Bu gün sizinle; sosyal medyada okuduğum ve sizin de ilginizi çekeceğini umduğum birkaç söz paylaşmak istedim.

Bir tanesi;

“Kendi halkınızın aslanlarını sevin, yoksa düşmanınızın köpeklerine yem olursunuz!”

Her nedense çok ilginç buldum. Bayağı da anlamlı sanırım.

Ben hep derim kutsalları kutsamakla yetinelim. Aşırıya kaçmadan abartmadan.

Bir diğeri;

“İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.”

Hani deriz ya at atın yanında kalınca ya huyundan ya da tüyünden alır. İşte bu sözü ortalayan bir kelam.

Doğru buldum ve sizinle paylaşmak istedim.

Bilmem sizler ne dersiniz.

En azından düşüncelerimizi yüreğimizde haykırma özgürlüğümüz var yani…

İşte size bir başkası daha;

“Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet ve iltimas türküsü alır yürür.”

Sanki biraz bizi mi anlatıyor ne?

Yok yok sanmam…

He demek için biraz yürek gerek…

Ve bir başkası;

Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels?

“En iyi savunma hep saldırıdır” diyor.

Hadi biraz globalleştirerek söyleyeyim; bu gün iktidarı elinde tutan devletlerin hükümetleri adeta Goebbels’in öğüdünü tutuyor gibi değiller mi?

Bilmem sizler ne dersiniz ama sanki bu gün dünün aynası olmuş gibi değil mi acaba?..

Hele bu sözü çok ama çok tuttum;

“Ayasofya; ister müze olarak kalsın ister ibadete açılsın ama ne olur Ayasofya’yı siyasete açmayın.”

Ayrıca bu olaya yalnızca Ayasofya olarak bakılmamalı. Yalnızca namaz kılınmak isteği ön planda tutulmamalı.

Zamanında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “Öncelikle Sultan Ahmet Camiini dolduralım.

Ayrıca hepimizin bildiği gibi ülkemizde okuldan çok cami var. Ayasofya’yı cami yapacak kadar açığımız da yok.

En etkili ve yetkililer ne olur Ayasofya’yı; içki masalarınızda sohbetlerinize, dini toplantılarınıza fetvalarınıza ve de siyasi söylemlerinize meze yapmayın…

Benim önerim duygusal olmaktan öte akılcı olmaktır.

Ama sonuçta bu kararı verecek olan yine de bu günkü iktidardır, nokta.

Bu günlük son olarak şunu da yazıp rahatlayayım istiyorum.

Dünyayı kurtaracak formül… Barış, Sevgi, Özgürlük... Ama ne yazık ki hepsinin de düşmanı var…

&

Ünlülerden soru ve cevaplarla bu bölümü sonlandırıyorum.

Goebels'e sormuşlar;

- "İktidar nedir?"

- "Düşman yaratmaktır…" diye cevap vermiş.

II.Ramses'e gitmişler;

- "En büyük piramit hangisi?"

- "Kibrimizdir…" demiş.

Platon'a sormuşlar;

- "Devlet nasıl yönetilir?"

- "Ya ilimle, ya zulümle…" diye yanıtlamış.

Orhan Gazi'ye sormuşlar;

- "En büyük zulüm nedir?"

- "Geciken adalettir…" demiş.

Çiçero'ya sormuşlar;

- “Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı?”

- “İşi ehline vermedik…"diye yanıt vermiş.

Kârun'un yanına varıp;

- "Zenginliğin sırrı nedir?" demişler.

- "Halka avuç açmamaktır…" demiş.

IV. Murat'a sormuşlar;

- "Yardıma alışana ne olur?"

- "Emir almaya da alışır…" diye cevaplamış.

Gorbaçov’a

- “En büyük hatan neydi?” diye sormuşlar.

- “Yanlışı hep karşımızdakinde aradık…” diye yanıtlamış.

Stalin'e sormuşlar;

- "En büyük korkunuz?"

- "Sokakta yalnız başıma yürümek…" diye cevaplamış.

Dilerim bu kıssadan payımızı alırız.

Kirveme öğütler;

Kirvem bak Konfüçyüs ne diyor; “Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgar. Rüzgar ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir.”

Ne yazık ki öyle…

&

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.

2021 yılı DİYARBEKİR YILI olsun

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski adlarından biri, SUR İÇİNE VERİLSİN.

Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.