Prof. Dr. Onur Yaprak, karaciğerde siroza neden olan durumlara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Yaprak, vücuda giren her türlü toksinin karaciğer tarafından filtrelendiğini belirterek, “İçinden dakikada yaklaşık 1.5 litre kan geçen karaciğer vücudun adeta bir kimya fabrikası gibi çalışır. Yemek, ilaç, alkol veya toksinler olsun, her şey karaciğer tarafından filtre edilir. Karaciğer kan şekeri seviyesinin dengelenmesinde çok önemli bir role sahiptir. Fazla şekeri depolar ve gereğinde kullanıma sunar. Proteinler karaciğerde üretilir. Salgıladığı safra ile hem yağların parçalanması ve emilmesine katkı sağlar hem de toksin gibi atıkları vücuttan uzaklaştırır. Demir ve bazı vitaminler gerektiğinde kullanılmak üzere karaciğerde depolanırlar” dedi.

“Hepatit B ve C karaciğeri vuruyor”

Karaciğerin şeklinin bozulmasına ya da sertleşmesine siroz adı verildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yaprak, şöyle devam etti:

“Karaciğerin normalde pembe-kırmızı bir rengi pürüzsüz bir yüzeyi ve yumuşak bir dokusu vardır. Karaciğerin sertleşmesi, büzülüp küçülmesi, şeklinin bozulması, içinde yumrular oluşmasına ‘siroz’ diyoruz. Karaciğer birden bire siroz olmaz, sağlıklı karaciğerin siroza dönmesi için yıllar gereklidir. Karaciğerde siroz olmadan önceki aşamalarda yağlanma veya iltihap ve sertleşme gelişir. İltihap iyileşirken scar yani nedbe dokusunun oluşumuna yol açar. Son aşamada ise karaciğerde nodül dediğimiz yumrular oluşur. Karaciğerde yağlanma, iltihap ve sertleşmeye yol açan nedenlerin başında ise hepatit B, C gibi viral hepatitler, aşırı alkol tüketimi, sağlıksız beslenme, çocukluk çağının bazı genetik geçişli ve metabolik hastalıkları, otoimmün dediğimiz bağışıklık sisteminin uygunsuz çalışmasına bağlı gelişen karaciğer hastalıkları, safra kanallarını etkileyen bazı durumlar en başta gelmektedir” şeklinde konuştu.

“Karın bölgesinden kilo alımına dikkat”

Prof. Dr. Yaprak, karaciğerde yağlanmanın yanı sıra yoğun iltihap gelişmesi durumunda 10 yıl içinde siroz veya kanser riskinin yüzde 5 ila 10 arasında olduğuna değinerek şu uyarıları yaptı: “Basit yağlanmada 10 yılda siroz gelişim riski yüzde 3 iken, iltihaba karaciğerde fibrozis dediğimiz sertleşmede ilave olursa risk yüzde 30’a çıkar. Karaciğer yağlanmasının en önemli nedenleri ise aşırı alkol tüketimi ve sağlıksız beslenmedir. Karaciğer yağlanması ve obezite toplumda gittikçe artan bir sorundur ve nüfusun 1/3’ünü yani her 3 kişiden 1’ini etkiler. Karın bölgesinden kilo alanlarda karaciğer yağlanması daha sık görülür. Karaciğer sirozunun bir diğer önemli nedeni de viral hepatitlerdir. Ülkemizde de kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri vakalarının yarısından fazlası (yüzde 50-70) viral hepatitlere, en çok da hepatit B ve C’ye bağlıdır. Yine ülkemizde karaciğer nakillerinin yaklaşık yüzde 60’ı viral hepatitlere bağlı gelişen karaciğer hastalıkları nedeni ile yapılmaktadır.” (İHA)

Editör: TE Bilişim