İdrar yolu kanamalarının -özellikle ağrısız ise- acil bir ürolojik sorun olduğunu belirten Op. Dr. Kaynak, “Kanama mutlaka nedeni bulunması gereken acil ürolojik bir durumdur, mutlaka doktora gidilmelidir” şeklinde konuştu.

İdrar yolu kanamalarının bir kere bile olsa her zaman ciddiye alınması gerektiğini belirten Kaynak, “Bu durumlarda takipte olunmalıdır, bununla ilgili hastalıklar ilk kontrollerde ortaya çıkmayabilir, takipte kalınarak düzenli kontroller yapılmalıdır” dedi.

Tümörün ileri yaşlarda, 60 yaş üstünde daha sık görüldüğünü, sigara ve alkol tüketimi, obezite, aile öyküsü, diyalize girmek, bazı kimyasallarla karşılaşmış olmak tümör oluşumu için risk faktörleri olduğunu belirten Op. Dr. Kaynak, “Böbrek tümörlerini genellikle rutin ultrason muayenelerinde tesadüfen buluyoruz” şeklinde konuştu. Kaynak, “Hiçbir sorunumuz yoksa dahi 60 yaşından sonra herkesin yılda bir kere üroloji doktoruna görünmesini öneriyoruz” diye konuştu.

Erken evrede laparoskopik tedavi şansı

Böbrek tümörlerinin tüm tümörler içinde ilk onda görülen tümörler arasında yer aldığını belirten Op. Dr. Kaynak, “Bu tümörler böbreğin içinde kalabilir, komşu organlara yayılabilir veya uzak organlara da metastaz yapabilir. Eskiden hastalar çok geç evrelerde gelirken şu anda gelişen görüntüleme araçlarıyla ve bu araçların yaygın kullanımı ile (özellikle ultrasonografi) çok erken dönemlerde tespit edebiliyoruz. Tedavide tümörün evresi önemlidir, erken evrelerde ameliyat yüzde 90’ın üzerinde başarılı sonuçlar verirken, ileri evre tümörlerde; hastanın genel sağlık hali de değerlendirilerek tedavi süreçleri belirlenir” ifadelerini kullandı.

Kapalı yöntemin avantajları

Tedavinin cerrahi tedavisinde farklı seçeneklerin bulunduğunu aktaran Op. Dr.Yurdaer Kaynak, şunları kaydetti: “Her cerrahi tipinin avantaj ve dezavantajları var, tümör 7 santimetre altında ve ana damarlara çok yakın değilse açık veya laparoskopik (kapalı yöntemle) sadece tümör çıkartılıp böbrek bırakılabilinir. Tümör büyük ve sadece tümörün çıkarımı uygun değil ise böbrekle birlikte çıkarılabilinir. Kapalı yöntemler cerrahide daha çok öne çıkan yöntemlerdir. Cerrahide birinci amacımız; kanseri tamamen ortadan kaldırmaktır, tümörü tamamen temizlemek isteriz öncelikle.

Bunu yaparken de hastaya vereceğimiz sıkıntı ve hasarın asgari olmasını isteriz. Hasta konforu ve iyileşme hızı bakımından kapalı yöntem üstündür. Bu yöntemde karın içine teleskop denilen bir cins kamera ile giriyoruz. Kameraya bağlı ekrandan tüm kitleyi detaylarıyla 3 boyutlu olarak da kitleyi görebiliyoruz. Karın içine girdiğimiz küçük borucuklarla yaptığımız için de iyileşme süreci hızlı olurken ve kozmetik sonuç da kapalı yöntemde daha üstündür. Tümör ilk evredeyse ameliyatın başarı oranı yüzde 95’tir ancak evre ikiye (böbrek dışına yayılım) doğru gittiyse başarı oranı yüzde 85’e düşer. Uzak metastaz varsa bu oran yüzde 15’e kadar düşüyor” dedi.

Kapalı yöntemin risk faktörlerine değinen Kaynak, “Yöntemde; karın içine karbondioksit gazı veriyoruz, bu nedenle çok ağır akciğer hastalarına ve ileri derecede kalp damar hastalarında bu yöntemi kullanamayabiliriz. Karın içindeki aşırı yapışık durumlarda bu yöntem uygun olmayabilir" dedi.

İdrar yolu kanamaları acildir

Son olarak önerilerde bulunan Dr. Kaynak, “Yağlı diyetlerden uzak durulmalı, sigara ve alkolden uzak durulmalı, ailede öykü varsa doktor kontrolünde olunmalı, diyaliz hastaları ve böbrek hastaları da daha sıkı takipte olmalıdır” dedi. Dr. Kaynak, "İdrar yoluna oluşan gizli ya da aşikâr kanamalar önemlidir. Nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Böyle bir durumda mutlaka hekiminize başvurmanız gerekir” dedi. (İHA)

Editör: TE Bilişim