Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın basın danışmanı Zınar Karavil’in kaleme aldığı “Demirtaş’ın Beyaz Sandalyesi” kitabının imza günü Mülkiyeliler Birliği’nde yapıldı.

İmza öncesi yapılan şöyleşiye kitabın önsüzünü kaleme alan eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Dipnot yayınevinin sahibi Emirali Türkmen katıldı.

Çok sayıda kitapseverin katıldığı söyleşide ilk olarak Karavil konuştu.

"O sandalye çok fazla kasırgaya maruz kaldı"

Kitabın yazılma fikrinin Demirtaş tarafından verildiğini anlatan Karavil, Demirtaş'ın durumuna ilişkin hukuki metinler dışında bir şey olmadığını bu nedenle böylesi bir çalışmaya başladığını belirtti.

Giriş bölümünü Demirtaş'a gönderdiğini ve onun da katkıda bulunmak istediğini belirten Karavil, "Kitap, Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer arkadaşlarımızın kaçırılma bölümünden Edirne’ye götürülmesiyle başlıyor. Bence kitaba nitelik kazandıran en önemli şey tarihi de aktarıyor olması. Yoksa sadece benim anılarım olacaktı. Sırrı abiden de çok destek aldım” dedi.

Kitabın isminin Sırrı Süreyya Önder’in önerisiyle şekillendiğini aktaran Karavil, şunlaı söyledi:  “Sırrı abi ‘gel kardeşim beyaz sandalye koy’ dedi, koyduk. İronik bir fotoğraf oldu. Demirtaş tek başına olsa devrilirdi. O sandalye çok fazla kasırgaya maruz kaldı. Halk o sandalyenin üzerindeki temsilcisine karşı kale örmeseydi biz de bu kitabı yazamazdık.”

Önder: Bu ülkenin bir cezaevi kıdemi var

Sırrı Süreyya Önder ise; şöyle konuştu: "Cezaevleri üretim alanlarıdır. Sanat, siyaset, bilim adına kalıcı bir şey üretip, yolu hapishaneden geçmeyen pek az erkek ve kadın var bu topraklarda. Genel Kurmay Başkanlığı'na seçilirken eskiden bir Kore kıdemi vardı. Kore kıdemi gibi bu ülkenin bir cezaevi kıdemi var.

"Bu dönemde bunun hakkını verdi. İçeri girmese Figen başkanın şair olduğunu kaç kişi bilirdi. Şiirleriyle de direniyor. Gültan başkanın ürettiği çalışmalar, ismini sayamayacağım, şair romancı binlerce arkadaşımız bu üretkenlikle hayata tutunuyor.

"Bu da direniş biçimidir. Günün sonunda bu günlerde o beyaz sandalye gibi dik duran, devrilmeyen, eğilip, bükülmeyen herkes kıymetli bir yerde olacaktır. Tutsak olan kardeşlerimize, kız kardeşlerimize sevgi ve selamlarımı gönderiyorum."

Yapılan söyleşi ardından soru-cevap bölümüne geçildi.

Kobanê Davası’nda mahkeme heyetinin bitirme çabasına dair soruya Önder, “Faşizmden iyimserlikle bahsetmek fıtratımızda yok. Davada yargılanan arkadaşlarımız, bir santim eğilmeden, kaygı, endişe ve korku ile bükülmeden net duruşları bizim kazandığımızın göstergesidir. Onlar açısından kaybedilmiştir. Muhalefet, ‘Yargılanan Kürtler, Kürt siyasal hareketi, sosyalistler falan değil, bizim de yargılamamızın yolu açılıyor’ derse bir tek gün ceza çıkmaz” dedi.

"İdrak etse gerisi kolay"

CHP’li belediye başkanlarının Van’da toplandığını hatırlatan Önder, Kürt meselesi ve kayyım sorularına verilen yanıtları eleştirdi ve şunları söyledi:  “Belediyeler Van’da toplantıdalar. Hepsinin iyi niyetinden şüphem yok. Kayyımlar, Kürt meselesinde sorular soruluyor. ‘Onlar bizim zenginliklerimiz’, diyor. Kendisini anapara, Kürdü de faiz gören anlayış. ‘Onlar bizim zenginliğimiz’ diyor. Kötü niyetle söylemiyor. İyi bir şey söylediğini zannediyor.

"Zenginlik ne demek? Eşitlik ya, fazlasını talep eden yok. Ona yapılan sana da yapılacak idrakine gelin, gerisi kolay. Bütün başkanlıklar sizin olsun insanca yaşamak bize yeter. Onun için dava sürecini etkileyecek şey, toplumsal muhalefet. Tutumdan bahsetmiyorum, idraktan bahsediyorum." (BİANET)

Editör: TE Bilişim