DİYARBAKIR - Gıda Bilimci Prof. Dr. Aziz Ekşi, koronavirüs gündeminde tüketicilerin kafasını meşgul eden sorulara ilişkin bir açıklama yaptı.

Gıda tüketimi ile virüsten korunma arasında dolaylı ancak son derece yakın bir ilişki olduğunu belirten Prof. Dr. Aziz Ekşi, virüs bulaşması açısından açıkta satılan gıdaların oldukça riskli olduğunu vurguladı.

Virüsün gıdada oluşmadığını ve gıdada çoğalamadığını aktaran Ekşi, ancak başka bir kaynaktan bulaşmışsa belirli süre canlı kalabildiğini ve canlı kaldığı sürede dokunan insanın eline bulaşabildiğini ve elinden de solunum sistemine taşınabildiğini kaydetti.

Açıkta satılan, ambalajsız gıdaların; hazırlama, taşıma ve pazarlama aşamasında dış etkilere açık olduğuna değinen Prof. Dr. Ekşi, “Dolayısı ile gerek öksürme ve hapşırma gerekse dokunma nedeni ile enfekte insanlardan bu gıdalara virüs bulaşma olasılığı fazladır. Özellikle böylesi salgın dönemlerinde açıkta satılan gıdalardan olabildiğince sakınılmalıdır ve olabildiğince ambalajlı gıdalar tercih edilmelidir. Ambalajın birincil işlevi içindeki gıdayı korumaktır. Hem toz-topraktan hem başka insanların dokunmasından ve hem de bakteri ve virüs gibi zararlı etken bulaşmasından. Oysa açıkta satılan gıdaların böyle bir koruyucu kalkanı yoktur. Bu etkilerin tümüne açıktır. Dolayısı ile ambalajlı gıda tercihi virüs bulaşmasından koruyucu bir önlemdir” dedi.

Zaman içerisinde yüzde 50-80 arasında nüfusun bu virüsle tanışacağını da ifade eden Ekşi, bağışıklığı etkileyen başlıca faktörlerden birinin de dengeli ve yeterli beslenme olduğuna dikkat çekerek, öncelikle günlük yaşamsal besin ögesi (vitamin, mineral, yağ asidi vb.) gereksiniminin gıda çeşitliliği ile sağlanması gerektiğini söyledi.

Bağışıklık sistemini destekleyin

Prof. Dr. Aziz Ekşi şunları kaydetti:

“Bağışıklık sisteminin korunması açısından yaşamsal besin ögeleri gibi gıdaların antioksidaniçeriği de oldukça önemlidir. Zararlı aktif radikalleri bağlayarak bağışıklık sistemini destekleyen antioksidan maddelerin başlıca kaynağı ise meyve ve sebzedir. Öte yandan grip vb. virütik hastaların daha fazla sıvı gıda tüketmesi öneriliyor. Bunun başlıca nedenleri; hastanın iştahsız olması, sindirim kolaylığı ve terleme vb. yolla sıvı kaybının dengelenmesidir. Çok sayıda ambalajlı sıvı gıda alternatifi vardır. Ayran, kefir, maden suyu, diğer içecekler gibi. Antioksidanca en zengin olanı kuşkusuz meyve suyudur. Meyve suyu hem antioksidan hem de mineral açısından meyveye oldukça yakındır. Virüs taşıma ve bulaştırma olasılığı yoktur. Bu nedenle SARS-CoV-2 gibi hızlı yayılan viral salgın dönemlerinde meyve suyu amaca uygun bir içecektir. Portakal, vişne, elma, üzüm, nar ya da karışık olması fark etmez. Ancak, varsa %100 olanı tercih edilmelidir. Çünkü yüzde 100 meyve suyunun içeriği tümüyle meyve kaynaklıdır. Herhangi bir katkı maddesi yoktur. Diğer taraftan meyve nektarı da önerilebilecek bir alternatiftir.”

Editör: TE Bilişim