Tarihin en amansız salgını karşısında birçoğumuz kendi tedbirimizi almaya çalışıyoruz.

Evde kalarak, hijyene daha çok önem vererek, sosyal mesafeyi koruyarak, eş, dost, akraba ziyaretlerine ara vererek hepimiz bir nevi karantina altındayız.

Bu süreçte komşuluk ilişkileri gelişti, dayanışma ağları örüldü, olan olmayana el uzatmaya çalıştı.

Çünkü bu salgın ekonomik olarak da ciddi tahribat yarattı.

Zorunlu olarak işe gitmeyenler, kepenk kapatma durumunda kalanlar da oldu. Haliyle evde kalınca geçim derdi de başladı.

Devlet, açıkladığı ekonomik tedbir paketleri ve başlattığı yardım kampanyaları ile yaraya merhem olmaya çalışıyor.

Yine sosyal dayanışmanın en büyük örneği Diyarbakır’da yaşanıyor.

Ramazan ayının fitresini, zekatını yardım kolilerine dönüştürüp memleketin fakirine, muhtacına ulaştıran dayanışma ağları örüldü. Bunlar takdire şayan gelişmeler.

İmkanı olanın yaşamını daha kontrollü götürdüğü, olmayanın bir umut diye yardım beklediği bir zamandayız.

İşte bu umut sahiplerinden biri de Ahmet Önder.

Hani derler ya “herkes kendi filminin kahramanıdır” diye.

Ahmet Önder de işte böyle bir adam. Hikayesini yazsanız Hollywood filmlerine taş çıkartacak cinsten üstelik.

54 yaşındaki Ahmet Önder aslen Siirtli, ama o henüz çocukken babası Diyarbakır’a, Bağlar’a yerleşmiş.

Okumamış, çalışıp baba yüküne çocukken omuz atmış birisi.

18’ine gelince evlenmiş, 20’sinde askerde iken baba olmuş. Henüz askerliğin başlangıcında gelen bir telefon onu birliğinden firara kadar sürüklemiş.

Sokakta kalan eşi ve çocuğuna bakmak için bu yöntemi uygulamış. Korkmuş bir daha da birliğine gitmemiş.

Kaçak, göçek yaşarken bir de suça bulaşmış.

10 yıl mahpus yatıp çıkarken, cezaevi nizamiyesinde kimliğinin elinden alındığını ve İçişleri Bakanlığı tarafından vatandaşlıktan çıkarıldığını öğrenmiş.

“Cezaevinde çok şey öğrendim. Çok pişmanlıklar yaşadım. Bu ülkeye 4 çocuk büyüttüm. İki oğlum vatani görevini yaptı. Kızlarım üniversite bitirdi. Ama ben torun sahibi olmama rağmen kimliksizim, bana verilen vatansız belgesiyle mülteci statüsünde geziyorum” diyor şimdi Ahmet Önder.

Evet, yanlış duymadınız.

Ahmet Önder, İçişleri Bakanlığı’nın 31.03.1994 gün ve 1994/5469 sayılı kararı ile “askerliğini yapmadığı” gerekçesiyle Türk vatandaşlığından çıkarıldıktan sonra yıllardır Diyarbakır sokaklarında bu belgeyle geziyor.

Müracaat ettiği tüm kapılar yüzüne kapanmış.

Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü, Bağlar İlçe Nüfus Müdürlüğü, Diyarbakır Valiliği’ne yaptığı tüm müracaatlar sonuçsuz kalmış ve kendisi Diyarbakır İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne yönlendirilmiş.

Son olarak da kendisine 29 Mart 2017 tarihinde “Vatansız Müracaat Belgesi” verilmiş.

Bu kentin STK’ları, bu kentin gazetecileri Diyarbakır’a gelen giden pek çok vali gördü. Ama bu bölgenin bir evladı olarak Sayın Hasan Basri Güzeloğlu gibi birikimli, duyarlı ve iş bitirici bir vali görmedi. Şu an kabineye girse bir bakanlık yapacak seviyede donanıma sahibi birisi Sayın Güzeloğlu.

Daha önce gazetemizde manşete taşıdığımız 54 yaşındaki Ahmet Önder’in sesini bu kez köşemizden duyar mı acaba kendisi?

Sayın Valim, ben gittim ve kendisini bizzat ziyaret ettim. Hali perişanlığın ötesi; per perişan.

Gözü, kulağı sizden gelecek bir haberde.

Saygılarımla.