<p>&nbsp;</p><p>Van&rsquo;da H&uuml;rriyet Haber Ajansı&rsquo;nda, Şanlıurfa&rsquo;da Anadolu Ajansı&rsquo;nda,&nbsp; Diyarbakır&rsquo;da ise bir s&uuml;re Sabah Gazetesi muhabirlik, edit&ouml;rl&uuml;k ve m&uuml;d&uuml;rl&uuml;k g&ouml;revinde bulunduktan sonra uzun yıllardan bu yana da, Diyarbakır merkezli G&uuml;neydoğu Ekspres Gazetesi&rsquo;nde Genel Yayın Y&ouml;netmenliği yapıyorum.</p><p>Bu &uuml;&ccedil; kentin de yaşantımda ayrı bir yeri ve &ouml;nemi var. Van&rsquo;da ailem yaşadığı, Şanlıurfa&rsquo;da işyerim bulunduğu, Diyarbakır ise, doğduğum ve halen yaşadığım yer olduğu i&ccedil;in bağlarım hi&ccedil;bir zaman kopmadı ve bu kentlerdeki gelişmeleri s&uuml;rekli olarak takip ediyor, g&ouml;zlemliyor, dostlardan dinliyorum.</p><p>Lafı eveleyip gevelemeden meseleye geleyim. Van&rsquo;ı g&ouml;rd&uuml;kten sonra bu kentlerin 20 yıllık gelişimini ş&ouml;yle hafızamda canlandırdım da, Diyarbakır&rsquo;ı biraz dışarıda tutarak, Van ve Şanlıurfa&rsquo;nın tabiri caiz ise hormonlu b&uuml;y&uuml;d&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ve karma-karışık beton yığını kentler haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; rahatlıkla s&ouml;yleyebilirim. Bu kentlerde yaşayan meslektaşlarım ve arkadaşlarımla bir araya geldiğimde &nbsp;s&uuml;rekli olarak &lsquo;kocaman bir k&ouml;ye d&ouml;n&uuml;şt&uuml;k, beton yığını bir kent olduk&rsquo; c&uuml;mlelerini sıklıkla duymam, aynı g&ouml;r&uuml;şte olduğumuzu ortaya koyuyor.</p><p>Van&rsquo;dan 20 yıl &ouml;nce ayrıldım. Ge&ccedil;tiğimiz g&uuml;n 6 yıl aradan sonra bir s&uuml;reliğine kafa dinlemeye gittim. Hafızam beni yanıltmıyorsa, 20 yıl &ouml;nce Van&rsquo;ın kent merkez n&uuml;fusu 189 bin dolayındaydı. Şimdi ise 600 bine dayandı. Dayandı dayanmasına ama Van&rsquo;a &ouml;zg&uuml; sokaklar, caddeler, bah&ccedil;eler, toprak evler, mahalleler arasından ge&ccedil;en su kanalları, &ccedil;i&ccedil;ek ve ağa&ccedil; kokuları yok olmuş durumda.</p><p>Van; Urartulara başkentlik yapmış, coğrafik konumu nedeniyle Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi &ouml;nemli kentlerden biridir. Fakat gelin g&ouml;r&uuml;n ki, hormonlu b&uuml;y&uuml;yen Van&rsquo;da, Diyarbakır&rsquo;daki gibi site anlayışı bulunmuyor. Yani sitelerdeki gibi &ccedil;ocuk oyun, spor, yeşil, ara&ccedil; park alanların yanı sıra y&uuml;zme havuzu gibi yaşam alanları bulunmuyor. Neredeyse bitişik yapılmış koca koca binalar, şimdiden trafik yoğunluğunu kaldırmayan ve trafik kaosuna neden olan yollar, kenti yaşanmaz bir hale getirmiş. Oysaki, Vanlı bir arkadaşımın dediği gibi, &lsquo;2011&rsquo;de yaşanan deprem ne kadar acıysa modern bir şehirleşme i&ccedil;in o kadar da b&uuml;y&uuml;k bir fırsattı. Ancak bu da ka&ccedil;tı&rsquo; diyerek bir realiteye ortaya koydu.&nbsp; Allah&rsquo;tan Vang&ouml;l&uuml; var. Vanlıların nefes aldığı tek b&ouml;lge&hellip;</p><p>Urfa&rsquo;ya gelince; 20 yıl &ouml;nce gittiğim Urfa ile bug&uuml;n ki Urfa arasında dağlar kadar fark var. O zamanlar 300 binin &uuml;zerinde bir n&uuml;fusa sahip olan kent merkezinin, bug&uuml;n 1 milyona dayanan bir n&uuml;fusu var. Ve 500 bine yakın Suriyeli&rsquo;de &ccedil;abası&hellip;</p><p>Urfa, insanlığın ilk yerleşim alanlarından biri olması, Balıklıg&ouml;l&rsquo;&uuml;, kapalı &ccedil;arşıları, dini mekanları, ilk İslam &Uuml;niversitesi&rsquo;ne sahip olması, G&ouml;peklitepe gibi bir birinden &ouml;nemli yerlere ve değerlere ev sahipliği yapmasının yanı sıra G&uuml;neydoğu Anadolu Projesi&rsquo;nin de başkentliğini yapıyor.</p><p>Ne yazık ki, Urfa&rsquo;da Van gibi site anlayışından yoksun bir beton kente d&ouml;n&uuml;şm&uuml;ş durumda. Eskiden Maşuk B&ouml;lgesi&rsquo;nden bug&uuml;n&uuml;n merkez Karak&ouml;pr&uuml; İl&ccedil;esi&rsquo;ne baktığımızda nar bah&ccedil;eleri, fıstık bah&ccedil;eleri ve Atat&uuml;rk Ormanı&rsquo;nın g&uuml;zelliğini g&ouml;r&uuml;rd&uuml;k. Bug&uuml;n aynı alandan baktığımızda ise, birbirine bitişik b&uuml;y&uuml;k binalar plansız ve projesiz bir şekilde yapılıyor ve kimse de buna &lsquo;dur&rsquo; demiyor.</p><p>Ge&ccedil;tiğimiz g&uuml;n Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası İl Temsilcisi Mehmet Selim A&ccedil;ar, 'İmar Barışı' olarak bilinen ve 13 milyon konutun imar ve iskan sorunun &ccedil;&ouml;zecek olan Yapı Kayıt Belgesi konusunda uyarıda bulundu. A&ccedil;ar, &lsquo;Bu yasa ile kentlerimizin birbiriyle barışması m&uuml;mk&uuml;n olmadığı gibi altından kalkamayacak y&uuml;kler getirmiştir. Bu şehrin gelecekteki 30 senesine, 40 senesine, 50 senesine gem vuracak, şehri bu şekilde bırakacak bir yasadır&rsquo; diyerek, Urfa&rsquo;nın hormonlu b&uuml;y&uuml;mesinin acı ger&ccedil;eğini bir kez daha ortaya koydu.</p><p>Diyarbakır i&ccedil;in durum &ccedil;ok farklı. 33 medeniyete ev sahipliği yapmış kent, Van ve Urfa&rsquo;ya g&ouml;re daha şanslı. 2015&rsquo;de yaşanan &ccedil;atışma ve yıkımları bir tarafa bırakacak olursak, merkez Sur İl&ccedil;esi eski ihtişamını koruyor. Merkez Kayapınar İl&ccedil;esi modern bir kente olması gereken her şeye sahipken, en b&uuml;y&uuml;k sorunu Merkez Bağlar İl&ccedil;esi&rsquo;nin eski b&ouml;lgeleri ile Yenişehir İl&ccedil;esi&rsquo;nin birka&ccedil; mahallesinde yaşıyor.</p><p>Sonu&ccedil; itibariyle bir&ccedil;ok kentte, az veya &ccedil;ok canlıların yaşam alanları ile yeşil alanları betonlaştırarak yok ediyor, ekolojik dengenin altını &uuml;st&uuml;ne getiriyoruz. Doğada en son Ordu kent merkezinde olduğu gibi, afetlerle bunun hesabını soruyor. Dolayısıyla diyorum ki, şehirlere kıymayın.</p><p>Sevgiyle kalın</p>