Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Küresel Mülteci Forumu’na katılmak üzere gittiği Cenevre’de gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.

Cenevre’de hem ikili görüşmeler yaptığını hem de mülteci krizi konusundaki görüşlerini Birleşmiş Milletler nezdinde dile getirdiğini kaydeden Erdoğan, ilk olarak Somali Başbakanı’nı kabul ettiğini, ikili ilişkiler ve Doğu Afrika bölgesindeki gelişmeleri ele aldıklarını kaydetti.

Erdoğan, ekonomiden güvenlik ve sağlığa kadar her alanda Somali’de güçlü bir mevcudiyete sahip olunduğuna dikkat çekerek, Somali’nin, mağdur ve mazluma sahip çıkma politikasının en güzel örneklerinden biri olduğunu söyledi. Avrupa’da bulunan vatandaşlarla toplantı yaptıklarını belirten Erdoğan, “Biz, yurt dışında yaşayan ve sayıları 6 milyona yaklaşan vatandaşlarımızın her zaman yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Onların hem Türkiye ile bağlarını güçlü tutmalarını hem de bulundukları ülkelerde başarılı olmalarını önemsiyoruz. Bu iki hedef arasında bir çelişki de görmüyoruz” ifadelerini kullandı.

Son dönemde bazı ülkelerde yükselen Türkiye ve İslam karşıtlığına karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerinin altını çizen Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Küresel Mülteci Forumu’na eş başkanlık yaptım ve foruma hitap ettim. Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci var. Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkeyiz. İnsani yardımlarda da milli hasılaya göre dünyanın birinci sırada gelen ülkesiyiz. Biz, açık kapı politikasını insani ve ahlaki bir sorumluluk olarak uyguluyoruz. Dünyanın da bu sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Kalkınmış ve zengin batılı ülkeler mülteci krizinde sınıfta kaldı. Zengin bazı Arap ülkeleri de aynı durumda. Oysa küresel sorunlar ancak küresel iş birliği ve dayanışma ile aşılabilir. Dünyanın mülteci sorunundan kaçması sorunu ortadan kaldırmıyor. Bu noktada, geçen yıl kabul edilen Küresel Mülteci Mutabakatı’nın uygulanmasına büyük önem veriyoruz” açıklamasını yaptı.

Suriye kaynaklı mülteci krizinin çözümünün Suriye iç savaşının sona erdirilmesine bağlı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yüzden biz, mültecilere ev sahipliği yaparken siyasi çözüm için de yoğun çaba içerisindeyiz. Astana ve Cenevre süreçlerini etkin kılmaya ve netice odaklı hareket etmeye çalışıyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyarak terörün sonlandırılması ve mültecilerin evlerine gönüllü, güvenli, onurlu şekilde dönmeleri öncelikli hedefimizdir. Bunun için güvenli bölgenin kurulması da büyük önem arz ediyor” dedi.

 “Düşen yaprak bir daha eski yerine dönmüyor”

Bir gazetecinin, “AK Parti kuruluşundan bu yana pek çok sınamayla karşılaştı. Şimdi AK Parti’nin içinden neşet eden siyasi hareketlerle ilgili yeni bir sınama söz konusu. Bakıldığında AK Parti çınarından kopan bir yaprak söz konusu. Ömrü ne olur? Kurulmakta olan diğer siyasi parti bağlamında ise tabanı bölmek büyük bir vebal değil mi sizce?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin bir çınar olduğunu, yaprakların ise hazan mevsiminde döküldüğünü ve AK Parti’nin hazan mevsiminin olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Biz yolumuza devam ediyoruz. Şimdi onların durumu o. Külliye’ye geldiğiniz zaman çınarlarımızın yapraklarını döktüğünü ama 4-5 ay sonra yine yeşillendiğini göreceksiniz. Düşen yaprak bir daha eski yerine dönmüyor. Biz bunu trenden inenler olarak anlatmıştık. Arkadaşlarıma hep söylüyorum: ‘Asla gündemimizde olmamalı. Herkes yoluna!’ Biz zaten ‘Durmak yok, yola devam’ diyoruz ve çalışmaya devam ediyoruz. Sadece bir şeyi söylemek herhalde yeterlidir: Özellikle başbakanlık, genel başkanlık görevini bıraktığı zaman bu arkadaşlardan birinin yaptığı konuşmayı dinlemişseniz veya dinlerseniz her şey orada mevcut. Biz yol arkadaşlarımızdan, teşkilatımızdan memnunuz, sıkıntımız yok. Çok daha kararlı bir şekilde kongrelerimize hazırlanıyoruz. Kongrelerimizi yapıp, bu kongrelerde gelen arkadaşlarımızla da inşallah 2023 seçimlerine gireceğiz. Bunun dışında başka hazırlanan var mı, yok mu ayrı konu. Varsa vardır. Biliyorsunuz bundan önce de bu işi yaşadık. Üstelik de grup kuracak şekilde ayrıldılar. Ben burada sorsam, kaç tanesinin ismini kaçınız hatırlarsınız? Mesele bu. Onun için biz gündemimizi bunlarla meşgul etmiyoruz. Bizim yapacak çok işimiz var. Biz onlara bakalım.”

“Bunu tasvip etmem mümkün değil”

Ziraat Bankası’nın Simit Sarayı’nı almak için Rekabet Kurumu’na başvurması hakkında Erdoğan, “Bunu duyduğum anda genel müdürümüzü aradım. Genel müdürümüz, ‘Bir ara gündeme geldi ama böyle bir şeyi şu anda düşünmüyoruz’ dedi. Zaten Ziraat Bankası değil, Ziraat Bankası’nın girişim sermayesi şirketi. O tablo şu anda bu seyirde. Benim bunu tasvip etmem mümkün değil. Geçmişte kamu bankalarının görev zararı olayları sebebiyle nasıl battığını hatırlayın; bütün kamu bankaları görev zararı adı altında çökertilmişti. Biz geldik, önce kamu bankalarımızın tamamını görev zararlarından kurtardık. Şu anda Ziraat sadece ulusal değil uluslararası alanda önde gelen bankalardan bir tanesi. Halkbank da Vakıfbank da öyle. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Vakıfbank’ta belli bir oranda hissesi var. Yeni atılan adımla Vakıflar Genel Müdürlüğü bundan sonra hizmet etmede büyük bir imkana sahip olacak. Yatırımlarını vakıf hizmetlerinde daha etkin gerçekleştirecek” dedi. (İHA)

Editör: TE Bilişim