Türkiye'de Koronavirüs’ten ilk ölümün olduğu Mart ayının ortasında Diyarbakır’da vaka sayısı yok denecek kadar azdı. Bu uzun süre böyle devam etti. Ta ki yeni normal denilen 1 Haziran’dan itibaren normalin ötesine geçen serbestlik ve kural tanımazlık ile birlikte, Diyarbakır'da vaka ve ölüm oranları hızlı bir yükselişe geçerek, sürekli ilk 5 il arasında yer aldı.

Diyarbakır'da Koronavirüs tablosundaki bu ciddi durum, Sağlık Bakanlığı ile Türk Tabipler Birliği, Diyarbakır Tabip Odası ve Sağlık Emekçileri Sendikası’nı birçok kez karşı karşıya getirdi. Öyle ki, Sağlık Bakanlığı’nın ülke genelinde ölüm sayısını 22 olarak açıkladığı gün, Diyarbakır Tabip Odası sadece Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 15 kişinin öldüğünü isim isim kamuoyuyla paylaştı. Vaka sayısında da durum çok farklı olmadı. Sağlık Bakanlığı uzun süre 1500 bandında açıkladığı vaka sayısını, söz konusu kurumlar sadece Diyarbakır, Urfa ve Mardin’de ulaşıldığını açıkladı.

Başka bir çelişki de bakanlıklar arasında yaşandı. Bir bakanlık tanıtım filmleri hazırlayarak yerli ve yabancı turistlere gerekli tedbirlerin alındığını ve tatil yapılabileceğini söylerken, bir bakanlık ise tanıtım filmleriyle Koronavirüs’ten korunmanın en önemli yolunun maske, mesafe, hijyen olduğunu ve 14 maddelik kurallara uyulması gerektiğini anlatıyordu. Yani birinin ‘yap’ dediğine, diğeri ‘yapma’ diyordu. İşin başındaki Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve onların yardımcılarını ayrı ayrı değerlendirerek birine tavanda ücret verirken, diğerine herhangi bir ek ücret ödemesi yapmıyordu.

Bu tablo içinde ortada kalan sağlık emekçileri ve onların yardımcıları, bir bir istifa etmeye başladı. Aldığım istihbarata göre, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’da son günlerde Diyarbakır'da ve bölge illerinde artan istifaları durdurmak ve yeni ihtiyaçları belirlemek için apar topar Diyarbakır’a geldi. Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Batman, Siirt ve Şırnak il sağlık müdürleri, başhekimler ve saha koordinatörleri ile yapacağı toplantı öncesinde gazeteciler aracılığıyla kamuoyunu rahatlatıcı mesajlar verdi. Diyarbakır'da vaka sayısının yüzde 49, Siirt'te yüzde 37, Batman'da yüzde 56 oranında azaldığını ve salgının üstesinden gelebilecek güçlü teknolojik donanımlı ve modern hastaneleri vatandaşın hizmetine sunduklarını, gerekli eksiklerin de giderileceğini anlattı.

Peki, kapılar kapandıktan sonra neler konuşuldu. Bunların tamamını bilmiyorum ama birinci ve en önemli maddenin Dicle Üniversitesi Pandemi Hastanesi'ndeki toplu istifa iddiasını görüşmek ve istifaları engellemek. Daha sonra Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma ile Selahaddin Eyyübi hastanelerinde istifa eden personelin yerine yenilerini koyabilmek, döner sermaye, ek ödemelerin yapılması ve diğer personellere ne kadar ve ya hangi şartlarda ödem konuları ile zatürre ve grip aşısı konusunda yoğunlaştığı aldığım bilgiler arasında. Ancak görüştüğüm bazı yetkili kişiler, özellikle istifa konularını yalanlama yolunu seçti. Ama İl Sağlık Müdürlüğü sosyal medya hesabından 175 hekimin atandığını büyük sevinçle duyurdu.

Son olarak bu köşeden İl Sağlık Müdürü Sayın Cihan Tekin’e bir-iki soru sormak istiyorum. Çünkü bu konuda çok fazla telefon, mail aldım. Onlarca iddia birikti önümde. Sayın Tekin, umarım bu konuda kamuoyunu aydınlatır ve söz konusu iddiaları çürütür. Sayın Tekin;

-Zatürre aşısı kimlere yapılıyor?

-Sadece 65 yaş ve üzerine mi yapılıyor?

-Yaşı ne olursa olsun, (diyabet, tansiyon, kalp damar hastalığı) kronik hastalığı olanlara aşı yapılıyor mu, yapılmıyor mu?

-Her sağlık ocağında veya her aile hekiminde uygulama farklı mıdır?

-Bazı aile hekimlerinin hiçbir kronik hastalığı olmamasına rağmen yakınlarına aşı yaptığı doğru mudur?

-Bazı sağlık depoları ve eczanelerin aşı stoku yaparak, sağlık ocakları ile işbirliği içinde sattıkları doğrumudur?

-Bu konular hakkında herhangi bir idari soruşturma açılmış mıdır?

-Zatürre aşısının Koronavirüs ile bir alakası var mıdır?

-Aşı olanlar Koronavirüs’e karşı daha mı dirençli olmakta mıdırlar?

Sevgiyle kalın.