Uyku apneli hastanın yaşam kalitesine değinen Dr. Ortaçbayram, “Her zaman, her yerde, hatta direksiyon başında bile uyuyabilir. Yüksek şiddette horlaması çevreyi rahatsız eder; ses o kadar yüksektir ki bazen kendisi bile horlama sesinden uyanır. İşe yorgun gider, dikkatini toplamakta güçlük çeker. Çalışma zevki yok olur. Eve çok yorgun döner, televizyon karşısında uyuklamaya başlar. Ailesi ve çevresiyle iletişimi bozulur” diye konuştu.

“Trafik kazası riski bile oluşabilir”

Tedavi edilmemiş uyku apnesinin, kişiyi hipertansiyon, enfarktüs ve kalp ritmi bozukluklarında yüksek risk grubuna soktuğunu dile getiren Dr. Ortaçbayram, “Toplum genelinde hipertansiyon yaygınlığı yüzde 20 iken, bu hastalarda yaklaşık olarak yüzde 50-60’a çıkar. Hastalığın en zor tarafı sinsi seyretmesi ve ölüme yol açabilmesidir” dedi.

Dr. Ortaçbayram uyku apnesi belirtilerini şöyle sıraladı:

“Horlama, uykuda nefes kesilmesi, sabah yorgunluğu, sabah baş ağrısı, gün içinde uyuklama isteği, dikkati toplama bozukluğu, trafik kazalarında artış, kalp sorunları ve hipertansiyon, gastroözofageal ve larengofarengeal reflü, cinsel isteksizlik.”

Uykululuk değerlendirmesinde objektif veriler elde edebilmek için “Epworth Uykululuk Ölçeği” kullanıldığını belirten Dr. Ortaçbayram, “Bu yöntemde hastaya çeşitli durumlar ile ilgili sorular sorularak uyuklama şiddeti ölçülür. Buna göre 10’un altındaki değerler doğal; 10-15 arasındaki değerler artmış uykululuk 16 ve üzerindeki değerler ise çok ciddi ve tehlikeli patolojik uyku halini gösterir” dedi.

Tedavide öncelikle hastaya kilo vermesi, yaşam koşullarını düzenlemesi, sigara ve alkolü bırakması, spor yapmasını tavsiye ettiklerinden bahseden Dr. Ortaçbayram daha sonra şu ifadeleri kullandı: “Kulak burun boğaz hekimince uygun görülen hastalara cerrahi müdahale yapılabilir. Ancak başarı şansı çok yüksek olan tedavi yöntemi ‘PAP’ denilen cihaz ile hastaya takılan bir maskeden basınçlı hava verilmesidir.” (İHA)

Editör: TE Bilişim