Dünya Koronavirüs ile tanışalı epey zaman oldu. Virüs; öldürmeye, dünya düzeninin değiştirmeye devam ederken Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği Ülkeleri ve Çin eksenindeki tartışmalar da her geçen gün farklılaşıyor. Bu eksende yer alan ülkelerdeki bilim insanları, virüsün sanılanın aksine Aralık 2019’dan önce Çin’in başka bir bölgesinde ortaya çıktığını öne sürerken, başını Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa’nın çektiği bir grup ülke yöneticisi ise Çin’in, virüsü laboratuar da ürettiğini ve bazı gerçekleri sakladığını iddia ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘virüsün geri kalmış ülkelere sıçramasının felaket olur endişesi’ adım adım gerçekleşme yolunda ilerlerken, aşı ve ilaç çalışmaları ise sessiz sedasız sürdürülüyor.

-Bizde ise durum her zaman ki gibi farklı seyrediyor. Bir yandan sokağa çıkma yasağı faciasıyla birlikte daha belirgin bir şekilde ortaya çıkan iktidar içindeki güç savaşı, en azından şimdilik aracılar sayesinde rafa kaldırıldı.

-Diğer taraftan iktidarın tüm imkanlarına rağmen halka yardım konusunda yetersiz kaldığı yönünde eleştirilere karşı, muhalefetin elinde bulundurduğu yerel yönetimlerin geliştirdiği yardım stratejilerinin önü kesildi. Fakat iktidara ait bazı yerel yönetimler ile bazı kentlerdeki sivil toplum kuruluşlarının başlattığı yardım kampanyalarına ise ses çıkartılmıyor.

-Öte yandan ilaç ve aşı çalışması konusunda diğer ülkelerin aksine bizde görev verilen bilim insanları ile Sağlık Bakanlığı arasında tartışmalar yaşanıyor.

-Bir de bir türlü çözülemeyen ve kangren haline dönüşen maske meselesi var.

Bilindiği üzere daha önce ülkemizde hasta olanların dışında maske kullanımı tavsiye edilmiyordu. Şimdi ise sokağa çıkan herkesin maske kullanması öneriliyor. Önceleri eczane, medikal ve iş güvenliği ekipmanları satan yerlerden temin ettiğimiz maske fiyatları, bir anda aldı başını gitti. Daha sonra ortaya çıkan fırsatçılar, merdiven altında ürettikleri ve bilim insanlarının yarar yerine zarar getirdiğini söylediği maskelerin hızla yayılması üzerine maske satışı yasaklandı.

Aslında bu durum yardım konusunda çokça eleştirilen yöneticilerimize bir fırsat sundu. Bu fırsatı değerlendirmek isteyen yöneticilerimiz, e devlet üzerinden başvuru, PTT aracılığıyla dağıtmak istediği maske konusunda başarılı olamayınca, bu kez eczaneleri devreye soktu. Her ne kadar da kabul etmeseler de bazı istisnaların dışında bunda da başarılı olduklarını söylemek de zor.

Çünkü 83 milyonluk bir ülkede, bebeklerin dışında evde tutuğunuz yaş grupları da dahil olmak üzere herkese yeterince maske vermek zorundasınız. Böyle olmadığı taktirde, virüsün bulaşmasını engellemede mutlak bir başarı hayal olur. Konuştuğum, görüştüğüm herkes maske dağıtımının bu şekilde başarılı olamayacağını söylüyor.

Yıllardan beri maske, tulum gibi ekipmanlar üreten bir arkadaşım, dağıtılan maskelerden birkaç örnek gönderdi. Ve dedi ki; ‘Bu maskeleri biz üretsek, iş yerimizi kesin kapatırlar. Çünkü bu maskelerde hem dikiş var, hem de çok ince. Dolayısıyla koruyucu hiçbir özelliği bulunmuyor. Ayrıca bunları kim üretiyor. Yöneticilerimiz kimlerle anlaştı bilemiyoruz’ diyerek sitemini dile getirdi.

Telefonla görüştüğüm bir eczacı arkadaşım ise, ‘Sağlık çalışanlarıyla birlikte en riskli grupların başında geliyoruz. Eczaneye günlük girip-çıkan kişi sayısı maske dağıtımıyla birlikte öylesine katlanarak arttı ki, normal işleri yapamaz duruma geldik. Ayrıca gelen bazı maskeler çok kötü. Bu da vatandaşla karşı karşıya gelmemize neden oluyor. Duyduğumuz hakaretinde haddi var hesabı yok’ diyerek içinde bulundukları durumu özetledi.

Bu konuda yetkili kişilerin söylemlerinin de bunları doğrular nitelikte: Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, ‘4 eczacımız hastanede tedavi görürken, 12 eczacımız ise evinde karantinada. Yine 3 eczane çalışanımız hastanede tedavi görürken, 25 eczane çalışanımız da evinde karantinada bulunuyor. 5 eczacı arkadaşımız ise yaşamını yitirdi’ dedi.

İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu da, Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğünü ve kod uygulamasının bir an önce kaldırılması gerektiğini belirterek, ‘Kod uygulaması ile maske verilmesinden vazgeçilmeli, vatandaş T.C kimlik numaraları ile bu maskeleri eczanelerden alabilmeli. Ayrıca düzenli dezenfekte, test, ekipman temini gibi taleplerimizi Sağlık Bakanlığı'na iletiyoruz, ama henüz bir dönüş alamadık’ diye konuşuyor.

Maske meselesi, memleket meselesine dönmüş durumda. Bu karmaşa en kısa zamanda çözülmediği taktirde de, bu işten fayda bekleyen yöneticilerimize ağır fatura çıkabilir.

Sevgiyle kalın.