Mezopotamya Ovası, tarihte Neolitik Devrime (Tarım Devrimi) ev sahipliği yapmış bir ovadır. İnsanlık, çok uzun dönem olan avcılık-toplayıcılıktan sonra ziraat yapmayı gerçekleştirerek, yani ekip biçmeyi becererek yeni bir döneme geçmiştir. Arkeologların Piri sayılan Gordon Childe buna ‘Neolitik Dönem’ demiştir. Tarım Devrimi olarak da adlandırılan bu dönemin, yapılan arkeolojik çalışmalarla Mezopotamya’da gerçekleştiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Çiftçiliğin evrim geçirerek geliştiği Mezopotamya Bölgesi, “Tahıl Ambarı” olarak da nitelendirilmiştir. Mezopotamya’da buğday, arpa gibi tahılların yanı sıra kırmızı mercimek ve nohut gibi insanlığın çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan baklagiller de yetiştirilmektedir. Bölge son yıllarda çiftçilerin kendi olanakları ile kazdığı su kuyularından elektrik gücüyle pamuk ve mısır ekmeyi de başarmıştır. Bu anlamda ülke ekonomisine büyük katkılar yapmış bir Mezopotamya’dan söz ediyoruz.

Bölgenin başı şu aralar dertte. Bölge üzgün mü, üzgün! Ne geldiyse bölgenin başına, sulu tarıma geçişle geldi.

DEDAŞ, denen elektrik dağıtım şirketi son yıllarda şişirilmiş, abartılmış çiftçinin ödeyemeyeceği elektrik faturalarla Mezopotamyalı çiftçinin tabiri caizse tepesine binmiş, gırtlağına yapışmış durumda! Yetmedi DEDAŞ, mevsim bitiminde çiftçiye ek faturaları da çıkarmaya başladı. Bu da yetmedi, devletin çiftçiye verdiği ürün desteğine el koydu, hem de çiftçinin iradesi olmadan, rızası olmadan.

Bu sene 2020 yılı itibarıyla elektrikler kesik durumda. DEDAŞ, ilk olarak Çiftçiler Günü olan 14 Mayıs’ta elektrik kesti. Kızıltepe ve Derik ilçelerinde 60’ın üzerinde köylerin elektriği kesik. Öyle ki çiftçinin içme suyu da kesik şu durumda. Bir memlekette çiftçinin elektriği kesikse aslında halkın da elektriği kesiktir. Bu durumdan yüzlerce hasta ve yaşlının hayati tehlikesi söz konusudur.

Ama gel gör ki, manzara perişan. Çiftçi birlik halinde değil. Siyasetçiler, kulaklarını tıkamış durumda. Mülki erkan “sorun bizi de aşıyor” demekte. Hülasa vatandaş, milletvekillerine gidemediği gibi, vali ve kaymakamlara da derdini anlatamıyor. Demokratik tepki göstermek istiyor, karşısında polisi görüyor. Ama işin garip tarafı, herkes sorun hakkında yeterince bilgi sahibi. Yine işin tuhaf tarafı bu soruna çözüm gücü ortaya çıkmıyor. Aynen Koronavirüs gibi olmuş bu sorun. Onun hakkında çok şey biliniyor ama aşısı bulunamıyor!

Olan Mezopotamya Ovası’na Oluyor!

Mezopotamya Ovası tahıl ve baklagiller tarlalarıyla bir tarımsal haritayı oluşturuyor. Ovaya Mardin’den bakılınca insan büyüleyiveriyor adeta. Hele yazın yemyeşil mısır tarlalarıyla ova, insana hayat veren özelliği ile ortaya çıkıyor. Durum öyle gösteriyor ki, bu sene ova Kerbela Ovası’na dönüşecek gibi.

Mezopotamya Ovası’na hayat veren Dicle ve Fırat ırmaklarının suyu olmuştur tarih boyunca. Günümüzde ise ova, yeraltından çıkan sularla hayat bulmaktadır.  Ancak ova DEDAŞ adlı şirketin bu sene enerji vermeyecek olması tamamen Kerbela Ovası’na dönüşecek gibi. Yani ova çölleşecek. Bundan kimin çıkarı olacak bilmiyorum, ama ülke ekonomisi kaybedecek. Hele Pandemi döneminde üretilen küçük bir ürünün dahi ne kadar değerli olduğu göz ününe getirilirse milli ekonominin büyük kaybı olacağı kesin.

DEDAŞ, varsın enerjiyi vermesin, sebebi çiftçi ödeme yapmıyor. Ama çiftçilerin önemli bir kısmı da borcunu ödemiş durumda. Buna rağmen elektrikleri de kesik. Bu büyük bir haksızlık. Borcu olmayana da enerji verilmeyecek. Bu hukuksuzluk karşısında tam bir sağırlar diyalogu mevcut.

Ama çölleşecek olan tarihi Mezopotamya Ovası’na karşı ise tam bir körler diyalogu var.

Saygıyla…