Türkiye siyaseti, son günlerde HDP hakkında açılan kapatma kilitlenmiş durumda.

Anayasa Mahkemesi, kapatma kararı ile birlikte 400’ü aşkın siyasetçiye siyaset yasağı mı getirecek yoksa sadece Hazine yardımını mı kesecek?

Son seçimlerde 5 milyondan fazla oy almış bir partiye bu üç seçenekten hangisi hakkında karar verilirse verilsin, kaybeden demokrasi olacak?

Kapatma kararıyla Yargıtay’ın resmi internet sitesinde, hâlihazırda faaliyette olan 105 siyasi partiden biri eksilecek.

Peki parti kapatmak çözüm mü?

Bugüne kadar yaşanılan benzer örneklere baktığımızda hayır.

Türkiye’de, Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne kadar siyasi partilerin kapatılması ya da haklarında kapatma davası açılması hep gündemde oldu.

Çok partili sisteme geçmeden önce partilerin Bakanlar Kurulu kararıyla 1946’da çok partili sisteme geçişten sonra ise Ankara Sulh Ceza Mahkemesi ya da Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatıldığına tanıklık edildi.

En çok parti kapatmalar 1990’lı yıllarda yaşandı.

4 Haziran 1990’da kurulan Türkiye Birleşik Komünist Partisi, 16 Temmuz 1991’de, 25 Ocak 1991’de kurulan Halk Partisi, 24 Eylül 1991’de, 7 Haziran 1990’da kurulan Halkın Emek Partisi (HEP), 14 Temmuz 1993’te, 19 Ekim 1992’de kurulan Özgürlük ve Demokrasi Partisi, 30 Nisan 1993’te, 6 Kasım 1992’de kurulan Sosyalist Türkiye Partisi, 30 Kasım 1993’te, 12 Aralık 1992’de kurulan Demokrat Parti, 13 Eylül 1994’te, 7 Mayıs 1993’te kurulan Demokrasi Partisi (DEP) 16 Haziran 1994’te, 3 Nisan 1995’te kurulan Demokrasi ve Değişim Partisi, 19 Mart 1996’da, 15 Şubat 1991’de kurulan Sosyalist Birlik Partisi, 19 Temmuz 1995’te, 25 Mart 1996’da kurulan Emek Partisi, 14 Şubat 1997’de, Diriliş Partisi 18 Şubat 1997’de, 19 Temmuz 1983’te kurulan Refah Partisi (RP) ise 28 Şubat süreci sonrası “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle 16 Ocak 1998’de, 3 Ocak 1997’de kurulan Demokratik Kitle Partisi, 26 Şubat 1999’da, 18 Aralık 1997’de kurulan Fazilet Partisi 22 Haziran 2001’de Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı.

Kapatma davalarından şu an iktidarda olan AK Parti de nasibini aldı.

Mart 2008’de hakkında "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle dava açıldı.

30 Temmuz 2008’de kararını açıklayan AYM’nin 6 üyesi kapatılması, 5 üyesi ise kapatılmaması yönünde oy kullandığı için “temelli kapatılması” için yeterli çoğunluğa ulaşılamamıştı. Ancak davada, Hazine yardımının yarısının kesilmesi kararı çıkmış, AK Parti böylece kapatılan partiler listesinde yer almamıştı.

Geçmişte parti kapatmalara karşı olduğunu deklare eden AK Parti, bugün iktidarı olduğu dönemde benzer olaylara tanıklık ediyor.

Demokrasi, sandık ve seçmenin hür iradesi ise 5 milyondan fazla kişinin hakkı ne olacak?

Saygılarımla