Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada başbakanlık yaptığı dönemde Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantılarında önüne hiçbir FETÖ'cünün dosyasının gelmediğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu 15 Temmuz'da tankların önünden kaçmakla suçlayan Erdoğan, "Biz tanklarla karşı karşıyaydık, F-16’ların altındaydık ama sen Bakırköy’de kahve içiyordun" dedi.

Erdoğan, "FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır. O da merhum Erbakan hocamızdır. Erbakan Hoca'mızdan nefret ederdi. Hiçbir zaman bir araya da gelmemişlerdir ama şimdi Erbakan Hoca'mla beraber olduğunu iddia eden malum zat, ne yazık ki onun müritleriyle, onunla beraber dirsek temasında olanlarla beraber yürüyor. Onları herhalde ismen zikretmeme gerek var mı? İsraf olur" ifadesini kullandı.

FETÖ'ye karşı tedbirleri 2010 yılı itibariyle almaya başladıklarını söyleyen Erdoğan, "Herhalde Sayın Ecevit'in CHP'nin veya DSP'nin Genel Başkanı olduğunu bilmeyen yoktur ve aradaki muhabbeti bilmeyen de yoktur. Ne zaman ki bu yapının eğitim, hayır, dayanışma sınırlarını aşıp devleti ele geçirmeye çalışan bir örgüt olduğu netleşmiştir, işte o zaman karşısında bizi, milletimizi ve hukuku bulmuştur. Türkiye'de FETÖ'nün serpilmesinde, büyümesinde güçlenmesinde herkesin payı olabilir ama bu ülkede FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ona savaş açan şahsım ve AK Parti'dir" diye konuştu.

'Gezi olaylarını çevre hareketi olarak tanımlayan ya gafil ya da ülke düşmanı'

Beraat kararıyla sonuçlanan Gezi davasına da değinen Erdoğan, "Her kim Gezi olaylarını masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa ya gafildir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin düşmanıdır. Hukukun her kararına elbette saygımız vardır ama bizim ve milletimizin gözünde Gezi'nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

Başbakanlığım boyunca Yüksek Askeri şuralarda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi. Çünkü takiyeyi bir hayat biçimi haline getiren FETÖ'nün hiçbir mensubu dinle, diyanetle ilgili bir görüntü vermiyordu. Milletin değerleriyle uğraşmaktan kendi bünyelerini habis ur gibi saran FETÖ tehdidini görmeyenlerin bugün bizi suçlaması aslında kendi gafletlerini saklama çabasından başka bir şey değildir.

Meydanı; demokrasinin kendilerine sunduğu zemini, yalanları ve iftiralarıyla milleti zehirlemek için kullananlara asla bırakmayacağız.

15 Temmuz gecesi FETÖ herkesin peşine düştü, bir tek Kılıçdaroğlu FETÖ'nün korumasına alındı. Sayın Kılıçdaroğlu biz tankların karşısındaydık, biz havalimanındaydık. Sen Bakırköy'de kahveni içiyordun. İnsan bu zatın evinin bir yerlerinde gizli 1 dolar olup olmadığından şüphe ediyor.”

Erdoğan, İdlib krizine ilişkin kürsüden Şam yönetimine ve Rusya'ya karşı kararlılık mesajları verdi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne pahasına olursa olsun İdlib'i hem Türkiye hem de bölge halkı açısından güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız." dedi. Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

En sert şekilde cevap veriyoruz

"Sadece sınır güvenliğimiz değil, aynı zamanda 83 milyon vatandaşımızın her birinin evinde huzurla uyuyabilmesi bakımından kritik öneme sahip Suriye'de, gerçekten destansı bir mücadele yürütüyoruz. Harekât bölgelerimize yönelik tacizlere en sert şekilde cevap veriyoruz."

İdlib harekatı an meselesi

"Şayet bu bölgelerde muhatap ülkeler Türkiye'nin güvenlik kaygılarını karşılayamazsa, kendi başımızın çaresine bakmak zorunda kalacağımızı her fırsatta açıkça söylüyoruz. İdlib'de, rejimin saldırganlığını sona erdirip Soçi Muhtırası sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz. Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde, gerek Rusya'da, gerekse sahada yapılan görüşmelerde, şu ana kadar maalesef arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Her ne kadar görüşmeler devam edecek olsa da, masada bizim istediğimiz yerin çok uzağında olunduğu bir gerçektir. Türkiye, İdlib konusunda kendi harekât planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi, bu konuda da "Bir gece ansızın gelebiliriz" diyoruz. Daha açık bir ifadeyle, İdlib harekâtı artık bir an meselesidir." (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim