Çocuklarda ve yetişkinlerde sıklıkla kullanılmaya başlanılan ve diş çarpıklığının bir sonucu olan diş teli kullanımı, günümüzün en büyük sağlık sorunlarından biri haline geldi. Çocuk yaşlarda başlayan beslenmenin ve davranış alışkanlıklarının getirdiği bir sorun olan diş teli kullanımı hakkında uyaran Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Pedodonti Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Dr. Pınar Karataban, ailelere ve yetişkinlere edinmeleri gereken davranışlar hakkında tavsiyelerde bulundu.

“Araştırmalar, çenelerimizin boyutlarının küçüldüğünü gösteriyor”

Ortodontik bozuklukların birçok nedeni olduğunu ifade eden Karabatan, genetik faktörler ağırlıklı olmak üzere çevresel etmenlerin de bu tür durumlarda etkili söyledi. Dr. Karabatan, “Örnek, parmak emen bir çocuğun da dişleri bozulabiliyor. Ben burada bu faktörlerden birinden yani çiğnemeyi fazla yapmamanın neden olabileceği diş çapraşıklığına dikkat çekmek isterim. Ama tabii ki çok iyi çiğneme yapan bireylerde hiç çapraşıklık olmayacak diye de bir kural yok. Eğer bireyin annesinden babasından gelen genlerine çenesel problem varsa bu birey ne yaparsa yapsın yine de dişlerinde sorun olabilir. Şeker içeriği yüksek işlenmiş gıdaların ve gazlı içeceklerin büyümekte olan çocuğun diyetinden mümkün olduğunca çıkarılması ağız diş sağlığının korunmasında temel adım olarak sayılabilir. Çevremizde dişlerindeki çarpıklık nedeniyle tel takan çocuk sayısı belirgin bir şekilde arttı. Yapılan araştırmalar, çağlar boyunca çenelerimizin ve boyutunun giderek küçüldüğünü gösteriyor. Buna karşılık dişlerimizin boyutunun giderek küçüldüğünü gösteriyor. Buna karşılık dişlerimizin boyutunun doğal aşınmalara daha az maruz kaldığı için büyük kaldığından bahsedilmekte” dedi.

“Çiğneme kaslarımızın hakkını veremiyoruz”

Çocukların diş kaslarının geliştirilmesinin mutlaka gerekli olduğunu, atrizyon’un dişlerin çiğnemeye bağlı birbirine sürtünerek çiğneme yüzeylerinin aşınması olduğunu ve bunun yıllar içerisinde oluştuğunu belirten Dr. Pınar Karabatan, şunları söyledi:

“Bu aşınmalar sayesinde dişler belirli bir denge içerisinde çenede düzgün bir biçimde sıralanabilirler. Bu aşınmaların da sağlıklı bir şekilde meydana gelebilmesi için bireyin doğal, çiğ ve sert gıdalarla (meyve, sebze, et, kuru yemiş) ısırarak, çiğneyerek yani çiğneme kaslarını ve dişlerini gerektiği gibi kullanarak beslenmesi gereklidir. Modern toplumda işlenmiş, yumuşak gıdalardan oluşan diyette ısırmaya, koparmaya tam anlamıyla çiğnemeye çok da ihtiyaç duyulmadan besinlerin hızlıca yutulduğu bir beslenme tarzını benimsemiş durumdayız. Çiğnemiyoruz, hızlı yemek yiyoruz. Yani tam olarak besinleri öğütemiyor, çiğneme kaslarımızın ve dişlerimizin hakkını veremiyoruz diyebiliriz. Bu durumda kaslara bağlı olarak gelişen kemik yapısı tam da potansiyelini kullanamadan yetersiz gelişebiliyor ve biz bunun yansımasını dişlerde çapraşıklık ve çeneler arası ilişkilerde bozukluk gözlemliyoruz. Bu nedenler bir araya geldiğinde modern beslenme tarzını yeniden değerlendirmek gerektiği, özellikle büyüme gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde işlenmemiş, katkısız ve doğal ürünlere yönelmek gerektiğini söyleyebiliriz. Bu sadece ağız diş sağlığına değil, genel sağlığa da büyük katkı sağlayacaktır”

“Sanayi tipi beslenme ağız ve çeneyi etkiliyor”

Modern toplumda doğadan ve doğal olandan istemli/istemsiz bir uzaklaşma yaşandığını belirten Dr. Pınar Karataban, “Daha az hareket ediyoruz, daha az oksijenle yetiniyoruz. Sun'i olarak lezzetlendirilmiş doğal olmayan gıdalara daha fazla maruz kalıyoruz. Sadece bizler değil bu ortamda doğmuş çocuklarımız da bu şekilde büyüyüp, gelişiyorlar. Sanayi tipi beslenmenen tüm vücutta olduğu gibi ağız ve çene dokularında da gözlemleyebiliyoruz. Aşırı şekerli, yumuşak işlenmiş gıdalar tükürükle birleşerek yapışkan bir hale gelip dişlerde çabuk tutunabildiği için çürük yapıcı mikroorganizmalar için mükemmel bir besin deposu göreve görürler. Bu tip gıdaların zor temizlenmesi ve içeriklerindeki şekerin veya şurupların mikroorganizmalar için kolayca kullanılabiliyor olması diş çürükleri oluşumu için mükemmel bir zemin hazırlar. Diş çürüğü görülme sıklığının artması bu tip gıdaları sıkça tüketen çocuklarda kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkar” şeklinde konuştu. (İHA)

Editör: TE Bilişim