İnsanın doğduğu yer çok önemli ve unutulmazdır. Ancak, insanın doyduğu yerde bir o kadar önemlidir. Boşuna dememişler insanın memleketi doğduğu yer değil, doyduğu yerdir. Eğer insan doğduğu yerde geçimini sağlayabilecek düzeyde gelir sağlayamıyor, rahat bir yaşam süremiyorsa daha iyi kazanacağı ve rahat yaşam sürebileceği başka bir yere göç etmek zorunda kalır, orayı yurt edinir.

Geçtiğimiz günlerde çoğunluğu AK Partili belediyelerin ‘çevreye duyarlı bireyler yetiştirmek’ gibi bazı projeler adı altında gri pasaportla yurtdışına onca insanı gönderdiğini ve bu insanların neredeyse tamamına yakınının dönmediğini biliyoruz.

Hatta bu işe aracılık eden belediyelerden biri olan Elazığ'ın Akçakiraz Belediye Başkanı Sebahattin Kaya, bir gazeteciye verdiği röportajında, ‘Buralar dar bir alan, kapalı bir alan. 2-3 üniversitemiz, organize sanayimiz yok. Vatandaş işsiz güçsüz. Dedik buradan giderler, iş güç sahibi olurlar. Bana makul geldi. Buradan Türkiye Cumhuriyeti'ne yük olacak insanlar gidiyor. Euro, altın ve dolar gönderiyor. Annesini babasını rahatlatıyor. Bir şeyin kârı zararından fazla ise doğrudur, helaldir, hoştur. O mantıkla baktım’ söylemiş ve belediyeye de kamyon alındığını itiraf etmişti.

Yaklaşık bir yıl önce Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık iş birliği ile 18-29 yaş grubu arasında yapılan ‘gençlik araştırmasına’ göre, gençlerin yüzde 76'sı daha iyi bir gelecek için yurt dışında yaşamak istiyor. Her iki gençten biri mutlu olmadığını söylerken, gençlerin yüzde 77'si ise torpilin yetenekten daha etkili olduğunu belirtti.

Bugün ise neredeyse açıkladığı tüm verilere şüphe ile bakılan, inanırlığını yitirdiği belirtilen kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu, ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırmasını' açıkladı.

TÜİK’in, 18 yaş ve üstündeki bireylerle yapılan anketlere dayandırılan araştırmaya göre, mutlu olduğunu beyan eden kişilerin oranı 2019'da yüzde 52,4 iken geçen yıl yüzde 48,2'ye geriledi.

Bu arada TÜİK'in, 2019’da 330 bin 289 kişinin Türkiye'den yurtdışına göç ettiğini de hatırlatmakta yarar var.

Birde Birleşmiş Milletler ‘Mutluluk Raporu’ ne diyor ona bakalım. Birleşmiş Milletlerin 149 ülke arasında yaptığı değerlendirmeyle belirlediği Dünya Mutluluk Raporunda ilk üç sırada Finlandiya, Danimarka ve İsviçre yer aldı. Geçen yıl 93. sırada yer bulan Türkiye, bu sene 104. sıraya geriledi. Raporda en mutsuz ülke ise Afganistan oldu.

Şimdi gelelim sonuca, elbette insanın doğduğu yerde doyması mutlu ve refah bir hayat sürmesi önemlidir. Bu olmuyorsa ya da insanların beklentisi daha üst seviyede ise ülkesi içinde başka bir yerde yaşamını sürdürmesi de doğaldır. Hatta beklentileri çok farklıysa yasalar çerçevesinde başka bir ülkeye gitmesi de olasıdır. Ama...

-Resmi işsizlik rakamları ile gayri resmi işsizlik rakamları arasında uçurum bulunan bir ülkede mutlu olmanın imkanı var mı?

-Daha önce korumalar verilen, güvenlik içinde mitingler yapmasına olanak sağlanan, oluk oluk kan akıtacağını söyleyen bir organize suç örgütü liderinin bölüm bölüm yayınladığı tüyleri ürperten iddiaların yer aldığı videoları izleyenlerin mutlu olmasına imkan var mı?

-Genç nüfus arasında intiharların bu kadar arttığı ülkede, mutlu olmaya imkan var mı?

-Siyasetteki nezaketin kaybolduğu, her şeyin ortaya saçıldığı yerde mutlu olmanın imkanı var mı?

-Salgında insanlar canının derdine düşmüşken, siyasilerin kutuplaştırıcı dil kullanmasının mutlu olmaya katkısı var mı?

-Hayat pahalılığı ve vergi artışlarının bu kadar olduğu, maaşların sürekli eridiği, başta eğitim ve sağlık olmak üzere neredeyse hiçbir alanda fırsat eşitliğinin olmadığı bir ülkede mutlu olmanın imkanı var mı?

-Her gün bir yolsuzluk iddiasının ortaya atıldığı bir ülkede mutlu olmanın imkanı var mı?

-Gazetecilerin, köşe yazarlarının güzel haber ve yazı yazmaya hasret kaldığı bir ülkede nasıl mutlu olunur ki…

Sevgiyle kalın.