<p>&nbsp;</p><p>D&uuml;nya&rsquo;nın en g&uuml;venilir ve sek&uuml;ler &uuml;lkelerinden biridir Yeni Zelanda&hellip; İyi bir ekonomiye sahip olan bu adalar &uuml;lkesinde insanlar, barış i&ccedil;inde kardeş&ccedil;e yaşıyordu. Ta ki, bir Cuma Namazı esnasında bir caninin, iki camiye birden d&uuml;zenlediği saldırıda 50 kişinin &ouml;lmesine (şehit olmasına), bazıları ağır olmak &uuml;zere 36 kişinin yaralanmasına kadar.</p><p>Yeni Zelanda&rsquo;nın Christchurch kentinde yaşanan bu hunharca katliam, 31 yıl &ouml;nce d&ouml;nemin Irak Devlet Başkanı Saddam H&uuml;seyin ve Kimyasal Ali lakaplı kuzeni Ali Hasan El-Mecid&rsquo;in, K&uuml;rtlere karşı başlattığı Enfal Hareketi'nin son aşaması olarak ger&ccedil;ekleşen Halep&ccedil;e katliamının yıl d&ouml;n&uuml;m&uuml;ne denk geldi.</p><p>Saddam ve Kimyasal Ali&rsquo;nin talimatıyla kalkan savaş u&ccedil;akları, 16 Mart 1988'de Halep&ccedil;e semalarından halkın &uuml;zerine gaz bombaları yağdırdı. Saldırıda yaklaşık 5 bin kişi &ouml;ld&uuml;, 7 binden fazla kişi de yaralandı. Bu katliamın emrini veren Saddam H&uuml;seyin, bir lağım &ccedil;ukurunda ele ge&ccedil;irilerek, yargılandıktan sonra kuzeni Kimyasal Ali ile birlikte idam edildi.</p><p>Halep&ccedil;e&rsquo;de yaşanan katliam ile Yeni Zelanda&rsquo;da yaşananın bir birinden hi&ccedil;bir farkı yok aslında. Halep&ccedil;e'de insanlar K&uuml;rt olduğu, Christchurch&rsquo;da insanlar M&uuml;sl&uuml;man olduğu i&ccedil;in katledildiler. Her ikisinde de din ve ırk ayrımcılığı, yani faşizm vardı. Bu t&uuml;r katliamlar bug&uuml;ne kadar dinler ve ırklar arası savaşı k&ouml;r&uuml;klemekten başka bir işe yaramadı, bundan sonra da yaramaz.</p><p>Oysa Halep&ccedil;e&rsquo;de K&uuml;rt kardeşine yanan ve yardımına koşan Arap olduğu gibi Christchurch&rsquo;da da M&uuml;sl&uuml;man olmayan 66 yaşındaki Yeni Zelandalı Jill Keats&rsquo;in, korkusuz bir şekilde saldırının devam ettiği anlarda yaralılara yardım etmesi bunun en g&uuml;zel &ouml;rneğidir.</p><p>&nbsp;</p><p>Yeni Zellandalı Keats, o g&uuml;n yaşadıklarını ş&ouml;yle anlatıyor: &lsquo;İnsanlar d&uuml;şmeye başladı. Biri aracımın soluna, diğeri sağa d&uuml;şt&uuml;. Aracın yanındaki gen&ccedil; arkadan vurulmuştu. Yolcu ve şof&ouml;r kapılarını bize biraz koruma sağlaması i&ccedil;in a&ccedil;tık. Onu oraya doğru &ccedil;ektik. Oradaki erkeklerden biri koşarak gitti ve aracından ilk yardım &ccedil;antası getirdi. M&uuml;sl&uuml;man biri yanıma geldi. (Yaraya baskı yapmak zorundasınız) dedi. Vurulan kişi eşini aramaya &ccedil;alışıyordu. Telefonu aldım. (Kocanız caminin dışında vuruldu ama sakın buraya gelmeyin. L&uuml;tfen onu hastanede bekleyin) dedim. Yaşlı ellerim titrediği i&ccedil;in yaraya yeterince baskı yapamıyordum. Gen&ccedil; biri geldi ve tamponu benim elimden aldı. En k&ouml;t&uuml;s&uuml;, ambulansları duyabiliyorduk ama bize ulaşamıyorlardı. Diğer kişiyi alamadık &ccedil;&uuml;nk&uuml; oraya doğru kurşunlar geliyordu. Hayatta kalamadı o kişi. Ben 66 yaşındayım, hayatımda asla b&ouml;yle bir şey g&ouml;rmek i&ccedil;in yaşayacağımı d&uuml;ş&uuml;nmedim.&rsquo;</p><p>D&uuml;nya tarihi, bunun gibi onlarca katliama tanıklık etti ve ediyor. Bu katliamlar kimi zaman bir diktat&ouml;r, kimi zaman bir istihbarat servisi, kimi zaman savaş isteyen silah baronları, kimi zaman dinden rant elde edenler tarafından, kimi zaman da bir ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml; tarafından ger&ccedil;ekleştiriliyor.</p><p>Fakat ne olursa olsun t&uuml;m bu katliamlara rağmen halen iyi insanlar &ccedil;oğunlukta ve iyi insan sayısı daha da &ccedil;ok olmalı. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu t&uuml;r saldırılar hi&ccedil;bir dinde yoktur, hi&ccedil;bir kutsal kitap yazmaz, hi&ccedil;bir vicdan bunu kabul etmez. İyi insanlar kimden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın her t&uuml;rl&uuml; katliama &lsquo;lanet olsun&rsquo; der ve demeli de. Ta ki bu katliamlar son bulana kadar.</p><p>Sevgiyle kalın.</p>