Son günlerde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi için muhalefetin adayı olma durumu giderek netleşti; bu konuda partisinin desteği başta olmak üzere Kürt siyasi hareketinin etkili simalarından Ahmet Türk’ün açık desteğini ortaya koyması, ardından da adı adaylık için geçen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın destek içerikli sözleri geldi. Daha önce de İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun genel başkanına desteği ve Altılı Masa’nın bileşenlerinden olan DG Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na desteklerini kamuoyu duymuştu.

Yaşanan bu gelişmelerin ardın gözler doğal olarak İYİ Parti Lideri Meral Akşener’e çevrildi. Herkes “Acaba Meral Hanım Kemal Bey’e ‘Evet’ diyecek mi?” diye düşünmeye başladı. Öyle anlaşılıyor ki, Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu ile sert müzakereler yapacak ve sunarsa da desteği ‘Şartlı’ bir destek olacak. HalbukiKılıçdaroğlu, geçmişte Akşener’e partisinin seçimlere girebilmesi için şartsız bir destek sunmuş ve İYİ Parti’nin meclise girmesi bu destekle sağlanmıştı. Ama Meral Akşener bunu çabuk unuttu ve Demirel’den öğrendiği siyaset taktiğini uyguladı CHP’ye, adeta ‘Dün dündür, bugün de bugün’ kurnazlığını oynadı.

Akşener’in Başbakanlık Anlayışı

Hatırlanacaktır ki Meral Akşener’e sorulunca ‘Ben cumhurbaşkanı değil de başbakan olmak istiyorum’ demişti. Halbuki uygulanmakta olan cumhurbaşkanlığı sisteminde başbakanlık yoktur. Acaba Akşener neden ‘Ben başbakanlığı istiyorum’ dedi? O zaman bu sorunun cevabı havada kalmıştı, tartışılmakla beraber. Bu talebin belki de siyasi alt yapısını oluşturacak olan Altılı Masa’nın sıkça gündeme getirdiği Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi idi. Sıkça bunu dillendiren Akşener, aslında güçlendirilmiş başbakanlık istiyordu kafasında tasarladığı sistem kapsamında.

Son günlerde tartışılan konuların başında Meral Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabulü karşısında kendisinden istediği başbakanlık. Daha açık bir ifadeyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası seçilme durumunda yürütmenin başında Akşener olacak, istediği bu. Yani Meral Hanım’ın istediği başkan yardımcılığı fala değil. İstediği yürütmenin direksiyonu. Kafalarındaki parlamenter sistemine geçene kadar politik uygulayıcı Meral Akşener olacak.

Hal böyle olunca kemal Bey’ın yetkileri nerede başlayacak nerede bitecek sorusu şimdiden akıllara gelmektedir.Akşener tarafından istenen durumlar gerçekleştiği taktirde Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Kılıçdaroğlu deyim yerindeyse bir süs olacak. Bu durum onun işine gelse bile pratikte bir yetki karmaşasına yol açmayacak mı? Türkiye gibi bölgesel liderlik yapan bir ülke, bu kadar kritik ve kırılgan dönemde nasıl yönetilecek? Kısa sürede bir güven bunalımı meydana gelmeyecek mi? Böylesi bir durum toplumsal gerilime kapı açmayacak mı?

Akşener’in Başbakanlığı demoklesin Kılıcı

Anlaşılan o ki, Kılıçdaroğlu-Akşener arasında pazarlık konusu olan geniş yetkili başbakanlık anlayışı bir Demokles Kılıcı gibi cumhurbaşkanı makamında oturan Kemal Beyin kafasında her zaman sallanacak. Eski Yunan’da geçen bir efsaneye göre, Efsaneye göre; Siraküza Kralı Dionysos, kral olmanın çok rahat ve güzel olduğunu savunan Demokles'e ders vermek için onu yemeğe davet eder. Onu ince bir sicimle tavana bağlanmış ağır bir kılıcın altındaki koltuğa oturtur ve ona iktidarın aslında ne kadar zor olduğunu gösterir.Bu durum karşısında Kemal Bey şimdiki gibi hep iyimser olacak mı? Bu durumda giderek sıkışan Kemal Bey hep sessiz mi kalacak yoksa bir noktadan sonra elini masaya vurup ‘DUR!’ mu diyecek?

Siyaset cesaret ortaya koyma işidir aynı zamanda. Aday olabilmek için olabildiğince uzlaştırıcı siyasi yaklaşım ortaya koyan Kılıçdaroğlu, Akşener’in şartlarının tamamına şimdiden ‘Evet’ derse yarın bu tavrı başına işler açabilir ki bundan hiç şüphesiz ülke zarar görecek.Kılıçdaroğlu bunu görmeli ve kendisini Akşener’e mahkum etmemeli. Onun Akşener’e ihtiyacı varsa Akşener’in de ona o kadar ihtiyacı vardır. Bu bilinç kapsamında müzakere etmeli. Etmeli ki yarın daha rahat olabilsin!

Saygıyla…