Kültür bir milletin tarih boyunca ürettiği sözlü, yazılı, maddi ve manevi değerleridir. Bütün sanatlar üretildiği toplum hayatından beslenmektedir. Toplum hayatı ise gelenek, görenek, din, töre, anane gibi yaşam tarzımızı şekillendiren normların etkilediği davranış biçimlerinden oluşmaktadır. İşte sanatın toplum için üretildiği performanslar ve eserler bu davranış biçimlerini işlemektedir.

Sizlere kültür ve sanatla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Kültür derken, Kültür genel anlamıyla yaşam şeklimizin anlamlı bir şekilde, geliştiğini ifade eder. Kültür, bir milletin devlet yönetme biçiminden, eğitim ve öğretime, hukuk anlayışından, gelenek ve göreneklerine, sanat ve estetik anlayışına kadar her türlü alanı içine alan bir kavramdır.  Bu itibarla, sahip olduğumuz bütün maddî ve manevî değerlerin tamamı, kültürümüzü belirler.

Kültür genel anlamıyla çok geniş bir zaman kavramı içinde oluşur. Kaldı ki düşünsel olarak incelediğimizde, insanlığın ilk çağlarından günümüze gelinceye kadar, sürekli olarak gelişerek geldiğini görmekteyiz. Bir gerçeğin altını çizmem gerekirse, kültür bir anda alınıp- satılacak bir meta veya bir madde değildir. Kültür insanlarda yaşanmışlığın özüdür. Bu yaşanmışlığın sonucu olarak ortaya çıkan verimliliğinin paylaşımıyla kendini gösterir.

Diyarbakır şehir merkezinden 120 km uzaklıkta, dağ başında bir bölge bugünlerde kalabalık. Kimisi at koşturuyor, kimisi kına töreni yapıyor. Erkekler ise zikirde. Bütün bunlar Silvan’ın Kumgölü köyü yakınlarında üç gün süren bir etkinlik sırasında yapılıyor. Etkinliğin adı Murat Şenlikleri. Halk arasında Hivde olarak da biliniyor.

Muaz Bin Cebel

İnanışa göre İslam ordusu komutanlarından Muaz Bin Cebel, bölgeyi fethetmek üzere gönderilir. Ancak Cebel nişanlı olduğu için annesi gitmesini istemez. Bunun üzerine Hazreti Muhammed, annesine dönüşte oğlu için bir hafta düğün yapacağını söyler. Anne ikna olur ve Bin Cebel yola çıkar. Ancak şimdiki Murat Ovası’nda pusuya düşürülerek öldürülür. Cebel yakın bir yerde toprağa verilir. Rivayetlere göre, bu şenlik Cebel’in nişanını tamamlamak üzere, Muaz Bin Cebel’in öldürüldüğü 641 yılından beri her yıl yapılıyor.

Üç gün süren şenliğe on binlerce kişi katılıyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanlar, geceyi Cebel’in türbesinin bulunduğu bölgede çadırlarda geçiriyor. Üç gün boyunca hem eğlenen hem dua eden insanlar, üçüncü gün kına yakmaya başlıyor.

Kına töreni öncesi kadınlar Cebel’in türbesini ziyaret ederek dua ediyor. Duasını tamamlayan türbe dışındaki kına törenine katılıyor. Dışarından bakıldığında sıradan bir kına gecesini andırıyor. Ellerde kına tepsileri, üzerinde mumlar, kısık sesle de olsa, ilahi ve şarkılar. Daha sonra kadınlar birbirlerinin ellerine kına sürüyor.

Bu sırada erkekler de türbenin başka bir tarafından tef eşliğinde zikir yapıyor. Yani hem kutlama hem dua bir arada yapılıyor.

Türbe ziyaretine katılan vatandaşlar ; “Burada yatan zatın adı Muaz Bin Cenbeli. Her yıl üç gün düğün yapılır. Bölgede gelenek halini almış. Doğu ve Güneydoğu’nun her tarafından insanlar geliyor. Belli zamanlarda insanlar buraya gelip üç gün düğün yapıyor. Türbeyi tavaf edip gidiyor” şeklinde konuştu.

Türbe ziyaretleri ve kına töreninin ardından, insanlar piknik yapıyor. Etkinlikler genelde atlıların gösterisiyle son buluyor. 1990’lı yıllardan önce bir hafta süren etkinlikler, daha sonra güvenlik gerekçesiyle üç güne indirildi.

Komutan Muaz Bin Cebbel'in asıl efsanesi şöyledir:

İslam ordusunun genç komutanlarından Cebbel oğlu Muaz'a Silvan ve çevresinin fethi görevi verilir. Muaz annesi ve nişanlısından helalık isteyerek bölgeye hareket eder. Silvan'ı feth eder. Dönüşte Silvan’ın 30 km. kadar kuzey doğusunda bulunan Kumgölü (Ömerkan) yakınındaki 'Murat ovasında' pusuya düşürülerek şehit olur. Annesi geri dönmeyen oğlu için günlerce ağlar, ağıtlar yakar. Bir gece rüyasında Hazret-i Muhammedi görür. Kendisine oğlunun şehitlik mertebesine erdiği, onun için her yıl bir hafta sürecek anma şenliklerinin ihsan edildiği bir şehit annesi olarak sevinmesi gerektiği müjdelenir.

Ayrıca yapılan bir araştırma sonucunda Muaz Bin Cebbel'in 641 yılında şehit düştüğü İslam kaynaklarında geçmektedir.