Dünya’da bir benzeri var mıdır, böyle bir şey olmuş mudur, en azından ben bilmiyorum. 31 Mart’ta, hemen hemen tüm partilerin istemediği, amiyane tabirle tu kaka gördüğü bir seçmen kitlesi tekrarlanacak seçimde belirleyici olunca, bu kez tabiri caiz ise Kürt seçmeni resmen kıskaca alındı. 31 Mart’ın aksine tüm partiler bu kez Kürt seçmenin oyunu alabilmek için var gücüyle çalışıyor.

İstanbul’da tekrarlanacak seçime doğru, geri sayım başladı artık. Tüm anketler gösteriyor ki seçimin belirleyicisi ilk seçimde olduğu gibi, ikinci seçimde de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden, dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul’a göç eden Kürtler ve ilk seçimde sandığa gitmeyenler olacaktır. Durum böyle olunca da, başta AK Parti olmak üzere tüm partiler, çalışmalarını bu iki seçmen kitleleri üzerinde yoğunlaştırdı.

AK Parti; yeni ve eski tüm Kürt kökenli milletvekillerini, yöneticilerini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki belediye başkanlarını, kanaat önderlerini, aşiret reislerini, din adamlarını İstanbul’daki seçim çalışmalarına katılmaları için sahaya sürdü.

Son günlerde bu simaları, özellikle İstanbul’un varoşlarında sık sık görmeye başladık. Durum böyle olunca da İstanbul’da yaşayan Kürt kökenliler, bölgede yaşayan eşini-dostunu aramaya, sosyal medya üzerinden görüşlerini yazmaya başladı. Elbette bizi arayan meslektaşlarımız ve İstanbul’da yaşayan arkadaşlarımız da oluyor. Bizlerde görüşlerimizi, gözlemlerimizi anlatıyoruz.

Tüm bu olup bitenlere baktığımız da, AK Parti’nin birinci hedefinin aslında sandığa gitmeyen 1 milyon 700 bin kişinin içindeki AK Partililer ve sandığa götürebileceği diğer seçmenler olduğunu söylemek mümkün.

İkinci sırada ise, ilk seçimdeki farkın az olması nedeniyle Kürt seçmenden ‘ne koparırsam kardır’ mantığı... AK Parti, bir taraftan Kürt seçmeni memnun edecek ufak ufak adamlar atarken, (Eski Milletvekili Ferhat Encü’nün tahliyesi), bir taraftan da milliyetçi oyların kaçmasını engellemek için 'Pençe Operasyonu' düzenleyerek, bu kesimin oylarını konsolide etmeye çalışıyor.

AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden sahaya sürdüğü simaların gördüğüm kadarıyla pek karşılığı olduğu söylenemez. Hatta bazı yerlerde ters teptiğini söylemek bile mümkün. Çünkü, özellikle 1990’lı yıllarda doğdukları yerlerden göç etmek zorunda kalanlar, göçlerinin en büyük nedeni olarak, bu simaları görüyor. Gerek 1990’lı yıllarda, gerekse 2000’li yıllarda doğdukları yerlerden İstanbul’un varoşlarına göç edenler, o gün kendilerine destek olmayanların, bugün kendilerinden oy istemeye gelmelerini içine sindiremiyor.

Hele birde bölgedeki AK Partili belediye başkanlarının durumu var ki, o çok büyük tepki çekiyor. Bu yerleşim yerlerinde yaşayanlar, seçtikleri belediye başkanlarının onca sorun dururken, İstanbul’a oy istemeye gitmelerine büyük tepki gösteriyor. Hatta seçimin buralarda yenilenmesi durumunda, AK Parti’nin oylarında düşüş yaşanacağını söyleyenlerin sayısının da küçümsenemeyecek kadar olduğunu söyleyebiliriz.

BİR YANDA TATİL, BİR YANDA SINAV

2018-2019 eğitim-öğretim yılı tamamlandı. Yaklaşık 18 milyon öğrenci karnelerini alarak, tatile başladı. Konunun uzmanları; veli ve öğrencilere, çeşitli tatil tavsiyelerinde bulundu. Başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere, herkes iyi bir tatil önerisinde bulundu. Ama ülkenin bu ekonomik koşullarında ne kadar aile, çocuğuna iyi bir tatil imkanı sunabilir ki…

Ayrıca önümüzdeki eğitim-öğretim yılında çocukları yeni bir uygulama bekliyor. Buna göre, 18-22 Kasım 2019'da ilk ara tatil yapılacak. Yarıyıl tatili olarak, 20-31 Ocak 2020 tarihi belirlendi. İkinci yarıyıl eğitim öğretim dönemi 3 Şubat 2020'de başlayacak. 6-10 Nisan 2020'de ikinci ara tatil verilecek. 13 Nisan'da başlayacak ikinci dönemin ikinci yarısı ise 19 Haziran'da tamamlanarak 11 haftalık yaz tatiline girilecek. Allah şimdiden tüm veli ve öğrencilere kolaylıklar versin.

Bu arada Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı’nca düzenlenen Yükseköğretim Kurumları Sınavı yapıldı. Sınavlara 2 milyon 515 bin 91 aday başvurmuştu. Bu adaylardan yaklaşık 1 milyonu, ya bir üniversite de öğrenim görüyor, ya bir üniversite de kayıt dondurmuş, ya kayıt silmiş, ya da daha eski öğrencilerden oluşuyor.

Bu tablo bile yüksek öğrenimin ne durumda olduğunu net bir şekilde bize gösteriyor. Bunun üzerine sadece Allah gençlerimizin yardımcısı olsun demekten başka bir şey kalmıyor

Sevgiyle kalın.