Orta yaş üstü her Diyarbakırlının mekanıdır Sur…

Doğduğu, çocukluk yıllarının geçtiği, ilk aşklarını yaşadığı, ilk okul sıraları ile tanıştığı, kuçelerinde büyüyüp gençliğe adım attığı mekandır Sur…

Unutamadığı o mekan 5 yıldır yaralı, 5 yıldır da yasaklı…

2015’te başlayan hendek savaşlarında bir şehir manasız bir şekilde kurşunlandı, yetmedi, tank ve topla yerle yeksan edildi…

Hafızamız, tarihimiz, çocukluğumuz şehrin orta yerinde vuruldu.

Sur’u yaralı halde yerde bıraktılar…

Tedavi etmeye izin vermediler, hastaneye kaldırılmasın, can çekişerek ölsün istediler.

Savaştan sonra da canından her gün bir parça kopardırlar, taşlarını gövdesinden, kollarından, ayaklarından bir bir çektiler yıkılsın, yok olsun diye…

Utanmadan kopardıkları parçaları traktörlerle satılığa çıkardılar…

İbretlik, utanmaz bazı kafe ve restoranlar Sur’un parçalarını aksesuar olarak sergiledi…

Ama bilmediler ki 33 medeniyetin yok edemediği bir can var Sur’da…

Bir kenti heybetli bedeniyle sarmalayan Sur ölümsüz kılınmıştır, harcı bu nedenle yumurta akıyla yoğrulmuştur…

Tanka, topa, mermilere göğüs germiş bedeni kolay kolay yıkılmaz…

O’nu yıksa yıksa ilgisizlik yıkar…

Hatırlayanlar bilir; tanıklığım da vardır…

Hendek olayları sona erdiğinde benle birlikte Sur’un taşlarına dokunup çok ağlayanlar görmüşüm.

Dört Ayaklı’nın kurşunlanan ayaklarına yaslanıp hıçkırığa boğulanları da…

Yasaklı 6 mahalle neden halka açılmaz?

Resmi yasak yok diyorlar ama barikatları aşınca “hop bir dakika yasaklı” diyorlar…

Peki neden?

“Güvenlik gerekçesiyle, tuzaklanmış bombalar olabilir” diyorlar.

Yahu neden Diyarbakır’ı dünyaya rezil ediyorsunuz.

Kaç metrekarelik bir alanı koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarayamadı mı hala?

Dünyanın en uzun süreli sokağa çıkma/girememe yasağını uygulayarak bu kadim kente neden zarar veriyorsunuz?

Bir yandan turizm hamlesi yapacaksınız, tur firmaları ile kentte toplantılar yapıp 2 milyon turisti kente getireceksiniz, diğer yandan da barikat ve yasaklarla “turizm hamlesi” yapacaksınız.

Burada bir yanlış var!

Sur’da doğmuş, kimliğinde Diyarbakır yazan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak itiraz ediyorum.

Bize Sur’umuzu geri verin!

Kaldırın artık o barikatları!

Hasar gören yapıları tamamen yok etmeyin, insanlığa miras kalsın diye onarın yine Sur’a emanet edin. O bizden daha iyi korur kendini…

Ahmed Arif sağ olup yaşananları görseydi "Oy hawar" derdi...

Muhammed, İsa aşkına "durun"diye…