beklenildiği gibi de HDP'nin yürüyüşlerine izin verilmedi. Tabi HDP, 3 ay sürecek programlarını yürüyüş olmadan da devam etme kararlılığında. HDP, bu yürüyüşlerle neyi amaçlıyor peki?

Benim gördüğüm kadarıyla yeniden tabanı ile bir araya gelmeyi amaçlıyor. HDP'ye son 2 yılda yaptıkları nedeniyle belli eleştiriler vardı. Bu eleştirilerin başında tabanında kopuk siyaset yapması eleştirisi geliyordu. Eski Eş Başkanlardan Selahattin Demirtaş ve şimdiki Eş Başkan Mithat Sancar da bu yönde özeleştirilerde bulunmuştu.

HDP'nin üzerinde çok büyük bir baskı olduğunu vicdanı olan herkes kabul ediyor, ancak bu baskılar yeni başlayan baskılar değil. 1980'den bu yana Kürt siyasetine yönelik ciddi baskılar söz konusu. 90'lı yıllarda Orhan Doğanlar, Leyla Zanalar'ın neler çektiğini hepimiz biliyoruz. Baskı hep aynı ama itiraz etme mekanizmaları değişmelidir, yöntemler değişmelidir. Siyaset paradigması değişmelidir.

Bu tarz bir siyasi anlayış yeterli değil bana göre. HDP'ye ahkam kesecek değilim haddime de değil, ancak HDP'nin tabanın sesine kulak vermesi gerektiğini düşünüyorum. Az olsun benim olsun mantığı siyasette asla karşılığı olan bir yaklaşım değildir. HDP de bunu bildiği için yürüyüşlere başladı. Ama yürüyüşler yeterli değil, HDP'nin kendi içinde de bir revizyona gitmesi şarttır.