Türkiye’nin koronavirüsü ile mücadele kapsamında yürüttüğü mücadele alanının başında elbette sağlık gelmektedir. Her şeyin başı sağlık anlayışıyla mücadele eden Türkiye, devletin bütün imkanları seferber edilerek, önemli sonuçlar aldı. Tabi olumlu sonuçların alınması devlet kurumlarının bir eşgüdüm felsefesi ya da ortak aklı ile hareket edilmesine bağlıdır.

Virüsün dünya genelini tehdit etmeye başladığı ilk günlerde, Türkiye’de devlet aklının devreye girdiğini halk hissetti ve çok geçmeden vatandaşlar olarak yapılan çalışmaları somut bir şekilde görmeye başladık. Salgının kendini giderek dayatmasıyla beraber sadece sağlık alanı değil başta ekonomi ve eğitim olmak üzere din, spor gibi diğer sosyal alanların tamamı olumsuz etkilendi.

Bu anlamda bütün dünyayı etkisi altına alan ve tabiri caizse tehdit savurmaya devam eden koronavirüsü Türkiye’yi elbette ki etkileyecekti, etkiledi.

İlk başlarda acaba eğitim bundan ne kadar etkilenecek? Okullar eğitim ve öğretime devam edebilecek mi? Gibi sorular peş peşe sorulurken, bununla bağlantılı olarak bir panik havası da oluştu. En önemli soru şuydu vatandaşın kafasında: Eğitim ve öğretim yarım mı kalacaktı yoksa? Ve devletin bu konuda bir hazırlığı var mıydı?

Süreç işlerken birçok parametre ve alınan tedbirler açıklanmaya, hayata geçirilmeye başlandı. Evet, bu süreçte Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gibi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da öne çıkmaya başladı. Yaptıkları hazırlık ve zamanında aldıkları kararları hayata geçirerek, velilerin gönlünde taht kuran, panik havasının dağıtılmasına liderlik eden bir Milli Eğitim Bakanı’ndan söz etmeye başladık. Aldıkları her tedbiri veliler ve öğrencileriyle paylaşan bir Rol Model: Ziya Öğretmen ile tanışıldı.

Eğitimde başarılı bir netice elde etme tamamen ‘İlgi’ denen bir olguya bağlıdır. Eğitim öğretim mekanı olan okullar kapatılınca, tedbirler gereği, Ziya Öğretmen, her gün görsel medya aracılığıyla ve ayrıca sosyal medya üzerinden öğrenciler ve velilerle olan ilgisini, değer verişini, bilgi akışını ve hemen her soruyu ciddiye alarak yanıt verişini sürdürdü. Özellikle EBA ile ve hediye edilen internet paketiyle bir insanın doğal haklarından sayılan eğitim hakkının kullanılmasına liderlik etti Ziya Öğretmen. İlk başlarda yaşanan sıkıntılar giderek ortadan kalkmaya başladı ve her öğrenci dersini TV üzerine takip etti. Bir şaheser olarak kabul edebileceğimiz Uzaktan Eğitim Sistemi, bizleri birbirinden donanımlı, bilgili ve bir o kadar kibar ve ekranlarda öğrencilere ilgi göstermek suretiyle çocuklarımızla bütünleşen öğretmenlerle tanıştırdı. Adeta ekranlardaki öğretmenler sınıflardaki öğretmenleri aratmadı, desek abartı sayılmamalı.

Ziya Öğretmen, gerek görsel, gerekse sosyal medya imkanlarını en iyi şekilde kullanarak canlı yayınlar yaparak eğitim hizmetlerinin öğrenci ve velilere ulaştırılmasında aktif rol almış durumda.

Soru ve sorunlar çeşitliydi, biri yanıt bulurken diğeri kendini öne çıkarıyordu. Netlik olmayınca veli öğrencisine destek olmakta zorlanıyordu. Velilerin kafasında bir başka önemli sorun ise şuydu: Acaba sınıfta tekrarı olacak mı? Çünkü neredeyse bir dönem öğrenciler okullarda olmayacaktı ve sınavlara giremeyeceklerdi. Teşekkür ve takdir belgeleri bile konuşuldu veli ve öğrenciler cephesinde.

Ziya Öğretmen her konuda olduğu gibi bu konuda da rahatlatıcı ve aydınlatıcı açıklamalar yaptı, alınan tedbirleri paylaştı. Zaten bütün felsefesi şuydu: Hiç kimse mağdur edilmeyecekti. Buna göre birinci dönemin ders notları esas alınacak ve zayıfı olan öğrenciler Öğretmenler Kurulu kararı ile bir üst sınıfa geçecekti.

Bir başka konu ise şuydu: her yıl binlerce ataması yapılmamış öğretmenlerin yani ücretli öğretmenlerin durumu ne olacaktı? Ücretleri kesilecek miydi? Eğer kesilseydi bu öğretmenler aileleriyle birlikte bu zor süreçte mağdur olacak ve sıkıntılar yaşayacaklardı. Kamuoyundan gelen sağduyu sesi de bu öğretmenlerin mağdur edilmemesi gerektiğiydi. Ziya Öğretmen bu kez bakan olarak devreye girdi ve çok kısa bir süre içerisinde yüreklere su serpecek açıklamayı yaptı, adını koyarak: ‘Ücretli Öğretmenler mağdur edilmeyecek’ cümlesini paylaştı kamuoyuyla.

Sınavlara girecek olan öğrencilerin sadece birinci dönem konularında sorumlu tutulacak ve sınavlarda sorulacak olan soruların bu konulardan çıkacak olması, öğrencilerde oluşabilecek olan kaygıları gidermiştir. Ziya Öğretmen’in bu tedbiri kendisinin öğrencileri ne kadar düşündüğünü ortaya koymaktadır.

Bugüne kadar izlediğim kadarıyla Ziya Öğretmen, hiçbir soruyu/sorunu ister büyük, ister küçük olsun es geçmedi. Bizzat ve ekibiyle de gece gündüz efor sarf ederek çözüm yolları aradı, çözüm projelerini oluşturmaya çalıştı.

Bence Ziya Öğretmen sadece öğrenci ve veliler için rol model olmadı, aynı zamanda bakanlık bünyesinde çalışan öğretmenler başta olmak üzere bütün personeli için de rol model oldu. Cumhuriyet tarihinde hiçbir ME Bakanı onun kadar personeli nezdinde örnek olamadı, sevilmedi ve takdir toplamadı. Bir bakan için belki de bu virüs bir fırsatın oluşmasına da yol açtı bu anlamda. Tabi bu fırsatı hizmete dönüştürme basiretini ortaya koymak ve bu duygu-düşüncelerle hareket etmeye bağlıdır ki, Ziya Öğretmen’in yaptığı bu oldu.

Biz veliler olarak Ziya Bakanı olumlu olarak değerlendirmekteyiz. Bu zor koşullarda, herkesin can derdine düştüğü bir dönemde, Sayın Bakanımız Ziya Selçuk’un ortaya koyduğu duruşu takdir etmekteyiz. Elbette sorunlarımızın tamamı çözülemedi ama önemli olan başta bakanımız Ziya Bey olmak üzere bütün devlet yetkililerimizin iyi niyetle davranmaları, kendilerine ulaşılan sorunlarla ilgilenmeleri. Evet İLGİ. Bu hem bizi hem kendilerini ciddiyete alan bir kavramdır, ahlak ve vicdanın da temelini bu kavram oluşturmaktadır.

Saygıyla…