Anayasalar; ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Avusturya kökenli Hukuk Kuramcısı Hans Kelsen'e göre, ‘normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz’ şeklinde tarif edilmektedir.

Anayasalar her ne kadar ülke yönetimleri için hayati önemde sözleşmeler olsa da, anayasası olmadan demokrasisi ve hukuk düzeni şakır şakır işleyen gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Bu da aslında anayasaların bir anlayış ve kültür meselesi olduğunu da göstermektedir. Bizde bu anlayış kültürü var mıdır? Son bir yılda anayasa mahkemesinin verdiği kararlara ve o kararların yerine getirilmemesine bakınca bunu söylemenin mümkün olmadığını görüyoruz.

98 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana anayasa hep tartışma konusu olageldi. Genç cumhuriyet o kadar kötü anayasalarla yönetildi ki, 1921 ve bir askeri darbe anayasası olmasına rağmen 1961 anayasasına hep atıflar yapıldı, söz konusu anayasalara özlem dile getirildi.

Cumhuriyet, bugün defalarca birçok maddesi değiştirilmesine rağmen bir askeri darbe sonucu kabul edilen 1982 anayasası ile yürümektedir. Askerler, sivillerin ne kadar güç meraklısı olduğunu bildiklerinden olsa gerek öyle bir anayasa yaptılar ki, iktidara gelen değiştirdiği maddelerle askerlere bile rahmet okuttu.

Anayasa bugünlerde yeniden gündemde… Oysa çok zor günler yaşıyoruz ve görünen o ki daha da zor günler bizi bekliyor. Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımızın teminatı gibi görünüyor. Bu zor günleri en az hasarla atlatmamızı sağlaması gereken yetki verdiklerimiz, maalesef bizim yerimize kendilerini düşünen politikalar sürdürmekte ve sürdüreceğe de benziyor.

Baksanıza yetki verdiklerimiz bizlere, tam kapanma, aşı, 128 milyar dolar, eski Ticaret Bakan Ruhsar Pekcan, kripto para, yüksek enflasyon nedeni ile yaşanan hayat pahalılığı, dövizdeki dalgalanma, işçi-memur ve emeklinin maaşlarının erimesi, işsizliğe ve ekonomik sıkıntılara bağlı olarak artan intihar olayları, gri pasaport skandalı, toplumsal olaylarda görüntü alınmasının yasaklanması, çok düşük maaş almalarına rağmen parti çalışanlarının yaşadığı şatafatlı hayatlar, birbirlerine belaltı vurmalar gibi neler neler yaşatıyorlar.

Bizleri bu kadar olayla cebelleştiren, ‘anayasa mahkemesi kapatılmalı’ diyen Cumhur İttifakının sorumsuz, ancak çok yetkili ortağı MHP, cumhuriyetin 100. yılına atıfta bulunarak 100 maddelik anayasa taslağını kamuoyu ile paylaştı. Son dönemde neredeyse hiçbir kararını beğenmediği, beğenmediği kararların uygulanmaması için her şeyi yapan MHP, ortağından önce davranarak onlarca şifresi bulunan taslağını açıkladı.

Şimdi gözler Cumhur İttifakının büyük ortağı yani AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da… MHP’nin çalışmasını çok değerli bulduğunu ifade eden Erdoğan, kendi hazırlıklarının da tamamlanma aşamasına geldiğini ve milletin genelinin kabul edeceği bir anayasa yapmak istediklerini söyledi.

Bu arada hatırlanacağı gibi Cumhur İttifakının oluşturan AK Parti, MHP ve BBP, Millet İttifakını oluşturan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’yi uzun süre HDP ile hatta daha da ileriye giderek ‘PKK yani Kandil' ile anayasa taslağı hazırladıkları içinde olduğu yönünde suçlamalarda bulunmuştu. Gelinen noktada her iki ittifakında yeni bir anayasayı meclisten geçirmeye daha iyimser bir düşünceyle referanduma götürmeye bile güçleri yetmiyor. Mutlaka her iki ittifakında birbirinden destek alması gerekiyor.

O zaman ülkenin bunca çözülmesi gereken sorunu varken, nereden çıktı bu anayasa gündemi. Kanımca bunun birkaç nedeni olabilir.

Birincisi; MHP erken davranarak ortağının hazırlayacağı taslağı baskı altına alarak isteklerini kabul ettirmek, bu olmadığı takdirde ortaklığı bozmak ve erken seçime gitmek.

İkincisi; oyları sürekli olarak düşen MHP ve Devlet Bahçeli’nin geleceğini garanti altına almak.

Üçüncüsü; Erdoğan’ın yetkilerini belli ölçülerde sınırlamak, parlamenter sistemi biraz daha güçlendirerek, şimdiye kadar almadığı sorumluluğu aktif hale getirmek.

Son olarak aslında ortağıyla anlaşarak, karşı ittifaka olası bir erken veya tarihinde yapılacak seçimde ‘sivil anayasaya karşı çıktılar’ söylemiyle vurmak.

Tabi öncelikle AK Parti'nin anayasa taslağını görmemiz gerekiyor. O zaman ortakların anayasa şifrelerini anlayabilir, çözebiliriz.

Bu arada tüm annelerin gününü kutluyorum.

Sevgiyle kalın.