DPI tarafından ‘Çatışma Çözümünde Zor Zamanların Üstesinden Gelmek: Kuzey İrlanda Deneyimi’ başlıklı çevrimiçi karşılaştırmalı çalışma toplantısı yapıldı. Toplantının en önemli katılımcıları arasında İrlanda Eski Başbakanı Bertie Ahern yer aldı. Çatışmaların ve çözüm sürecinin en yoğun olduğu dönemde İrlanda'da Başbakanlık yapmış olan Ahern, Hayırlı Cuma anlaşmasının da müzakerelerini yaptı. Ahern o dönem barış sürecini nasıl yürüttüklerini ve yaşadıkları zorlukları anlattı. Türkiye'de yaşanan çözüm sürecine ilişkin de konuştu. Açıkçası çok farklı süreçler olmuş. Ahern'nin ne kadar büyük bir sorumluluk aldığını görünce çok şaşırdım. Kendisi de zaten çok büyük zorluklar da yaşadığını belirtti.

Ahern neler söyledi onları sizinle paylaşmak istiyorum. Eminim bu anlattıklarından çok şey öğreneceksiniz siz de.

BERTİE AHERN'İN ANLATTIKLARI ŞU ŞEKİLDE:

Dublin ve Belfast arasındaki ilişki düşmancaydı. Birkaç yüz bir metre olmasına rağmen durum böyleydi. 60'lardan sonra durum daha da ağırlaştı. Katolikler ayrımcılığın sona ermesi için mücadele ettiler. Bizim yapmaya çalıştığımız şey barışın tesis edilmesiydi. Başarılı bir uzlaşı için barış adım adım aşamalı bir şekilde inşa edilir. Tony Blair ile birlikte bizim görevimizdi bu barışı sağlamaktı. Bizlerin bu kararı vermemiz çok önemliydi. Birbirine söyleyecek tek bir olumlu söz yoktu. Amacımız olabildiğince insanları ikna etmekti. En ufak bir meselede bile insanları bir araya getirmeye çalıştık. 2006'da başladık ve 2007'de tam anlamıyla başardık. 97'de başladık ancak 2007 yılı tarihi olarak bunu tamamen tarihe izini bıraktığı yıl olabilir. Çatışma koşulları farklıdır. Bizim durumumuzda bazı öğeler var. Çatışma ve çözüm yoları denebilir. Geniş bir kabulün olması gerekiyor. Mevcut statükonun devam etmeyeceğine herkesin ikna olması gerekiyor. Şiddetin ötesine geçmek için uzlaşı önemli. Mümkün olduğunca kapsamlı olmalı. 2 egemen hükümetin oturması ve müzakere etmesi gerekiyor. Taraflardan hiçbiri doğrudan şiddete müdahil olmamıştı. Burada ahlaki ve pratik bir siyaset söz konusu. Burada taraf olanlar eğer müzakerelere katılmazsa barış görüşmelerini yapamazsınız. Ben ve Tony Blair birlikte bunu yaptık ve tarafları müzakereye dahil ettik. Kilit bir karar olarak tarafların müzakerelere dahil olması çok önemli. Diyalog tesis etmek barış tesis etmenin en önemli yoludur.

"KONUŞMAZSANIZ, DİYALOG KURMAZSANIZ ÇÖZÜM OLMAZ"

Konuşamazsanız diyalog kuramazsanız şiddeti durduramazsınız. Eğer bunları yapmasaydık sonraki nesiller aynı şekilde devam ederdi. İrlanda diyalogun çok iyi bir şekilde mümkün olduğunu gösterdi. Paramiliter gruplara da bunu aktardık. Diyalog çok önemli. Kapsamlı bir şekilde yürütüldü meseleler. Çiftçilerle siyasi partilerle olan gruplarla da görev aldım ben. Kenarda ellenmemiş bir mesele bırakmamak en iyisi. Mahkumların serbest bırakılması ya da anayasanın değiştirilmesi gibi. Bu meseleler 9 yılımızı alsa da kapsamlı bir şekilde yaptık. Görüşmeden konuşmadan önce silahların teslim edilmesi gerekiyordu. Eğer silahlar bırakılmasaydı bu görüşmeler olmayabilirdi. Kendinizi diğer tarafın yerine koymanız gerekir. Taraflar birbirini tanımıyor ve güvensizlik var. İrlanda hükümeti ne birlikçilerle ne de protestanlarla temasa geçmemişti. Ben birlikçilerle temasa geçtim. Benim tanımam onları anlamam ve tam olarak yakından tanımam gerekiyordu. Müzakerecilerin insanlara görünmesi gerekiyor bu çok önemlidir. Bill Clinton bize çok destek oldu. AB de o dönem çok ciddi kaynak desteği verdi. Bizim diasporamız da ABD ve Kanada'da bulunuyor. Çok ciddi bir destek verdiler. 44 milyon insandan bahsediliyor diasporadan. Dış oyuncular ve harici oyuncular baya bir enerji kattılar. Çok yardımcı oldular. Her şey her mesele birbiri ile bağlantılı artık. Ben Londra ve Washington'da çalışmalar yaptım. Orada bizi taktir ettiklerini gördüm. Tarihte olumlu bir iz bırakmak hiç kolay değil. İrlanda'da yüzyıllar boyunca yaşanmış bu çelişkiden sonra taraflar kendilerini başka hisler de bulabiliyor. Zaman zaman tansiyon yüksekliklerine tanıklık edebiliriz. Ama hassas davranmamız gerekiyor. Kuzey İrlanda yüzücü kuruluş yılını kutluyor. İnsanlar artık tarihimizi daha iyi anlıyor. 4-5 yıldır devam eden bir süreç var. Tamamen kararlılık ve diyaret gerektiriyor. Vazgeçmemek gerektiriyor. Ben Kuzey İrlanda'da zaman zaman vakit kaybettiğimizi düşünürdüm, ama basın açıklamalarında genellikle olumlu taraflardan bahsederdim. Hep iyimser olmaktan yana olduk. Aynı zamanda bir yol bulmak gerekiyor. Sonucunun onaylanması gerekiyor. Biz referandumda halka sorduk ve halk onayını verdi. Mahkumlar barışın tesis edilmesine çok katkıda bulundular. Hapishanelerden çıkan eski mahkumların çok öfkeli olduğunu biliyorum. Kuzey İrlanda'ya baktığımızda Blair ve ben uzun soluklu sürecin içindeydik. Dolayısıyla 800 yıllık bir tarihi özetlemeye çalıştık.

"İLK YILLARDA HERKES BİRBİRİNE VATAN HAİNİ DİYORDU"

Özellikle ilk yıllarda herkes birbirine 'vatan haini' diyorlardı. Biz hiçbir zaman yuvarlak masa toplantısı yapmadık tüm tarafların olduğu. Çok çok azdı. Taraflarla konuştuk ama bunu bireysel yaptık. Genellikle 10 taraf vardı. Onlarla bir araya gelirdik ne istiyorlar ne talep ediyorlar onları konuşurduk. Onları anlamaya çalıştık. Hep taraflarla konuştukça şunu görmeye başlıyorsunuz bazı konular toplu konuşulmayacak bazıları ise her yerde konuşacak konular oluyor. Bir takım tavizler verilmeye başlanıyor karşılıklı. Hepsi aynı anda bir masanın etrafında toplarsanız sizi bile öldürebilirler. En iyisi insanların birbirini öldürmemesi değil mi şiddetin son bulması değil mi? Bir takım ortak paydaları bulmaya çalıştık tabi bunu yaparken de yavaş yavaş yapmaya çalıştık.

"TÜM TARAFLARIN GÖRÜŞMELERE KATILMASI ÖNEMLİ"

Herkesin görüşmelere angaje olması tabi çok önemli. Tony Blair ile birlikte taraflarla görüşürdük. Zaman zaman Blair ile görüş birliği içinde olmadığımız da oldu. Müzakerelerde mümkün olduğunca şeffaf olmak herkesi bilgilendirmek, herkesi haberdar etmek çok önemli. Herkesin eşit şekilde haberdar olması lazım. Her konuda mutabakat olmadan hiçbir konuda mutabakata varmayacağız derdik. Benim tavsiyem şu olabilir. Brifing toplantıları olmalı. Çok yazılı belge olmasın sözlü bir şekilde görüşmelerin yapılması çok önemli. Kolluk kuvvetleri tamamen A'dan Z'ye reforme edildi. Kolluk kuvvetlerine güvenilmiyordu biz çok çalıştık bu alanda.

"MUHALEFET LİDERLERİ İLE HER HAFTA GÖRÜŞÜRDÜM"

Müzakereler esnasında kayda değer bir şey olduğunda ya da bir sıçrayışa ya da sorun yaratacak bir şey olduğunda ben muhalefet liderlerine söylerdim. Onları arardım ve başsavcı ile birlikte odamda onları bilgilendirirdim. Parlamentoda her hafta en az 1 saat soru cevap düzenlerdik. Muhalefet sorardı biz cevap verirdik. Benim dönemimdeki partiler iyi bir noktadaydı. 10 husus varsa 8'i konusunda aynı noktada buluşabiliyorduk. Parlamentoya getirilmesi bu müzakerelerin çok sorun olmadı çünkü her hafta onları bilgilendiriyorduk. Ben başbakan olarak müzakereleri parlamento ortamında yapamazdım. 98 yazından 98 Mayıs’ına kadar devam etti. En çok ayrıntılara takıldığımız dönem o dönem oldu. Aslında 10 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. 3 kritik nokta oldu sürecin akamete uğrayacağı. Parlamento ve yürütme çöktü. Kolay değildi bizim sürecimiz. Bir taraf 2006 yılına kadar dahil olmadı. Her hafta birkaç günümüzü buna ayırıyorduk. Her hafta en az 2 günümüzü buna ayırıyorduk. Genellikle hafta sonu oluyordu çünkü hafta içi başka meselelerle uğraşıyorduk. Belki yapmamam gereken şeyler de yaptım belki görüşmemem gereken kişilerle de görüştüm. Tony Blair büyük bir ülkenin başbakanı olarak çok vakit ayırdı.

"BREXİT TAM BİR FELAKET OLDU"

Brexit tam bir felaket oldu. Bizim perspektifimiz bu şekilde. Hiçbir zaman Birleşik Krallığın AB'den ayrılmasından bahsetmemiştik. Gecenin en son saatlerinde içerken konuşurken bile bahsetmemiştik böyle bir ihtimalden. Şimdi yapılacak anganjmanlerla bir teknik sırın söz konusu olacak. Boris Johson eğer bu anlaşmaya sadık kalırsa Kuzey İrlanda için iyi bir anlaşma olabilir. Brexit kesinlikle ilişkilerimizi çok zorladı diyebilirim.

"HER ZAMAN BİR ÇÖZÜM VARDIR"

Ben her zaman iyimser bakarım hayata. Birçok bakanlık ve uzun süre başbakanlık yaptım. Her zaman bir çözüm vardır diye düşünüyorum. Engellekteüel bir çaba gösterilirse çözümün olacağını düşünüyorum. Siyasi çabalar sayesinde bir çözüm bulunabilir diye düşünüyorum. En azından hayatınızda şiddeti çıkarıp kötü hisleri çıkarırsanız çözülür. İrlanda'da bardağın yarısının dolu olduğunu düşünmek yarısının boş olduğunu düşünmekten iyidir. İnsanlara baskı uygulamak hiçbir çözüm değil. İrlanda bunu yüz yıllarca yaptı bir işe yaramadı. Hayırlı Cumların başka yerlerde de hayata geçmesi mümkündür.