Bu söz bana ait değil, hoş sohbet bir esnaf arkadaşıma ait. Gerçekten muhalefetten cacık olur mu, olmaz mı gerçekleştirdiğimiz ve size de aktaracağım sohbetten sonra kararı siz verin.

Pazar günü gazete çıkmadığı için fırsattan istifade önce Yenişehir, sonra Sur turu yaptım. Mevzuya girmeden önce bir uyarı yapayım. Maalesef ne merkez Yenişehir, ne de Sur ilçelerinde bunca uyarıya, bunca bedel ödenmesine rağmen maske takanlar azınlıktaydı, takanların belli bir bölümü de kuralına uygun takmamıştı. Dolayısıyla bu durum insanı ürkütüp, korkutuyor ve daha fazla tedbirli olmaya zorluyor.

Koronavirüs salgını nedeniyle insan sirkülasyonunun fazla olduğu kapalı ortamda bulunmak pek doğru değil, bunu bende doğru bulmayanlardanım. Zaten Koronavirüs tedbirleri kapsamında iyice sosyalleşmeden uzaklaştık. Fakat biraz sabırlı olmak gerek, bu günler elbet geçecek.

Her neyse malum nedenden dolayı esnaf arkadaşın işyerinin önünden hızlı adamlarla ilerledim. Ama arkadaşım arkamdan seslendi, mecburen dönüp işyerine doğru adım attım ve uzaktan selamlaştık. Nereye yahu, eskiden kapı önünden de olsa bir selam verirdin, ne oldu Korona bu kadar mı korkuttu seni dedi, bende yok canım hem kendimi, hem de karşıdakini koruyup kollamak adına tedbirli olmakta yarar var dedim. Vallahi bir çay içmeden bırakmam dedi. Zaten eskisi gibi iş güçte yok. Resmen sinek avlıyoruz. Bakalım ekmek teknemizin kapısına ne zaman kilit vuracağız demesine fırsat vermeden lafı ağzına tıkadım, Allah etmesin öyle deme, sen yılların esnafısın, neler atlattın, bunu da atlatırsın diyerek moral vermeye çalıştım.

Hoş beş sohbet uzayıp gitti. Sonra aniden ciddileşerek ya Ercan kardeş, bu AK Parti ne zaman gider dersin. Baksana 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybetmelerinin ardından memlekete bir türlü huzur gelmedi. Sen gazetecisin bilirsin bu işleri. Ne dersin, ne görüyorsun. Ben de, evet haklısın 30 yıldan fazladır gazeteciyim. Yıllarca siyasetçi takip ettim, seçim gördüm, darbe gördüm, çatışma kavga gördüm. Ama hiçbir zaman siyaset ve siyasetçileri sevmedim. O nedenle ne sen sor, ne de ben söyleyeyim dedim. O zaman ben söyleyeyim, sen dinle Ercan kardeş.

Ya arkadaş bu muhalefetten bir cacık olmaz. Bunlardan umudumu tamamen kestim. Hem de birinden değil tümünden kestim.

-Arkadaş, AK Parti FETÖ’cülerle yıllarca işbirliği içinde ülkeyi yönetmediler mi? Ama sanırsın onların dışındaki tüm partiler FETÖ’cü…

-7 Haziran genel seçimi öncesi her tarafta huzur ve güven vardı. İşlerimiz iyi gidiyordu. Bir anda bombalar patladı, huzursuzluk başladı. Suriye bataklığının içinde bulduk kendimizi. Tüm bunların sorumluluğu muhalefete yüklendi. Muhalefet ise her konuda olduğu gibi hiç bir politika üretemedi.

-Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın kışkırtmasına geldi. Dokunulmazlığımı kaldırmazsan ‘namertsin’ dedi. Ne oldu. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına muhalefet de evet dedi. Sonuç, seçilmiş HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Sıra CHP’ye gelince bu kez bağırdılar.

-Önceki dönem HDP’li belediyelere kayyım atanırken ses çıkarmayan muhalefet, sıra kendi belediyelerine gelince demokrasi havarisi kesildi.

-Allah aşkına dolar olmuş 8 lira, Euro 10 liraya doğru gidiyor. Elektrikten doğalgaza, gıdadan tarım ürünlerine neredeyse zam gelmeyen ürün malzeme kalmadı. Zamlarda artık günlük gelmeye başladı. Muhalefet her konuda olduğu gibi, bu konuyu da doğru düzgün gündemde tutmayı beceremedi. İktidarın belirlediği konuların peşinden gitti.

-Dolmabahçe Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde demokratik açılım, barış veya milli birlik ve kardeşlik ne dersen de HDP ile masa kurdular, İmralı ile görüşmeler başlattılar, dağdan örgüt mensupları geldi onlar için seyyar mahkemeler kurdular. Son seçimler için İmralı’dan mektup getirdiler, Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkardılar, ama tüm bunları onlar değil de sanki muhalefet yapmış gibi ortam yarattılar.

-Ya Ercan ülkede ne var ne yok sattılar, yetmedi yaptıkları köprü, yol, hastane paralarını bizden aldılar, fakat muhalefet halktan haksız yere alınan paraları gündemde bir türlü tutamadı.

-Onca fabrika kapandı, onca esnaf kepenk indirdi, küçük esnaf diye bir şey kalmadı, peynire kadar yurt dışından almaya başladık, muhalefet üç beş gün konuştu, iktidarın yeni ürettiği gündem değiştirme olayının peşine takılarak bunlarda unutuldu gitti.

-Tren kazalarında insanlar öldü, maden ocaklarında yüzlerce ocak söndü, seller, heyelanlar tüm yaşam alanlarını altüst etti, iktidar kader dedi, muhalefet amin dedi.

-İktidar milliyetçiliği öne çıkardı, millilik kılıcını çekti, muhalefete sadece boynunu eğmek düştü.

-İktidar acayip bir af çıkardı. Devlet Bahçeli affından ne kadar yandaş, ne kadar boş beleş adam varsa salıverildi. Açılan yerlere siyasiler ve muhalifler yerleştirildi.

-İki de bir idam gündeme getirildi, diğer gündemler saptırıldı. Muhalefet yarım ağızla idama karşı olduklarını söyledi.

-Sözde demokrasi ve çok sesliliğin gereği diyerek hukuk alanında tek dayanağımız olan baroları bitirme noktasına getirildi, muhalefetten bütünlük içinde ses yükselmedi.

-Koronavirüsle mücadelede en ön saflarda yer alan, onca üyesi ölen sağlık çalışanlarına bir türlü hakları hukukları verilmedi. Koronavirüs’te gerçek rakamların sağlandığını söyleyen ve mücadelenin daha iyi yapılması gerektiğini anlatan Türk Tabipler Birliği’ne yönelik suçlanmadık konu bırakmadılar.

-Bir maskeyi bile dağıtamadılar, Korona testini ve diğer tedavilerini paralı yaptılar, muhalefetten tık yok.

-Eğitimi ne yüz yüze, ne televizyondan, ne de internetten becerebildiler. Fakat muhalefet yine bildiğimiz gibi.

Bak Ercan biliyorum başını ağrıttım ama son olarak şunu söyleyeyim. CHP’yi bir tarafa bırak. O zaten bir vaka. Benim gibiler; AK Parti’nin gitmesi için kimden medet umuyoruz biliyor musun? AK Parti içinden çıkmış ve ülkenin bu hale gelmesinin baş sorumlulardan Ali Babacan’ın DEVA ve Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ile MHP ve AK Parti artığı İYİ Parti’den. Yani senin anlayacağın dostum, Muhalefetten bir cacık olmaz.

Sevgiyle kalın.