AK Parti geçen hafta 31 Mart yerel seçimleri için 11 maddelik manifestosunu açıkladı ve kampanyasını resmen başlattı.

Partinin tüm kampanyalarında yer alan Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, farklılaşan parti kampanyasının ayrıntılarını anlattı.

"Geçmişte psikolojiyi belirler, o psikolojiye göre bir kampanya tasarlardık. O psikoloji, o gündem, o atmosfer, sandığa kadar devam eder, değişmezdi. Ama 2014'ten sonraki seçimlerde bir şey oldu. Dijital dönüşümün sonucunda, sosyal ağların, sosyal medyanın etkin hale gelmesiyle; seçimin gündemi, psikolojisi hızlı aralıklarla değişmeye başladı" diyen Ünal, şöyle devam etti:

16 Nisan Referandumu'nda seçimin psikolojisinin günlük değiştiğini gördük. 24 Haziran seçimlerinde de şunu fark ettik: 51 milyon sosyal medya kullanıcısı, günlük ortalama 3 saat sosyal ağlarda kalıyor. Bunlar seçimin gündemini günlük değiştiriyor. Cumhurbaşkanımız 24 Haziran seçimlerinde, ‘Milletimiz tamam derse biz de tamam deriz' dedi. Bir anda ‘tamam' diye bir hashtag açtılar, bir anda psikoloji başka bir yere evrilmeye başladı. Biz de anında ‘devam' hashtag'iyle çıktık. Dijital platformlardaki anlık duygu değişimlerini, fiziki ortama yansımayacak şekilde, kaynağında yönetecek günlük planlamalar yapıyoruz.

'Obama da kampanyasında sosyal medyayı çok etkili kullandı'

Ünal, kullanıcı refleksleri, bot ve fake hesapların sosyal ağları güdülediğini belirtti. "Oradaki manipülasyon bazen öyle bir hale geliyor ki. İlk etkilerini, Arap Baharı'nda, 2012'de Obama'nın kampanyasında gördük. Mesela Obama kampanyasında sosyal medyayı çok etkili kullandı. Seçmen davranışına etki eden, psikolojinin belirlendiği mecralar haline gelmeye başladı" diyen Ünal, "Neden sizce?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

- Akışkan, interaktif, anlık olduğu için. İnsanların tekil cep telefonlarından, mobil cihazlardan günde 3-4 saat gibi bir süre sosyal ağlarda kalıyor. Eskiden psikolojiyi televizyonlar, gazeteler belirliyordu. Ama şimdi artık akışkan sosyal ağlar belirliyor. Artık algı orada oluşmaya başladı. İnsanlar twitter'a giriyorlar, hashtag'lere, trend topic olanlara bakıyorlar. İlgi duyuyorlarsa yorum yazıyorlar. Bizim ‘Klasik kampanyalar dönemi kapanmıştır, dijital kampanyalar dönemi başlamıştır' dememizin sebebi bu. Artık 2 coğrafya var; fiziki coğrafya ve internet coğrafyası. Eğer fiziki gerçeklikteki varlığınızı, doğru şekilde internet coğrafyasında da yönetemiyorsanız iletişiminiz eksik kalıyor. Gerçeklikte yürüttüğünüz bütün siyasal faaliyetlerinizi, aynı şekilde dijital platformda dengelemeniz gerekiyor.

'Kampanyayı birden başlatmadık'

Ünal, devamında özetle şunları kaydetti:

Aslında biz sessiz sedasız ilk kez bir ön kampanya yaptık. Ön kampanyamız; ‘Tevazu, samimiyet, gayret ile önce millet, önce memleket'ti. Böylece asıl kampanyaya hazırlandık. Kampanyayı birden başlatmadık. ‘Önce Millet, Önce Memleket'i, ‘Memleket İşi, Gönül İşi'ne dönüştürdük. 2009 kampanyamız ‘İşimiz Hizmet, Gücümüz millet'. 2014, ‘Daima Hizmet, Daima Millet', 2019 kampanyasının başlangıcı ‘Önce Millet, Önce Memleket'. Sürdürebilirlik ve devamlılığa bakar mısınız? İletişimde bu önemlidir. 18 Şubat'tan itibaren de artık bunu daha da yerelleştiriyoruz: ‘Belediye İşi, Gönül İşi'ne dönüştürüyoruz.

'İngilizcede gönül kelimesinin karşılığı yok'

Şehri akıllı yapın, bütün alt yapı ihtiyaçlarını karşılayın ama içinde yaşayan insanların gönlü yoksa, merhameti, iyilik duygusu, yardımlaşması, paylaşma duygusu yoksa, şehir diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Biz bugüne kadar şehirlerin birçok sorununu çözdük. Ama o şehrin sakini olan bütün canlıların, kuşun, böceğin, kedinin, köpeğin de kendisini güvende hissetmesi gerekiyor. İngilizcede gönül kelimesinin karşılığı yok. Gönül bizim dilimizde olan bir şey. Gönüle girmek, gönül kazanmak, gönül kırmamak bunlar bizim yüceltmemiz gereken değerler. (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim