Silvan büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış kadim kent. Sessizce ağlıyor şimdi ne bakanı var ne de yardım elini uzatanı. Sönmüş umutları yitirilmiş efsaneleri. Soğuk sularıyla yeşil alanlarıyla ünlü MeyaFarqin bir damla suya hasret kalmış. Çoraklaşmış araziye dönmüş. Her tarafına beton binalar dikilmiş. Silvan su yerine kanla sulanmış. Yapan yapmış kötülüğünü geride bir yitik kent ve öksüz çocuklar bırakmış. Bir hazin öyküden ibaret MeyaFarqin…

Gidenler arkalarına bile bakmadan terk etmiş bu kadim kent. Hüsranın gizemli ışığında kendisini bulmaya çalışıyor MeyaFarqin. Bir öksüz çocuk gibi yardım elini uzatacak bir kahraman arıyor. Zifiri karanlığa mahkûm bırakılmış. Soğuk çok soğuk bizim buralar… Her yer karanlık ve her cadde her sokak ürpertiyor insanı. Sokaklarda çiçeklerin kokusu yok sokaklarda acımasızların geride bıraktığı kanın kokusu var. Sokaklarda umudun gizemi var. Kaybolmuşluğun ötesinde ayakta kalmaya çalışan kadim bir şehir. Sönmüş umutları yitirilmiş hayalleri. Nefes almakta zorluk çeken yaşlı bir astım hastası gibi.

Herkes Silvan’ı bitirmek için elinden geleni yapmış. Atalarımızdan kalan tarihi miraslarımıza bile bakmaktan aciziz. Şuraya ne kadar bina dikerim ne kadar para kazanırım tasasına düşmüşüz. Tarihi eserlerimizin üstüne beton döküm tarihi gizemiyle baş başa bırakmışız. Tarihi çeşmelerimizin suyunu kesmişiz. Tarihi eserlerimizi çöp yığını haline getirmişiz. Yeni bina yapılacak. Binanın temeli atılıyor ve o binanın altından tarihi bir kilise çıkıyor. Tarihi kilisenin üstüne kimse görmesin diye hemen beton dökülüyor. Bu yapılan hiçbir vicdana sığmaz. Tarih bir gün mutlaka bunlardan hesap soracak. Sadece onlardan değil hepimizden bir gün tarih hesap soracak Silvan’ı kaderiyle baş başa bıraktığımız ve hiçbir yardım elini uzatmadığımız için…

Silvan öyle yabana atılacak bir şehir değil. Tarihin büyük devletlerini misafir etmiş bir şehirdir. Büyük devletlere başkentlik etmiş tarihi Batman’dan daha eski Diyarbakır’la yaşıt muazzam bir şehir… Güçlü surları ve güçlü kaleleriyle yıllarca içindeki halkı güvenle koruyup saklayan kadim bir kent… Yedi defa yıkılmış ama pes etmemiş. Küllerinden yeniden doğmasını bilmiş. İpek Yolu ticaret yolunun geçtiği bir şehir. Şiirlere, şarkılara ve efsanelere konu olmuş. Bağrında yetiştirdiği unutulmaz isimlerle tarihe damgasını vurmuştur. Öyle bir kent ki dışarıdan gelen insanları sımsıcak bir şekilde karşılayıp bağrına basan bir yer…

Şimdilerde ise tozlu tümsekli yollarıyla yığınlarca çöpleriyle anlatılan ve herkesin gözünde küçücük bir ilçe görünümünde basit bir şehir olarak dile geliyor. Neydik ne olduk. Muazzam bir şehir olan MeyaFarqin böyle mi anlatılmalıydı? Hiç şüphesiz biz körler gibi hareket edip kaldığımız yerin değerini anlamamakta diretirsek başkaları bizi yerin dibine sokmakta hiç de zorlanmayacak…

Zaman öyle bir zaman ki, çakalların, aslanları köpeklere boğdurduğu bir zaman… Unutulmamalıdır ki bizi yok etmeye çalışanlar bizi arkamızdan vuranlar bize leş kargaları gibi ihanet edenler asla emellerine ulaşamayacaktır. Çünkü mirlerin, beylerin ve ciwanların hiç bitmediği bir yerdir MeyaFarqin… Burada kahramanlar bitmez. Zaman birlik olma zamanı… Hadi Silvan için bir mum da sen yak… Yak ki bütün cihan duysun Silvan’ın ne demek olduğu…

Saygılarımla