7 milyar 600 milyondan fazla insanın yaşadığı dünyada, keşfedilen 8 milyon 700 bin canlı türü bulunuyor. Bilim insanları canlı türleri arasında 0,01’lik bir oran oluşturan insanların, gezegendeki vahşi hayvanların yüzde 83'ünün, bitkilerin ise yarısının yok olmasına neden olduğunu açıklıyor. Yani insanoğlu var olduğundan bu yana kendisinin ve gezegenin sonunu getirmek için ne gerekiyorsa yapıyor.

Şöyle yakın tarihine baktığımızda istisnalar hariç özellikle ülkeleri yönetenler, elindeki gücü sürekli olarak yok etmek üzerine kurguluyor ve gücü kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapıyor. Bu güçlülere itaat edenler ve bireysel çıkarlarını toplumsal çıkarların önünde tutanlarda, güç zehirlenmesiyle sürekli olarak daha fazla sahip olmak ve tüketmek arzusu ile diktatörünün yok etme güdüsüne her tarafı talan ederek katkı sunuyor.

İnsanlık tarihi iki büyük dünya savaşı yaşadı. Birinci Dünya Savaşı; 28 Temmuz 1914'te başladı ve 11 Kasım 1918 tarihinde sona erdi. Bu savaş da İkinci Dünya Savaşı gibi neredeyse tamamen Avrupa merkezliydi. 70 milyona yakın askerin katıldığı savaşta tahminlere göre 9 milyonu asker, 16 ile 19 milyon kişi yaşamını yitirirken 20 ile 23 milyon kişi ise yaralandı.

Yaklaşık 21 yıl sonra başlayan İkinci Dünya Savaşı ise insanlık tarihindeki en ölümcül savaş oldu. Savaş süresince askeri personelden daha çok sivil kayıp verildi. Milyonlarca insan soykırımdan, planlanmış açlık ölümlerinden, katliamlardan ve hastalıklardan öldü. 100 milyondan fazla askerin katıldığı savaşta 60 ile 65 milyon arasında insan hayatını kaybetti.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra devletler, bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda anlaştı. Bu amaçla İnsan Hakları Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948'de hazırlandı ve 10 Aralık 1948'de Genel Kurulun Paris'te yapılan oturumunda kabul edildi. O günden bu yana da 10 Aralık İnsan Hakları Günü olarak biliniyor.

İki dünya savaşında birbirini yok etmek isteyen Avrupa’da, bugün sınırlar kalkmış ve kutsal toprak anlayışı yerine kutsal insan anlayışı hakim olmuş durumda. Fakat bunca savaşa ve İnsan Hakları Bildirisine rağmen insanlık yine de iyi bir sınav vermiyor. Dünyanın neredeyse yarısına yakınında savaşlar, iç çatışmalar devam ederken, ülkelerin içinde de her türlü insan hakkı ihlali artış gösteriyor.

Tahminlere göre dünyada 70 milyondan fazla insan zorla yerinden edildi, bunun 31 milyonu çocuk, 25 milyondan fazla insan ülkesini terk edip başka bir ülkenin korumasına sığınmak zorunda kaldı. 262 milyon çocuğun okula erişimi yok, en temel haklarından biri olan eğitim hakkına erişemiyor. 650 milyon kız çocuğu 18 yaş altı evliliğe zorlanmış, yine her yıl 12 milyon kız çocuğu 18 yaşından önce evlendiriliyor. Dünyada 152 milyon çocuk işçi var ve bunların 10'da 7’si ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) açıkladığı ‘Türkiye’de 2021 Yılı İnsan Hakları Ortamı ve Hak İhlalleri’ başlıklı raporu, maalesef bizim karnemizin de çok zayıf olduğunu gösteriyor. Rapordan ihlallerle ilgili bazı başlıkları sıraladığımızda bunun görüyoruz.

-11 ayda 9 kişi, asker ve polisler tarafından ‘dur ihtarına’ uymadıkları iddiasıyla yaşamını yitirdi. Asker, polis veya resmi kurumlara ait araçların çarpması sonucu en az 4’ü çocuk 6 kişi yaşamını yitirdi, 6'sı çocuk 15 kişi yaralandı. Mayın ve sahipsiz bomba vb. patlaması sonucu 2’si çocuk 4 kişi yaşamını yitirdi, 1'i çocuk 5 kişi de yaralandı.

-Hapishanelerde hastalık, intihar, şiddet, ihmal vb. çeşitli gerekçelerle en az 22 kişi yaşamını yitirdi. Irkçı ve nefret içerikli saldırılar sonucu 9 kişi yaşamını yitirirken, 10’u mülteci/yabancı olmak üzere 29 kişi yaralandı.

-Erkek şiddeti sonucunda 2021 yılının ilk 11 ayında en az 290 kadının öldürüldü.

-İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu Türkiye'de 2021 yılının ilk 10 ayında en az bin 853 işçi yaşamını yitirdi.

-TİHV’e işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 915 kişi başvurdu.

-İHD’nin tespitlerine göre resmi gözaltı yerlerinde en az 415 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

-TİHV verilerine göre kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu en az 28’i çocuk olmak üzere 3 bin 540 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı, 45 kişi ise yaralandı. İHD’ye göre ise kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu en az 3 bin 671 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

-İHD, hapishanelerde 10 Haziran 2020 tarihi itibariyle 604’ü ağır olmak üzere toplam bin 605 hasta mahpus bulunmaktadır. TİHV’in tespitlerine göre de en az 9 mahpus Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

-Türkiye’de 59 gazeteci cezaevinde tutuluyor. En az 45 gazeteci gözaltına alındı, 2 gazeteci tutuklandı. 2 Gazeteci adli kontrol, 1 gazeteci ise ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı.

-Adalet Bakanlığının verilerine göre, 2020 yılında Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na muhalefet ettikleri gerekçesiyle 26 bin 225 kişi hakkında soruşturma başlatılırken bu kişilerden 6 bin 551’i hakkında kamu davası açılmasına karar verildi.

Bunca rakam şunu gösteriyor; insanların ‘Hak’ karnesi zayıf ve insanlarda bu hırs, bireyselcilik, ırkçı ve milliyetçi yaklaşımlar ile bu din, dil ve sınıf ayrımı olduğu sürece de düzeleceğe benzemiyor.

Sevgiyle kalın.