Diyarbakır'da "cami yıkıyorlar" tartışması uzun süre gündemde kaldı. Kayyumların son dönemlerinde aldığı kararlarla birçok yerde camiler ve kuran kurslarının temelleri atıldı. HDP'li belediye eşbaşkanlarının seçilmesi ile birlikte bu kararların hukuksuzca alındığı belirtildi. İmar yasalarına ve mevzuatlara aykırı olduğu açıklandı. Bu açıklamalar kendilerine İslami STK diyen kurumlar tarafından çok sert protesto edildi. Hatta çok sayıda kişi büyükşehir belediyesinin önünde HDP'li eşbaşkanları protesto etti.

Bir süreliğine bu tartışmaların dozu biraz düşmüşken, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nden yeni bir açıklama geldi. Diyarbakır'da bulunan ibadet yerlerinin temizleneceği açıklandı. İbadet yerlerinin temizliğinin yapılması belediyenin işi midir? İbadet yerlerinden bahsedilirken kilise ve cemevleri de dahil edilmiş. Diyarbakır'da kaç tane kilise ve cemevi var ki?

Yani bu karar daha çok camilerin temizliğine ilişkin. Bu kararı acaba HDP'li belediyeler "cami yıkıyorlar" algısını dağıtmak için mi aldı bilmiyorum; ama bildiğim bir şey var ki çok gereksiz bir karar bu.

İbadet yerlerinin yöneticileri, imamları, müezzinleri ve cemaati bulundukları alanları temizlemelidir. Temizliğe ilişkin büyük dinlerin hepsinde kesin hükümler vardır. İslamiyet’te "temizlik imanın yarısıdır" diye deyim de vardır. Zaten temiz olmayan yerlerde ibadet bile yapılamaz. Şimdi belediyenin yapması gereken, temizlemesi gereken, düzeltmesi gereken bin tane şey varken ibadet yerlerini temizlemek gibi bir misyonu yüklenmesi çok popülist bir yaklaşım olarak geldi bana.

"Bırakın ibadet yerlerini yıkmak, bakın temizliğini bile biz yapıyoruz" demek gereksiz bir düşünce oldu. Diyarbakır'da yaşayan biri olarak ben hiçbir zaman HDP'li belediyelerin ibadet yerlerini yıkmayacağını biliyorum. Hukuksuz ve mevzuatlara aykırı durumların tabi ki önüne geçilmelidir. Gecekondu zihniyetine tabi ki izin verilmemelidir. Bu konuda hepimiz belediyenin aldığı kararların arkasındayız.

İslami bazı çevreler tarafından yapılan hukuki işlemler tartışılıyor ya da tepki gösteriliyor diye geri adım atmak doğru değildir. Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Bu yapıların büyük çoğunluğu imar yasalarına ve mevzuatlarına aykırı ama halkın hassasiyetlerine de saygı duyacağız" dedi.

Hayır, halkın hassasiyeti de meşru ve vicdani olmalıdır. Beli yasalar ve mevzuatlar var. Bu yasa ve mevzuatlar cemaatlere, dinlere, gruplara göre değişmemelidir. Çünkü eğer değişirse iş zıvanadan çıkar. Ben de gider bir yere gecekondu dikerim, başkası da gider başka bir yere bir şey yapar o zaman bizlerin de hassasiyetlerine saygı duymak zorunda kalırsınız. Onun için beli gruplara göre değil herkese göre kararlar alınmalıdır.

İbadet yerleri belediyenin temizlemesine muhtaç hale gelmişse zaten ibadet yeri olmaktan çıkmış demektir. Dolayısıyla buralara ibadet yeri muamelesi yapmaya da gerek kalmamıştır. Buraların temizlenmesine harcanacak ekonomi, zaman ve enerji sanat sokağının düzenlemesine harcanabilir. Sanat sokağındaki taşların hepsi yerlerinde çıkmış durumda. En ufak bir yağmurda o caddede yürüyemiyoruz. Hangi taşa ayağımızı bassak su fışkırıyor.

Belediyenin birçok alanda çok iyi işler yaptığını görüyorum, gözlemliyorum. Diyarbakır tarihinde belki de ilk defa bir belediye bu kadar çok çalışıyor. Bu şekilde devam edilmelidir.