AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında son zamanlarda muhalefetin “Kürt sorunu” konusundaki çıkışına değindi.

"Biz, demokratik devrimlerle Türkiye'de her sorunu aştık" diyen Akbaşoğlu, "Türkiye'de hiçbir etnik sorun bulunmamaktadır. Türkiye'de bir terör sorunu vardır, bunun da üstesinden AK Parti iktidarları gelmektedir. Sözde 'Kürt sorunu vardır' diyenler, Kürt kökenli vatandaşlarımızı sorun olarak görenlerdir. Kürt kardeşlerimizi sorun olarak görenlerin beyanlarını kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.

HDP'nin tutum belgesi ve CHP'nin bu belgeye ilişkin değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine Akbaşoğlu, "Bir senaryo yürürlüğe konmuş vaziyette, görev dağılımı yapılmış. Adına Millet İttifakı denen ittifak bileşenleri, kendilerine daha üst bir akılla verilen görevleri harfiyen ifa etmeye çalışıyor. CHP'nin liderinin daha önce sözde 'Kürt sorunu vardır' sözüyle zaten HDP'nin açıklayacağı tutum belgesinin altlığını ve zeminini oluşturduğu görülüyor. Bu bir paslaşma sonucunda, belirli bir hedefe doğru götürülmek istenen neticelerin kendi içindeki görev dağılımına dönük adımları olarak değerlendirmelidir. Hem CHP'nin hem İYİ Partinin hem HDP'nin kendi içlerinde bir görev dağılımına dönük beyanlarını ve atraksiyonlarını görüyoruz" karşılığını verdi.

Akbaşoğlu, Paris İklim Anlaşmasını bu hafta Meclis gündemine almak istediklerini belirterek, "Nükleer enerjiyle ilgili iki diğer anlaşmayla birlikte bu hafta 3 uluslararası anlaşmayı Meclisin gündemine getirmeyi düşünüyoruz. Depremin Önlenmesine İlişkin Meclis Araştırma Komisyonu raporunun da bu hafta görüşülmesi hususu gündemde. Bir yeni başlangıçla, bütün siyasi partilerin ortak önergeleri doğrultusunda vermiş olduğu başlıklar ve önemine binaen Paris İklim Anlaşmasıyla bu hafta Meclis çalışmalarına başlamış olacağız" bilgisini paylaştı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Başbakanlığa adayım" sözünü değerlendiren Akbaşoğlu, "'Yurtta sulh cihanda sulh', 'Ben, başbakan olacağım. Ben, başbakan olacağım' terennümüne bir atıf olarak değerlendirmek daha doğru olsa gerek. Birisi 'Ben, cumhurbaşkanı olacağım' diyor. Birisi 'Ben başbakan olacağım' diyor. Birisi de 'Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve bakanlık istiyorum ha' diye oradan tehdit savuruyor. Bunun için de ulufe dağıtacakları, adına 'güçlendirilmiş veya iyileştirilmiş' diyerek, kötü ve zayıf olduğunu ikrar ettikleri parlamenter sistemi tekrar canlandırmak istiyorlar. Yani eskiyi allayıp pullayıp, yeni diye milletin önüne koymak istiyorlar. Parlamenter sistemi millet için istemiyorlar, kendileri için istiyorlar" ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim