Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Halis Yerlikaya, salgından etkilenen sağlık sistemi, vaka ve ölüm sayılarındaki artış ile uygulanmaya başlanan aşılama sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yerlikaya, Türkiye’de koronavirüs vakasının görülmeye başlandığı 10 aylık süreçte, Kovid-19 dışı hastalıklarla yaşamını yitirenlerin sayısının arttığını, bununla beraber bir bütün olarak sağlık hizmetine erişimde ciddi sorunlar yaşandığını öne sürdü.

Bu süreçte sürekli toplum katılımının gerekli olduğuna dair bilgilendirmelerde bulunduklarını kaydeden Yerlikaya, toplumun katılımın esas alınmadığını, sürecin ekonomik kaygılarla yürütüldüğünü, kararların merkezi olarak alındığını, yerelin özgünlüğünün hesaba katılmadığını dile getirdi.

Test azaldığı için vaka azalıyor

Test stratejisinin halen sorunlu olduğunu belirten Yerlikaya, “Çok az test yapılıyordu. Şu anda da baktığımızda vaka sayısında bir azalma var ama test sayılarında da bir azalma var. Test sayılarında düşmeye pareler olarak vaka sayıları düşüyor. Bölgede ilk başta test yapılmıyordu, numuneler buradan alınıp Ankara’ya götürülüyordu. Dünya Sağlık Örgütü'nün yaygın test yapma önerisi vardı ve süreç içerisinde test yaygınlaşabildi. Bunun ile ilgili de ciddi sıkıntılar olmuş oldu. Yani gerektiği zaman da etkin ve dinamik bir şekilde bir süreç yönetimi yaşanmış olsaydı, bu kadar sıkıntılar ve kayıplar yaşanmamış olurdu. Kovid-19 hastası dışındaki hastalarda da gerektiği sağlık hizmetini veriyor olurduk. Çok geç kalındı, şuanda da benzer bir süreci de aşı ile ilgili yaşıyoruz” iddiasında bulundu.

 Aşı önemli

 Türkiye’de uygulanmaya başlanan aşılama sürecine değinen Yerlikaya, “Şunu söylemek lazım; mevcut sistem içerisinde, herkesin kanserleşmiş gibi yayılan kentlerde yaşamak durumda kaldığı, kapitalist modernitenin oluşturduğu bu yaşam biçimi nedeniyle, SARS-CoV’a benzer virüslerin yeni pandemilere yol açabileceğini unutmamamız gerekiyor. Bunu yanında pandemiye karşı aşı, gerçekten tıbbın insanlığa sağladığı en büyük başarılardan biri. Bugün çiçek hastalığı veya kızamık yoksa, diğer bulaşıcı hastalıklar nedeniyle çocuklar ölmüyorsa, insanlığın başına bela olmuş kimi hastalıklar yeryüzünden silinmişse, bu aslında aşı sayesinde olmuştur. Bu anlamda biz sağlık emekçileri olarak aşının yanındayız, aşının tarafındayız. Bizim net bir sloganımız var; aşı candır, hayat kurtarır. Gerçekten aşıyla ancak bu sürecin üstesinden gelebiliriz. Ve bu kadar yıkıcı sonuçlara yol açmış hastalığın, aslında toplumsal etkisini ortadan çıkartılmasının yegâne kurtuluşu, belki de aşıdır. Bu nedenle aşıya çok büyük önem veriyoruz. Aşının safında yer alıyoruz” ifadesinde bulundu.

Ancak aşılama sürecine ilişkin Türkiye’de çok büyük eksiklikler yaşandığını öne süren Yerlikaya, “Biz TTB olarak hep şunu söyledik; etkili, güvenilir, bütün nitelikli süreçleri başarıyla geçmiş tüm aşılar uygulanabilirdir. Menşeinden bağımsız olarak etkinliği ve güvenirliği ile ilgili verileri ortaya konulmuş tüm aşıların insanlara uygulanabileceğini söylüyoruz. İnsanlar bu konuda tereddüt yaşamasınlar, mutlaka ulaşılabilir olduğu andan itibaren, aşı olsunlar. Meslek örgütleri ile bu süreçler paylaşılmadı. Topluma güven veren tarzda bir aşı süreci yürütülmüyor. Şunda da bu konuda eksiklikler halen var. Sağlık Bakanlığı 11 Aralık'ta aşının uygulanacağı söyledi. Bugün Türkiye'de halen aşılama etkili bir şekilde başlatılmadı" diye belirtti.

  Cezaevinde bulunan tutukluların aşılama sürecinde öncelikli gruba dahil edilmesi gerektiğinin altını çizen Yerlikaya şunları dile getirdi:

“Aslında cezaevleri pandemi koşulları olmasa dahi sağlıksız mekanlardır. Havalandırma sistemlerinden tutalım da, beslenme biçimine, güneşten yararlanmamaya kadar cezaevi ortamının yarattığı sağlıksız etkenler nedeniyle, tutsaklar aşıya erişebilmeli. Bu nedenle aşının ulaşabilir olduğu anda cezaevindeki nüfusun mutlaka aşılanması gerektiğini vurguluyoruz.” (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim