Geçen hafta Sözcü Gazetesi Başyazarı Rahmi Turan’ın “Müthiş Haber” başlıklı köye yazısında yer alan “Genel Başkanlık İçin Bir CHP’linin Saraya Giderek Destek İstediği” yönündeki iddia, Türk siyaset alanını ısıtmakla kalmadı, bu alanda yer alan iktidar ve muhalefet kanadındaki siyasi aktörleri de iyice terletti. Bu terletme zaman zaman taraflar arasındaki gerilimi de arttırdı.

Bu iddia ile hedeflenen neydi? Kimler bu işin içinde yer aldı? Gibi sorulara cevap aranmaya çalışıldı. Ama öncelikle iddianın kaynağı veya kaynakları kimdi, kimlerdi? Zira bu noktada elde edilecek bilgilerle konunun biraz daha aydınlanacağı düşünüldü. Fakat gelinen noktada habere konu olan “iddianın” kaynağı olduğu ileri sürülen gazeteci Talat Atilla ismi ortaya atılınca bu zat ise kendi kaynağının bir “CHP’li” olduğu bilgisini paylaştı. Bu bilginin hala doğru mu yanlış mı noktası netleşmiş değildir.

AK Parti tarafı, Külliye’nin bu konuda dahli olmadığı yönünde ısrarını sürdürürken, CHP ve özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’ya yakınlığı ile bilinen CHP’liler de Saray’ın bu işin içinde olduğu iddiasını sürdürmektedir. Bu ortamda adı geçen Muharrem İnce ise düzenlediği basın toplantısında konun aydınlatılması CHP ve dolayısıyla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na düşmektedir, yaklaşımında bulundu.

Kabaca ve özetle süreç böyle; ama gelinen noktada iddia hala tam olarak açıklık kazanmış değildir. Gerçek olan bir durum var ki, bu iddia ile yapılmak istenen bazı politik aktörlerin tasfiyesiveya karizmalarının çizilmesiydi, değim yerindeyse. Gelişmelere bakılırsa hedeflerden bir Muharrem İnce, diğeri ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan idi. Tabiri caizse bir taşla iki kuş vurulmak istendi. Ancak gelişmelerin ters teptiği görülmektedir.

Gazeteci Talat Atilla’nın “Kaynağım Bir CHP’li” dedikten sonra bütün gözler ana muhalefet partisi ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çevrilmiş durumda. Hafta sonu olması itibariyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun Salı günü yapılacak olan meclis grup toplantısında bazı bilgileri kamuoyu ile paylaşacağı beklentisi söz konusu. Görülen o ki, ortaya atılan bu iddia ile aslında Millet ittifakı bir deprem yaşamaktadır. Öyle bir deprem ki, ardıllarının şiddeti bile insana ürküntü vermektedir. Bu noktada şunlar söylenebilir:

Bir defa CHP’nin işi çok zor. Buna bağlı olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşadığı süreç ise daha da zor. CHP, iddia ettikleri gibi, eğer burada “Saray’ın Dahli” söz konusu ise bunu ispatlamak zorundadır. Külliye’den ve Cumhur Başkanı Erdoğan tarafından yapılan açıklamalara göre, burada iktidarın şu veya bu şekilde bir CHP’li ile gizli görüşmesi söz konusu olmamıştır. CHP bu noktada ikide bir sarayı adres gösterirse bir kısır döngü içerisine girecektir ki, bunda lehte bir netice elde edemez. Bu kısır döngü giderek tabanını rahatsız edecektir. Yok eğer CHP’nin içinde “çöreklenmiş bir grubun” işiyse ve müstakbel kurultayı dizayn etmekse amaç, yine Kılıçdaroğlu ve ekibi bunu soruşturarak açığa çıkarmak durumundadır, tabi buna güçleri yeterse…

İşte Kılıçdaroğlu ve ekibi bunu aydınlatamadığı durumda Millet İttifakının geleceği iyice karatacaktır. Bu ittifakın oluşmasında şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin siyasi ağırlığı ve payı büyüktür. Fakat bu iddianın köküne inemeyen bir genel başkan ve ekibinin siyasal ağırlığı gramaj kaybedecektir. Buna bağlı olarak bu ekibin Millet İttifakında ağırlıkları politik manipülasyon güçleri de zayıflanacaktır.

Bunlara bakılırsa Türk siyasi gündeminin çok ısındığı bu süreçte yaşanacak olası gelişmelerin daha da artabileceğini söyleyebiliriz. Belki önümüzdeki süreçte politik aktörlerinin bazıları tasfiye olabilecek, belki de yeni politik aktörler siyaset arenasına çıkacaktır.

Saygıyla…