Maske, mesafe ve hijyenin önemli bir korunma aracı olarak tartışıldığı koronavirüs (Kovid-19) salgınında, en önemli mücadele aracı olarak ise aşılama çalışması. Türkiye'de Ocak ayında başlanan aşılama çalışmalarını ve gelinen aşamayı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları değerlendirdi.

Eroğulları, Türkiye’de yürütülen aşılama sürecinin istenilen seviyede olmadığını ve etkin yürütülemediğini söyledi. Şimdiye kadar toplumun en fazla yüzde 10’una yakınının ikinci doz aşıya ulaşabildiğinin altını çizen Eroğulları, “Ocak ayının 15’inde başladığımız aşılama çalışmalarının üzerinden yaklaşık 3 aylık bir süre geçmesine rağmen Türkiye’de yapılan toplam aşı sayısı 19 milyon doz. Bunun yaklaşık 7 buçuk milyon dozu 2’inci doz, kalanlar ise 1’inci doz” dedi.

Tedarikte aksama

Toplumsal bağışıklık için aşı sayısından çok aşılama oranlarının önem arz ettiğini söyleyen Eroğulları, “Toplumsal bağışıklıktan bahsetmemiz için toplumun yüzde 60’ının üzerinde bir bağışıklığı sağlamamız lazım. Aşının bağışıklık kazanma oranını da hesaplarsak yüzde 70’lerde bir aşılamayı 4 ay gibi bir sürede yapmamız lazım. Bize lazım olan gerekli aşı miktarı 120-130 milyon ama Sağlık Bakanı'nın söylediğine göre, şu an Türkiye’ye gelen aşı, 26 milyon Cinovac; birkaç milyon da Biontech” diye belirtti.

Kapasitenin altında çalışma

Türkiye’de aşılama çalışmalarını yapabilecek çok ciddi bir kapasite olmasına rağmen sürecin çok yavaş ilerlediğini dile getiren Eroğlulları, “Aile sağlık merkezlerinde, hastanelerde, ilçe sağlık müdürlüklerinde günlük 2 milyon doza yakın aşılama yapabiliriz. Fakat aşılamanın ilk başladığı zamanlarda günlük 250 bin civarı aşı yapılıyordu. Sonra bu sayı gittikçe düştü. Bizim 4 ayda bitirmemiz gereken aşılama çalışması 2 yıla sarkacak. Bu hızla giderse aşılama çalışmalarını 2022’nin sonuna kadar ancak bitirebileceğiz. Dolayısıyla aşılama çalışmaları kötü gidiyor. Aşı tedarikinde ciddi bir sıkıntı var. Temin edememenin talep fazlalığı, ekonomik ve siyasi gibi bir sürü nedeni var” diye konuştu.

Aşı üretimi yapılmalı

Eroğulları, aşı çalışmaları sürecin şeffaf olmamasından dolayı veri alma sıkıntısı yaşadıklarını, bu nedenle aşının etkinliği ve güvenilirliği hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını öne sürdü. Aşının bulaşıcı hastalıklarla mücadeledeki en önemli silah olduğunu ve bu nedenle yapılan her aşı çalışmasının değerli olduğunu ifade eden Eroğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de 1950’lerde tüm dünyaya aşı üreten Hıfzıssıhha Enstitüleri vardı ama kapatıldılar. Bu anlamda ülkede şuanda aşı üretme kapasitesi yok. Bugün aşıda dışa bağımlıyız. Bu anlamda Hıfzıssıhha Enstitülerinin tekrar açılarak aşı üretiminin yapılması bize katkı sağlayacaktır. Aşı bir haktır ve herkese hızlı, ücretsiz ve adil bir şekilde ulaştırılmalıdır. Aşı tedavisine çok sıkıntılarımız oldu ve bunu kamuoyuyla paylaşamadılar. Dolayısıyla çok kötü bir yönetimle aşılama çalışmalarından geri kaldık.”

Ya hep birlikte ya hiçbirimiz

Süreçte yaşanan aksamanın bir nedenin de randevu sistemi olduğunu aktaran Eroğulları, “Aşıyı o insanı yakaladığınız anda yapmanız gerekiyor. Aşı kampanyaları bu şekildedir. Randevu alarak başka bir güne sarkıtmak, o hastaya aşı yapılmamasıyla sonuçlanabilir. Aşının patenti olmamalıdır. Üretim yapabilecek her yerde üretimin yapılarak dünya halklarının, tüm yurttaşların çok hızlı bir şekilde aşılanması gerekiyor. Bu salgından ya hep birlikte kurtulacağız ya da hiçbirimiz kurtulamayacağız. Bu anlamda insanların, hükümetlerin, siyasilerin aşıya bakışının mutlaka değişmesi gerekiyor. Bu küresel bir salgın, bütün insanların aşılanması ve bir an önce bu hastalıktan kurtulması gerekiyor” dedi. (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim