Bir kışı daha geride bırakmak üzereyiz. Mart ayı ile birlikte yavaş yavaş doğa canlanmaya başlar. Herkes kendisini dışarı atar. Kışın soğukluğu henüz yanaklarımızda hissedilirken güneşin yükselmeye başladığını görürüz. Aslında Mart ayı benim için her sene bir umut ayıdır.

1 Mart aynı zamanda benim de doğduğum gündür. Hem benim için hem de tüm kuzey yarım küre için baharın ilk müjdecisidir aslında.

Tabi sonra Nevroz ile taçlandıracağız ama 1 Mart ile umudun kapısını çalmaya başlarız. Kış uykusuna yatmış olan canlılar yavaş yavaş esnemeye başlar. Ama dikkatli de olmak lazım. Çünkü kış daha tam bitmemiştir.

Bazen rehavete kapılıp yaz havasına gireriz sonra bir anda bir kış bastırır hepimiz hasta oluruz. Aman dikkat! Tam da koronavirüs salgınının bu kadar arttığı bir dönemde tedbirleri elden bırakmayalım.

Yüzümüzün bir tarafını güneşe gösterirken bir tarafında maske ile mutlaka kendimizi ve çevremizdekileri koruyalım. Yoksa baharımız kışa dönebilir Neşet Ertaş babanın dediği gibi. Herkesin büyük bir ekonomik kriz içerisinde olduğunu biliyorum. Bu kış hepimiz için zor geçti.

Bu zorlukların faturasını nasıl ödeyeceğiz diye hepimiz kara kara düşünüyoruz. Tabi bir de bizi düşünen başkaları var mı diye dönüp bakmayın çünkü yok.

Sosyal devlet anlayışımız da maalesef kış ile birlikte karların altında kaldı. Uyandırmak da öyle hemen kısa bir süre almaz. Tam bir bahar ile ancak bu kış uykusundan uyandırabiliriz ancak sosyal devlet anlayışımızı. Lütfen herkes dikkat etsin.

Ekonomimiz bozuldu ama en azından sağlığımız bozulmasın. Çünkü sağlığımız bozulursa sağlık da paralı olduğu için tam kötü bir duruma girebiliriz. Herkese selam ve bahar dolu sevgilerimler...