Çin’de ortaya çıkan Koronavirüs, Kasım’da birinci yılını dolduracak. O güne kadar kaç kişi ölecek, kaç kişi hastalığa yakalanacak belli değil ama yazıyı yazdığımda dünya genelinde 1 milyon 300 binin üzerinde insanın ölümüne, 53 milyonun üzerinde insanın hastalanmasına neden olan virüs, aşı denemelerinde güzel haberlerin gelmesine rağmen sevdiklerimizi aramızdan almaya devam ediyor.

Kışla birlikte neredeyse ülkenin her şehrinde, her ilçesinde, her köyünde-mezrasında ölüm ve hasta sayısında grafik sürekli yukarıya doğru yükselişini sürdürüyor. Yaz aylarında ülke geneline virüsün yayılmasına neden olduğu ifade edilen ve ülke nüfusunun büyük bir bölümünün yaşadığı İstanbul'da bu kez kışla birlikte tüm uyarılara rağmen durumun kontrolden çıktığı söyleniyor. Hem İstanbul, hem de Diyarbakır için durum tespiti yapmak için konunun uzmanlarının söylediklerinden birkaç hatırlatma yapmakta yarar var.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, İstanbul’da salgın kontrolden çıkmış durumda. Eğer tedbirler alınmazsa vaka, yatan hasta ve ölüm sayılarının çok daha fazla artacak. Sağlık sistemi bu kapasiteyi kaldıramayacaktır.’

Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ‘Ülke genelindeki durum endişe verici.’

Kendisi de Koronavirüs tedavisi gören Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, günler öncesinden İstanbul için ‘Yurt dışında bazı ülkelerde gördüğümüz olumsuz görüntüleri görebiliriz. Hekimler, hasta seçmek zorunda kalabilir. Örneğin; bir tane yoğun bakım yatağı var. (Genç hasta mı yaşlı hasta mı hangisini yatıracağım?) kararını vermek zorunda kalmak çok acı bir şey.’

Diyarbakır Tabip Odası Eylül- Ekim Covid-19 raporunda, bazı günler 800’ün üzerinde olmak üzere ortalama 500-600 Covid-19 vakasının tespit edildiğini, bin 182 sağlık çalışanına Covid-19 tanısı konulduğu ve bunlardan 13’nün yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Görüldüğü gibi ülkemizde gidişat hiç de iyi değil. Özellikle Avrupa ülkelerinin kapandığı ve önlemlerin arttığı bir dönemde, bizdeki durum gelecek için karamsar bir tablo ortaya koyuyor. Konunun uzmanları daha fazla vakit geçirmeden aşağıdaki tedbirleri öneriyor.

-Fırın, marketler, eczane ve hastane gibi hayati öneme sahip yerlerin dışında diğer alanların 14 gün süre ile kapatılması lazım.

-Hastalık en çok evlerde yayılıyor. İnsanlara siz hastasınız, evinize gidin kendinizi koruyun denilmemeli. Evdeki kimse kendini koruyamıyor. Herkesin ayrı odası olmayabilir ki olsa bile evde yaşlı insanlar, yüksek riskli insanlar var.

-İnsanların izolasyonu için hastane yoksa yurtlarda, misafirhanelerde ya da açılacak olan yeni barınma merkezlerinde izolasyona alınmalı.

-Covid-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı, diğer çalışanlar için iş kazası kabul edilmeli.

-Okullar ve alışveriş merkezleri kapatılmalı.

-Tüm bunların ekonomik maliyeti olacaktır. Başta küçük esnaf ve çalışmak zorunda olanlar olmak üzere, bu ekonomik yükü devlet yüklenmeli.

Peki, tüm bunları kim yapacak? Elbette ülkeyi yöneten iktidar yani devlet. Peki bunlar yapılıyor mu? Gördüğümüz kadarıyla hayır. Bunun yerine sorumluluk sağlık çalışanları ve vatandaşın üzerine bırakılıyor. Nasıl mı?

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Koronavirüs'e karşı bir çözüm bulunana kadar hayatımızı temizlik, maske, mesafe tedbirlerine göre yeniden düzenlemeliyiz. Her vatandaşımızı kendimizin, evlatlarımızın, aile büyüklerimizin, sevdiklerimizin sağlığı için seferberlik ruhuyla bu sürece destek vermeye davet ediyorum.’

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul için uyarıda bulunarak, durumun kontrolden çıkabileceğini, neredeyse tüm ülkenin İstanbul temaslı olduğunu, pek çok kişinin kurallara uymadığı için birkaç gün içinde herkesin Covid-19 hastası olacağını belirtti.

Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörlüğü, Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde anabilim dalları ve idari birimlere gönderdiği talimat yazısında, Sağlık Bakanlığı’nın güncellediği Covid-19 Rehberi’ne işaret ediliyor. Buna istinaden Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Akdağ imzalı 3 maddelik yazıda da, ‘PCR testi pozitif çıkan çalışanlarımız PCR testi yapıldığı gün itibariyle 10 gün sonra (klinikte yatan hastalar 14, yoğun bakımda ise 20 gün sonra) yeniden test yapmadan maskeyle çalışmaya devam edeceklerdir’ deniliyor.

Ayrıca İçişleri Bakanlığı’nca sürekli olarak 81 il valiliklerine genelgeler gönderiliyor. Bu genelgeler o kadar çok arttı ki, neyin yasaklandığını, neyin serbest bırakıldığını hiç kimse bilmiyor. Örneğin, tüm yerleşim alanlarında maske takmak zorunluluk, ancak belli günlerin dışında ne denetleyen var, ne de hatırlayan.

Ha bir de ‘Nasıl olsa ben gencim ve virüsü herkes kapacak’ diyenler var. Onlara da şunu hatırlatmakta yarar var. Bir; virüsün öldürmeme garantisi yok. İki; bugüne kadar yapılan araştırmalarda virüsün insan metabolizması üzerinde kalıcı birçok etkisi olduğu saptandı.

Sevgiyle kalın.