Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Buldan, geçen hafta Libya açıklarında tekneni batması sonucunda 130 mültecinin yaşamını yitirmesinin katliam olduğunu belirterek, “Katliam diyoruz çünkü bu ölümler bile bile, göz göre göre yaşanmaktadır. Bu aslında bir insanlık krizidir ve Türkiye başta olmak üzere tüm dünya, özellikle mülteci cesetlerinin kıyılarına vurduğu ülkeler siyasi, ahlaki ve insani yaklaşım temelinde çok kötü bir sınav vermeye devam etmektedir” dedi.

Kobane Davası’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Buldan, davanın Türkiye tarihinin en büyük siyasi kumpas davası olduğunu öne sürdü. Buldan, “Buradan, duruşmaya katılarak destek ve dayanışmasını sunan herkese, demokratik kitle örgütlerine, siyasi partilere, Avrupa’dan gelen heyetlere, dayanışma mesajı gönderen uluslararası topluma ve basın emekçilerine teşekkür ediyor, selamlarımı iletiyorum. Dünkü duruşmanın kendisi de gün boyu hukuksuzluklarla doluydu. Adliye önündeki açıklamamızı ve basının çekim yapmasını yığdıkları polis ordusuyla engellemeye çalıştılar.  Duruşma başlangıcında 100’e yakın avukat pandemi ve güvenlik gerekçesiyle içeri alınmazken, salonun yarısı polislerle dolduruldu. İçeriye girebilen avukatların itirazı dikkate alınmadığı gibi tutanağa da geçirilmedi. Mahkeme heyeti tutuklu yargılanan arkadaşlarımıza söz hakkı vermedi, avukatsız kimlik tespiti yapmaya çalıştı” şeklinde konuştu.

 ‘HDP yargılayandır’

 Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Heyet, yalanlarla dolu 3 bin 530 sayfalık iddianamenin 28 sayfalık yalanlar bölümünü okuyarak, iddianamenin okunması işlemini güya tamamlamış oldu. Bütün yalanları okumaya galiba onlar da gerek görmedi. Özetle dün tam bir hukuksuzluk hâkimdi. Yalanlarla açılan dava, hukuksuzlukla başladı. Taraflı olduğunu saklamayan mahkeme heyetinin tavrı tam bir suçluluk psikolojisini ve gerçeklerin açığa çıkmasından duyulan korkuyu yansıttı. Biz söyledik! Sanık sandalyesinde olan HDP değildir. Asıl bu kumpasın sahipleri sanık sandalyesindedir dedik ve öyle olmaya da devam edecektir. HDP, bu kumpas davasında yargılanan değil, yargılayandır. HDP, bu davada hesap veren değil, hesap sorandır. Arkadaşlarımız duruşma süresince tüm gerçekleri bütün boyutlarıyla ortaya koyacaktır. ‘Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ diyen zihniyetin, hamleleri, kumpasları bu duruşmalarda partimizin güçlü ve kararlı duruşuyla, hakikatin gücüyle bir bir boşa çıkarılacaktır. Herkes de buna tanıklık edecektir.

 İntikam davası

 Bu, hukuki değil, siyasi bir davadır. Bu dava yargının değil, Saray’ın bizzat savcısı ve hâkimi olduğu, hükmün önceden verildiği bir AKP davasıdır. Partimizin siyasetteki değişim gücünü kırmaya yönelik, demokratik siyaseti yasaklama davasıdır. 7 Haziran’ın, 31 Mart’ın intikam davasıdır. Siyasal ve toplumsal muhalefeti susturma, halklar arası dayanışmayı kırma davasıdır. Türkiye halklarının ortak geleceğine ve birlikte yaşam iradesine karşı kurulan bir komplo davasıdır. Düşürülemeyen Kobani’nin intikamını almaya yönelik bir vekâlet davasıdır. Bu dava, protestolarda ölümlere neden olan paramiliter güçleri kollama ve aklama davasıdır.  Bu, büyük yolsuzlukların, çürümenin yaşandığı bir süreçte iktidarın kendisini ayakta tutma davasıdır. Aynı kapatma davasında olduğu gibi bu dava da temelsizdir ve çökmeye mahkûmdur. Eninde sonunda da çökecektir.” (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim