CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun helalleşme ile ilgili çıkışı Türk siyasetinde ne gibi sonuçlar getirecek bilemiyoruz ya da moda deyimle ‘zaman gösterecek’ ama sorunlarla yüzleşme ve sorunların mağdur olan taraflarına gereken değerini verme bakımından önemlidir. Bir de şu açıdan önemlidir, özeleştiri anlamına gelen yanı vardır ki, helalleştiğiniz ya da yüzleştiğiniz sorunun çözümüne önemli oranda katkı yaptınız demektir.

Sayın Kılıçdaroğlu, helalleşme derken daha çok devlet-vatandaş ekseninde gerçekleşmesi gereken boyutundan söz etmişti. Bu konu siyaset gündeminde tartışamaya başlandığı zaman, emin olun, Kürt siyasetinde de helalleşme gerekiyor mu veya Kürtlerin kendi aralarında yüzleşmesi gereken sorunlar var mı diye düşünmedik değil. Geçen hafta kısmi de olsa Kürt Mahallesinde helalleşmeden söz etmiştim. Ama bu hafta ‘kısmi’ olanın önüne geçip konuyu biraz daha derinleştirirsek faydalı olur diye düşünüyoruz.

Geçen Perşembe günü (25 Kasım) AK Partili Kürt Milletvekili Sayın Orhan Miroğlu Mardin basını ile uzum bir zaman sonra bir sohbet ile bir araya gelmek istediği yönde bir telefon geldi. Arayan il teşkilatının medyadan sorumlu yöneticisi sevgili Beşir Güneş’ti. Pandemi nedeniyle araya uzun zaman girmişti Sayın Miroğlu ile bir araya gelememe konusunda. İsteği geri çevirmedim çünkü Miroğlu ile yapılan sohbetler entelektüel düzeyde geçer, hoş geçer, her şey içten konuşulur. Miroğlu’nun gerektiği zaman özeleştiri yapma özelliği yapılan sohbeti daha da lezziz hale getirir. Sohbette ülkenin içinde bulunduğu sorunlar elbette konuşuldu, Mardin konuşuldu  ve tabi ki helalleşme de konuşuldu.

‘Bana Ateş Eden 19 Yaşındaydı’

Helalleşmenin Kürdî tarafı konuşulması tabi ki sohbete farklı bir heyecan, anlamlı bir öz kattı. Elbette helalleşmenin Kürt mahallesinin boyutu ya da yüzü de konuşulmalı. Bu noktada derinleşmek niyetindeydik. Söz bize gelmeden önce kendisine “Peki Sana kurşun sıkan ile helalleşecek misin?” diye bir sohbette bu sorunun sorulduğunu söyledi. Verdiği cevabı bizimle de paylaştı. Musa Anter’e ve bana ateş eden 19 yaşında bir genç idi. Bir aparattı. Asıl onu ölüm makinesini dönüştüren ortama ve şartlara bakmak lazım, demişti.   Sanığı, verdiği hukuk mücadelesi sonucunda yakalattığını söyledi. Ama helalleşeceğini de söyledi, söylerken samimiydi.

Kürt mahallesinde helalleşmenin de yapılması gerektiğini söyledik. Hikmet Fidan’ın öldürüldüğünü hatırlattık. O zaman yıllarca onunla arkadaşlık yapanlar onun defnine gitmemişlerdi. Hatta o zaman Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir idi, cenaze arabası da vermemişti. Orhan Miroğlu, Hikmet Fidan’ın cezaevi arkadaşı olduğunu, ölümüne çok üzüldüğünü söyledi, bunları söylerken de duygulandı tabi ki.

Hatırlıyorum, Hikmet Fidan’a bütün bunlar yapılırken, dostları ve tabiki ailesi çok üzülmüşlerdi. Neden cenaze arabasını vermek Hikmet Fidan için neden fazlaydı? Bu konuda makul bir açıklama da yapılmamıştı. Osman Baydemir, hatırladığım kadarıyla, cenaze arabalarının arızalı olduğu yönünde bir açıklama yapmıştı ki, bu, kaş yapayım derken göz çıkarma manasında değerlendirilmişti o zaman. O halde bu gibi Kürtleri üzen hatta mağdur duruma düşüren olaylardan başlamak suretiyle helalleşme başlanabilir. Mesela Ferit Uzun ve Mustafa Çamlıbel gibi halk arasında sevilen şahsiyetlere yapılan suikastları milat alınabilir.

‘Ortak Yeni Bir Yaşama Kültürü Yaratmak’

Bu konuyu da kendisi sunumunu yaparken ortaya atmıştı. Evet yeni bir ortak yaşama kültürü ve alanını yaratmamız gerekiyor. Bu iç barış, sosyal bütünleşme, 85 milyonu yutmak isteyen küresel güçlere elbette en iyi cevap olacaktır. Miroğlu hep söylüyor, Kürtlerin yüzü Türkiye’ye dönük. Evet öyle ama Türkiye’nin de bu konuda sınırlarının dahiline sıkışmamalı. Sınır ötesinde de Kürtlerin yüzünü Ankara’ya döndürecek siyasetin ya da bu konuda yeni hamlelerin geliştirilmesi gerekmiyor mu?

Bu konuda şiddet dışı siyaset yapan Kürt Partilerinin yaptıkları siyaset tarzını hatırlattık, konuştuk. Mesela PAK Genel Başkanı Sayın Mustafa Özçelik’in helalleşme ile ilgili yazdığı makalede, Sayın Cumhurbaşkanına “Cumhurbaşkanı sıfatıyla gerekeni yapabilirsiniz” anlamında çağrıda bulunuyor. Bu gibi siyasi partileri tanıdığınızı ve çoğunun genel başkanları ile tanıştığınızı diye anımsatmada bulunduk.

 Bizi teyit eden Sayın Miroğlu, yeni bir ortak yaşama kültürü yaratma ve buna bağlı olarak bir alan oluşturmak için tarihi bir rol oynayabilir. Bu partilerle görüşmeler yapabilir. Helalleşme bu noktada, Kürt Mahallesinde gerçekleştirilebilir. Hepimiz faniyiz, ömrümüzün son basamaklarına doğru yol alıyoruz. Sekter anlayışları ve buna bağlı politikaları bir kenara bırakarak 85 milyonun huzuru ve sıkıntılarını giderme yönünde başta Miroğlu olmak üzere elbette şiddet dışında siyaset yapan Kürtler de adımlar atabilir. Girişimde bulunmak isteyen kişilere yardımcı olunabilir. İnanıyoruz ki, buna öncülük eden Miroğlu, ayrıca siyaset alanında saygınlığına saygınlık da katacaktır.

Hazır, şiddette ısrar edenlerle madem devlet yeni ortak bir yaşama kültürü yaratmak istemiyor ki, haklıdır bu konuda devleti yönetenler, buyurun şiddeti reddeden Kürt siyasetçileri ve halkı bölgede temsil eden STK’lar ile bu kültürü yaratalım. Bu işe bölgenin Kürt vekillerini de sürece katarak ve tabi ki her şey Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgisi dahilinde olacak şekilde Türkiye, Türkiye demokrasisine son bir hizmetiniz olsun.

Saygıyla…