Bir virüs dünyanın sosyal, ekonomik ve toplumsal yapısını tümden değiştirdi.

Özgürlüğün, sevginin, doğanın kıymeti daha çok bilinir hale geldi.

Son sokağa çıkma yasakları da bunun en somut göstergesi oldu.

Yasağın başlamasına saatler kale Diyarbakır’ın dört kente açılan karayolu, ilk kez binlerce kişinin kenti terk etmesine tanıklık etti.

Urfa, Elazığ, Mardin, Bingöl, Silvan, Hazro ve Lice’ye giden yollar, deyim yerindeyse ana-baba günüydü.

İstanbul Boğaz Köprüsü’ndeki kuyruğu andıran görüntüler yaşandı karayollarında.

Diyarbakır nüfusunun 4’te 1'i kırsal kesime gitti.

40-50 yıl öncesine döndü Diyarbakır’ın köyleri.

Yıllardır birbirini görmeyenler ilk kez bu bayram vesilesiyle geçmişi yad etti.

Köylerde düzen yeniden kuruluyor.

Yaşam kartları yeniden karılırken, hesaplar bu yıl doğa üzerine yapılıyor.

Dört günlük köy yaşamında kararsız kalanlar da tercihini bu yıl köyde yaşam üzerine kuruyor artık.

Yıllardır nadasa bırakılan topraklarda çiftler sürülüyor.

Milyonlarca sebze ve meyve tohumları, Mezopotamya’nın bereketli toprağına ekiliyor.

Evde dört duvara hapsedilen, sınırlı oyun alanlarında büyüyen çocuklar, kendini bayıra, çayıra salıyor.

Bu yıl ki aşırı yağışların etkisiyle kendini daha çok yeşile bürüyen doğa, insanlığa kucağını açmış durumda.

Herkes köyüne, özüne dönüyor artık.

Hali, vakti yerinde olanlar ise Hazar Gölü’ndeki yazlıklarını tercih ediyor.

Anlaşılan o ki bu yıl yoksul da, orta sınıf da, zengin katmanı da doğa anaya kendini teslim edecek.

Saygılarımla.